21 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Büyük patronların medyası yok artık

Recep Erçin

Recep Erçin

Eski Yazar

A+ A-

Geçen hafta İstanbul Aydın Üniversitesi'nin ev sahipliğinde "Türkiye’de Halkla İlişkiler ve Gazetecilik İlişkisi: Sorunlar ve Çözümler" başlıklı çalıştay düzenledik. 7 Mart 2024 Perşembe günü düzenlenen çalıştayda İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü'nden hocalar da katıldı. Ekonomi Gazetecileri Derneği Başkanı olarak yer aldığım etkinlikte medya ve halkla ilişkiler konusunun “Haber nedir?” sorusundan yola çıkılarak ele alınması gerektiğini içerik ile haber ayrımının yapılmasını ve haberci ile içerik üreticisinin de ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğini ifade ettim. Bu kavramlar doğru yorumlandığında ancak sağlıklı bir ilişki kurulabileceğini ve bugün yaşanan girift durumun çizgilerinin netleştirilebileceğini anlattım.

SINIRLAR BELİRSİZLEŞİRKEN...

Çalıştayda TÜHİD Başkanı Türkiye Halkla İlişkiler Derneği Başkanı İpek Özgüden Özen, Kurumsal İletişimciler Derneği Başkanı Murat Göllü, İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Dilan Baransel, Marka Konseyi Başkanı Bülent Fidan da söz alarak sorunlara değinde ve çözüm önerilerini aktardı. Aydın Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölüm Başkanı Doç. Dr. Deniz Akbulut ve Gazetecilik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Sertaç Kaya'nın yönetiminde yapılan çalıştaya ayrıca Türkiye Gazeteciler Sendikası ve Ankara Gazeteciler Cemiyeti’nden temsilciler yer aldı. Öncelikle bu çalıştay için Aydın Üniversitesi'ne teşekkür ediyorum. Geleneksel medyanın dijitale evrildiği habercilik sınırlarının genişlediği ve sınırların belirsizleştiği ortamda böyle bir çalıştayın yapılmasını faydalı bulduğumu not etmek isterim. Çalıştayın sonuç bildirgesi yayınlandığında sizlerle de paylaşacağım.

Büyük patronların medyası yok artık - Resim : 1

İLETİŞİM YÖNTEMLERİ DEĞİŞİYOR

Bundan önce ise salı akşamı Nişantaşı Develi'de Nuri Develi'nin ev sahipliğinde iş insanları, gazeteciler, ekonomistler ve akademisyenlerin yer aldığı bir sohbet toplantısı düzenlendi. İş insanı Yılmaz Soycan'ın daveti ve teşviki ile ben de burada yeni medya üzerine bir kısa konuşma yaptım. Bildiğiniz üzere dünya değişiyor. Alıştığımız ekosistem farklı bir hal almaya başladı. Buna sadece jeopolitik gelişmeler ve küresel iklim krizi açısından bakmayalım. Her alanda değişim var. İletişim yöntemlerimiz değişiyor. Önce iletişim araçları değişti. Örneğin bir dönem hayatın vazgeçilmezi olan ankesörlü telefonlar artık mazi oldu. Artık büyük canlı yayın araçları yok. Bir tripot bir kamera bir mikrofon ile iş görür hale geldik. Haberleri akıllı telefonda yazıyor; fotoğrafı çekiyor, yayına veriyoruz. Sosyal medya araçları çok gelişti. Kimse 19:30 ana haber bültenini beklemiyor; herkes takip ettiği dizinin bölümünü internetten izliyor. Eskiden medya patronu olmak meşakkatli ve maliyetli idi. Artık daha kolay ve uygun maliyetlerle medya patronu olunabiliyor. Bu süreç spor kanalları ile başladı. Spor yorumcularını dijital kanallar transfer etmeye başladılar.

Büyük patronların medyası yok artık - Resim : 2

LİDER İLETİŞİMİ İÇİN ŞART

Gelir modelleri hızlıca oluşmaya devam ediyor; henüz geleneksel medya kadar büyük hacimlerde değiller ama olacak. Burada bir fırsat var. Spor bir numara ama ekonomi maalesef bu alana hemen ilgi duymadı yatırımlar zayıf kaldı. Bu alandaki eksiği doldurmak için girişimler var. Yenileri de gelecek. Vehbi Koç'un hayatını herkes izler ama Yılmaz Soycan'ın hayat ve başarı hikayesine de kitlelerin bilhassa da genç kuşağın ilgi duyması sağlandı. Çünkü artık yeni nesle ulaşmak meşakkatli değil. Patronlar köşesinde oturan sadece kârına kâr katan bir figür olarak algılanmaktan çıkarak toplum için fikir önderleri olmaya başlıyorlar. Bu yeni medya sayesinde. Artık çoklu iletişim kanallarını kullanmak gerekiyor. Kriz yönetimi için de elinizde sizi anlayan bir medya platformunun olması şart. Tek yapılması gereken doğru strateji ve doğru içerik. Fakat sosyal medyada bir kakafoni hakim var. Ülker'in 1 Nisan reklamını anımsayalım ve o kriz sonrası Murat Ülker'in sosyal medyada halka kendisini nasıl daha iyi ifade etmeye başladığını...

ÜMİT BOYNER HAKSIZLIK EDİYOR

İş insanları artık sadece ürün reklamı ile var olamaz. Patronların da şirketin bir parçası olduğunu kamuoyunun içselleştirmesi lazım. Gelecek neslin ve hatta üst düzey yöneticilerin de kamuoyu tarafından benimsenmesi şart. Amerikalı teknoloji şirketleri bu iletişimi iyi yapıyorlar. Elon Musk örneğin. Geleneksel taraftan gelen, haber etiğine sahip gazetecilerin yeni medya alanına girmesi ile burada hem akredite hem de hızlı yayılan doğru içeriklerin kitlelere ulaşması ve iş dünyasının kendi meseleleri konusunda etki oluşturabilmesi en önemlisi de kamuoyunun kendilerini içselletirmesi sağlaması önemli.

Nitekim aynı günlerde TÜSİAD'ın eski başkanı Ümit Nazlı Boyner'in T24'te Cansu Çamlıbel ile yaptığı mülakat gündeme düştü. Mülakatta şu ifadeler dikkatimi çekti: “TÜSİAD’ın sessiz kaldığının düşünülmesinin asıl sebebinin ise medyanın uyguladığı sansür olduğuna işaret ediyor; 'Biz susmuyoruz. Onlar ya yazmıyorlar ya yazamıyorlar.”

Boyner bir bakıma haklı olsa da esasında haksız. Çünkü artık eski Türkiye yok. O dönemler medya patronlarının hemen hepsi TÜSİAD üyesi idi. Merkez medya TÜSİAD'ın kontrolündeydi. Bir söz ettiklerinde yer yerinden oynardı. Artık medya çeşitlendi. Herkes görmek duymak istediğini takip ediyor. Medyada siyasetin müdahalesi ile değişimler oldu. TÜSİAD sesini daha çok duyurmak istiyorsa yukarıda kaleme aldığım ve Develi'deki sohbette iş insanlarına aktardığım kanalları kullanmayı öğrenmeli derim.

BAŞKAN BAHÇIVAN ÖNCÜ OLUYOR

Gelelim bir başka konuya. Geçen hafta İstanbul Sanayi Odası (İSO) ile ilgili bir kulisi köşeme taşıdım. Kulis bilgisi İSO Meclis üyelerinin ve yönetimin yer aldığı WhatsApp haberleşme grubunda İSO Yönetimine yönelik söylemlerin, eleştiri boyutunu aşıp tenkit seviyesine varması üzerine yönetim kurulunun İSO'nun istişare kültürüne zarar gelmemesi için gruptan ayrılması üzerineydi. Çünkü sorunların tartışılacağı yer haberleşme grubu yerine güçlü sanayicilerin yer aldığı İSO Meclisi idi. Yönetim burada kendi açısından haklı. Nitekim bu kuliste isimlere yer vermedik. Ama hem yönetimin görüşünü hem de ayrılığa tepki gösteren üyelerin söylemlerini aktardık. Ancak yazdığımız kulis yazısı taraflar nezdinde farklı yansıtılmış. Bir defa uzun yıllardır İSO'yu takip eden ve STK Başkanı da olan ve birçok başkaca STK yönetimlerinde de görev alan bir gazeteci olarak İSO Başkanı Erdal Bahçıvan ve yönetiminin çalışmalarını örnek alarak takip ettiğimi belirtmek isterim. Bu anlamda basın mensupları olarak her zaman yakın ilgi gördüğümüz ve açık iletişimi önemseyen Başkan Bahçıvan'a haksızlık edilmesini istemem. Her zaman yerinde ve tonunda söylemlerle kamuoyunda sanayicinin sorunlarını gündeme getiren bir İSO Yönetimi ve Başkan'ı var. Meslek liseleri konusunda yapılan çalışma bile ülke için büyük kazanım bence. Bunu not ettikten sonra geçen haftaki köşe yazımızda gündeme getirdiğimiz konunun da habercilik anlamında göz ardı edilemeyecek bir gelişme olduğunu not düşmek isterim.

İSO TÜSİAD