Büyükelçi
İkinci Dünya Savaşı yılları. Fransa, Nazi işgalindedir. Yahudi kıyımı bütün hızıyla sürmektedir.
İşgal Fransası (Vishy)’nın Türk Büyükelçisi Behiç ERKİN’dir.
Fransa’da 10 bini Türk vatandaşı, 20 bin Türk kökenli Yahudi yaşamaktadır.
Yahudilerin kamplara sürülmeye başlaması üzerine Behiç Erkin 10 binin üzerindeki Yahudiye Türk vatandaşlığı belgesi düzenler.
Türk vatandaşlarını korumak için savaş verir.
TRENİ DURDURAN BÜYÜKELÇİ
Ocak 1943’te, Marsilya’da bir grup Yahudi toplama kampına gönderilmek üzere trene bindirilir.
İçlerinde çok sayıda Türk vatandaşı da vardır. İki hayvan vagonuna doldurulmuşlardır.
Haberi alan Konsolos Yardımcısı Necdet Kent istasyona gider.
Nazi subayından Türk vatandaşlarının indirilmesini ister.
Subay kabul etmez.
Kent, trene atlar. Nazi subayı onun üstüne kapıyı kapatır ve trene yol verir.
Olayı öğrenen bir vatandaş Büyükelçiyi bilgilendirir.
Büyükelçi Nazi Karargahı’na gider. Amiri çağırtır.
Diplomatının ve vatandaşlarının derhal indirilmesini aksi takdirde Türk-Alman ilişkilerinin bozulacağını söyler.
Naziler talebi yerine getirir.
Tren yolda durdurulur.
Kimlikleri bile kontrol edilmeden iki vagon insan trenden indirilir. (*)
SOYKIRIM SUÇLAMASI
Talat Paşa Komitesi’nden bir heyetle, 9 Ocak 2015’te, Atina’ya gittik.
Yunan Parlamentosu’nun 9 Eylül 2014’te aldığı kararla ilgili basın açıklaması yapmak istedik.
Karar, Türkiye’nin Ermeni-Pontus ve Küçük Asya soykırımları yaptığını ve bunların inkarını suç sayıyordu.
Amacımız;
Bu aşağılayıcı, haksız ve hukuksuz suçlamayı Türk ulusu adına protesto etmek,
Soykırım yapmadığımızı, vatanımızı savunduğumuzu haykırmak,
Kararın, halkların dostluğuna hizmet etmediğini vurgulamaktı.
PEMBE ÖNERİLER
Dışişleri Bakanlığı ve Atina Büyükelçiliği bu eylemimize baştan karşıydı.
Hep, gitmememizi önerdiler.
Eylemden bir gün önce Atina’ya giden İP Uluslararası İlişkiler Büro Başkanı Yunus Soner’e;
Mart-Nisan’da gelmemizi,
Açıklamayı basına haber vermeden ve bir otelde yapmamızı telkin etmeye çalıştılar.
BÜYÜKELÇİLİK DUVARI
Yunanlar heyetimizi Atina Havaalanı’ndan içeri sokmadı.
Açıklamayı meydanda mı otelde mi yapacağımız soruldu. Belli ki, elçiliğimizle aynı düşüncede ve koordine içinde idiler.
Belgelerimizin inceleneceği söylendi önce.
Sonra, meydanda Ermenilerin toplandığını, bu sebeple bizi Türkiye’ye geri yollayacaklarını söylediler ve yaptılar.
Üç saatlik süre içinde, alanda biz, şehirde diğer dört arkadaşımız elçiliğimize ulaşmaya çalıştık.
Her yer duvar.
Duvar, biz Türkiye’ye gönderildikten sonra dile geldi.
Büyükelçi Kerim Uras, “Eylemi duyurmamanızı söylemiştik. Gidersiniz, yaparsınız, sonra duyurursunuz. Başınıza bunların geleceği belliydi” dedi.
BEHİÇ BEY
Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Yunan Parlamentosu karar aldığında, “Yasanın uygulanmasını yakından takip edeceğiz” diyor ve Trakya’daki Türk azınlığı ile Rodos ve İstanköy’deki vatandaşlarımız açısından olumlu bulduklarını değerlendiriyordu.
Kurtuluş Savaşımızı soykırım sayan bir yasa için. Ne acı.
Yasanın uygulanmasını nasıl takip ettikleri de Türk heyetine yapılan davranış karşısındaki tutumları ile belli oldu.
Behiç Erkin Türk büyükelçisi idi.
Sıfat olarak Kerim Uras da öyle.
Erkin’in adı Ankara’nın en önemli istasyonuna verildi. “Behiç Bey”
Behiç Erkin gibi bir büyükelçi bu koşullarda görevde olamaz. Bunu açıkça anladık.
Şimdiki elçilerin adları da bir yerlere verilebilir ama Behiç Erkin’in yer aldığı tarihte tek satırlık yer bulamazlar.
(*) Büyükelçi, Emir KIVIRCIK Syf.181-190
PAZARTESİ İĞNELERİ
Bu hafta tüm iğnelerimi Atina Büyükelçiliği’ne adıyorum.