09 Ocak 2025 Perşembe
İstanbul 11°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Büyükelçiler siyasete el atarsa! -(TAMAMI)

Kurtul Altuğ

Kurtul Altuğ

Eski Yazar

A+ A-

Bundan yıllarca önce galiba 1967 yılında Yeni İstanbul Gazete’sinde Genel Yayın Müdürüyüm. Bir yazı yazdım. Yazının adı ABD Büyükelçisi “Parker Hurt’ın potları...” Büyükelçi Türkiye’nin içişlerine karışmakla kalmıyor, o zamanlar “Gizli değil!” kaydıyla Washington’a Wıkıleaks benzeri kriptolar yazıyordu. Oysa sokaklarda gençler vuruşuyor, Başbakan Demirel: “Yollar yürümekle aşınmaz” derken, üniversitelerde işgaller ve boykotlar almış başını gidiyordu. İşte Deniz Gezmiş ve arkadaşları o günlerin, -şu sıralardaki aktif eylem koyan TGB’li gençler gibi- vatansever genç devrimcileriydi. ABD karşıtlığı sokaklara “Go Home Yankee” sesleriyle inmiş, ülkücü öğrenciler solcu öğrencilerle kapıştırılmıştı.

ABD Büyükelçisi Ankara’da ODTÜ’yü ziyaret etti ve çıkarken yuhalandı. Üniversiteliler, korumaları arasında kaçan büyükelçinin makam otomobilini devirdi ve Türk halkı ilk kez bir ABD büyükelçisinin makam aracının yakıldığına tanık oldu.

Aradan yıllar geçti, 12 Mart’ı, 12 Eylül’ü yaşadık ve şimdi bir başka Büyükelçi- bu işlerde uzmanlığı bilinen -bir Büyükelçi haddini aşan bir açıklamayla AKP iktidarıyla tehlikeli ilişkiler içinde yeni planlar üzerine çalışmalar yaptıklarını açıklıyor.

Dün de bu sütunda yazdım: “Büyükelçilerin böyle bir marifeti olmamalı”.

Konuyu bir bilene sormak gerekiyordu. Onur Öymen’i buldum ve sordum. Bakın neler anlattı:

“PKK ile mücadele konusunda iki önemli gelişme oldu. İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Oslo’da masada oturan şahsın bir İngiliz yetkilisi olduğu yolunda ileri sürülen ve CHP sözcüsünün de kamuoyuna duyurduğu iddiayı yalanladı. O zaman masadaki üçüncü taraf kimdi? Her halükarda Büyükelçi’nin bu açıklaması İngiltere’nin Oslo görüşmelerine sahip çıkmadığını göstermesi açısından önemlidir. Özellikle Oslo’daki PKK temsilcilerinden birinin Fransa’da terör örgütü için silah satın alırken yakalanıp tutuklanmasından sonra Oslo müzakerelerini savunmak büsbütün güçleşmiştir.

Amerika’nın Ankara Büyükelçisi Ricciardone ise Türkiye’nin Kandil’e askeri müdahalesini Amerika’nın engellediği yolundaki iddialara tepki gösterdi. Türkiye’ye terörle mücadele konusunda yeni bir öneri getirdiklerini açıkladı ve El Kaide lideri Usama Bin Ladin’i yakalamak için uyguladıkları askeri operasyonu örnek gösterdi. Bu sözleri bir Amerikalı yetkiliden ilk defa duyuyoruz. Eğer basına yanlış yansımadıysa bu, Amerika’nın Türkiye’nin Kandil’e sonuç alıcı bir operasyon yapmasını desteklediği anlamına geliyor.

Evvelce Amerikalı yetkililer Türkiye’ye terörle mücadele değil siyasi çözüm önerisinde bulunuyorlardı. Hatta ABD’nin eski Savunma Bakanı Robert Gates 2008 yılı başında Türkiye’nin Kuzey Irak’a başlattığı kara operasyonunu derhal durdurmasını istemiş, aksi takdirde hava istihbaratının da kesileceğini söylemişti.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel de, 21 Haziran 2012 tarihinde basına yansıyan açıklamasında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kandil’i yok edebilecek güce sahip olduğunu, ancak bunun üç şartından birinin devlet kararı olması, ikincisinin ABD’nin ikna edilmesi olduğunu, üçüncüsünün de muhtemelen ağır kayıplara karşı kamuoyunun hazırlıklı olmasının teşkil ettiğini açıklamıştı. Bu sözlerden o tarihe kadar Amerika’nın Kandil’e bir kara operasyonuna yeşil ışık yakmadığı açıkça anlaşılıyor.

Büyükelçi Ricciardone’nin sözleri son zamanlarda saldırılarını arttıran PKK’ya karşı bir gözdağı niteliğinden ibaret değilse ve PKK’yı masada uzlaşıcı bir tavır izlemeye zorlamayı amaçlamıyorsa Türkiye’nin PKK’nın Kuzey Irak’tan tasfiyesinin önündeki en önemli engelin aşıldığı anlamına gelebilir. Başbakan’ın hemen Büyükelçiye cevap vererek Usame Bin Ladin’in bertaraf edildiği koşullarla Kandil’in farkını ön plana çıkartması dikkat çekicidir. Kandil’e başarılı bir operasyon yapabileceğimizi söyleyen Genelkurmay Başkanı da kuşkusuz oradaki koşulların farkındadır.

Şimdi basının ve CHP ile MHP’nin, bu beyanların ışığında PKK’yı tasfiye etmek üzere Kandil’e harekat yapmaya hazır olduğunu söyleyen Silahlı Kuvvetlerin önündeki gerçek engelin kim olduğunu ortaya çıkartması ve bu sorunun etkili bir mücadeleyle kalıcı sonuca ulaştırılması için aktif tavır almaları kaçınılmaz görünmektedir.”