22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

CAATSA’ya karşılık yok mu?

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

ABD, sözde müttefik, özde ise hasım ülke olarak gördüğü, Türkiye’ye karşı S-400’leri bahane ederek, 2020 yılının son günlerinde yaptırım kararları aldı.

Aynı zamanda NATO üyesi olan Türkiye’ye ABD’nin yaptırım uygulaması, hiçbir biçimde kabul edilebilir, görmezden gelinebilir, sessizce geçiştirilebilir bir husus değildir elbette ki.

Ama gelin görün ki, birkaç hamasi itiraz konuşması dışında, iktidar, ABD’ye karşı benzer yaptırımları hayata geçirmedi adeta kamuoyuna unutturmaya çalıştı.

Türkiye’yi alenen aşağılayan, tehdit eden ve fiilen yaptırım uygulayan bir ülkeye, diplomasinin ve onurlu bir ülke olmanın gereği olarak, “mütekabiliyet” ilkesi çerçevesinde yanıt verilmesi gerekirken, AKP iktidarından hala tık yok maalesef.

***

Halbuki, İncirlik üssünün bir yıl içinde kademeli olarak boşaltılmasını istemekten, ABD’deki benzer muhataplarına aynı şekilde yaptırım uygulamaya kadar birçok seçenek var masada.

Kürecik radar üssü NATO’ya ait olsa da, bir NATO müttefikinin yaptırım uygulamasının bir sonucu olması gerektiğine ilişkin NATO nezdinde de girişimlerde bulunabilirdi tabii ki.

İçeride örneğin, Fikri Sağlar’a karşı aslan kesilen AKP’nin, ABD’ye karşı adeta “kuzuların sessizliğine” bürünmesi son derece üzücü ve ibret verici doğrusu.

Bu yaptırımların hedefindeki Savunma Sanayi Müsteşarı ve Yardımcıları koruma altına alınarak, özel itibar gösterilebilir, belki de Savunma Sanayi Müsteşarı “terfi” ettirilerek daha kritik ve yüksek bir göreve getirilebilirdi.

***

Böylece sembolik de olsa, yaptırımlara karşı en azından iç cephede kararlılık gösterilebilirdi.

Türkiye geçmişte rahmetli Demirel’in isabetli ve cesur kararlarıyla, nasıl Aselsan’ı, Roketsan’ı ve benzerlerini kurduysa, şimdi de benzer daha ileri savunma sanayi adımlarını atmaktan çekinmeyeceğine ilişkin bazı kararları açıklayabilirdi.

Ama ne yazık ki, hala Biden yönetimine nasıl yanaşırız veya yaranırız arayışlarını görmekten hicap duyuyoruz.

***

Türkiye’de laik-demokratik rejimi yıkmak ve yerine, sözde “Ilımlı İslam” kisvesi altında bir din devleti kurmak amacıyla, kanlı ve alçak bir silahlı darbe teşebbüsü yapan FETÖ elebaşı bugün ABD’nin himayesi altındadır.

ABD, Irak ve Suriye’de PKK/PYD’ye alenen silahlı tam destek vermekten vazgeçmemektedir.

Üstüne üstlük, ABD Başkanı yazdığı ve kamuoyuna açıklattığı mektupla, T. Erdoğan’ı “mal varlığı” üzerinden açıkça tehdit etmiştir.

Hal böyleyken, ABD yönetimine yanaşma ve yaranma çabalarını hayretle ve üzülerek izliyoruz. Haysiyetli ve onurlu devletler ve iktidarlar böyle davranmamalıdır.

Biraz yüreklilik, biraz kararlılık, biraz tutarlılık, biraz dik durmak o kadar da zor mu acaba?