Yandex
26 Mart 2025 Çarşamba
İstanbul 20°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Çalışan kadınların uğradığı mobbing

Berna Bridge

Berna Bridge

Gazete Yazarı

A+ A-

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü geçti ancak kadınların sorunları acaba ne kadar azaldı? Yıllar önce, daha 30’lu yaşlarımda yöneticiyken, bir yandan da part-time yöneticilik, liderlik MBA ve doktorası yapmıştım. MBA tezim “Kadınlar yönetici konumlarında neden azınlıktalar?” sorusunun yanıtını aramıştı. Okuduğum akademik literatür bana adeta terapi yerine geçmişti: Yaşadığım tüm sorunlar benim yönetim biçimimden değil, kadın olmamdan kaynaklanıyordu, ağır mobbing/zorbalık altında yöneticilik yaptığımı anladım o yıllarda…

Dünya Kadınlar Günü ertesinde bir dizi olarak o araştırma ve tez sonuçlarımı toplumsal eşitliğe bir adım daha yaklaşabilmek için burada sizlerle paylaşacağım. Doktora tez konum ise kültür farklarının, Hofsete kültür boyutlarının yönetim/liderlik tarzlarına yaptığı etkiydi. Bu da çok ilginç bir konu. Doğunun otokratik kültüründe büyümüş birine Batı kültüründeki demokratik liderlik paradigmalarını uygularsanız başarılı olur musunuz? Belki bir gün bunu da bir dizi olarak paylaşabilirim.

Çalışan kadınların uğradığı mobbing - Resim : 1

İŞYERİNDE AŞAĞIDAN YUKARIYA, YÖNETİCİYE DE MOBBİNG VAR

Geçenlerde bir TV kanalında Gaffar Yakınca’yı dinlerken onun şöyle dediğini duydum: Ece Gürel’i soğuk mu, mobbing mi öldürdü? Rahmetlinin çevresinde sevilen bir insan olmasına karşın işyerinde yaşadığı mobbinge değindi, yargısız infaz yapmak istemediğini ancak şüphelendiğini ekledi ve Türkiye’de işyerinde mobbingle sık sık karşılaşıldığını belirtti.

Sonra kadınlara daha çok yapıldığını söylediler ve Vestel’in erkek CEO’sunun yaşadığı mobbinglere değinerek mobbingin yalnızca kadınlara ve yukarıdan aşağıya değil, aşağıdan yukarıya da uygulandığına değinerek Vestel’in CEO’su bir de kadın olsaydı acaba daha neler yaşardı sorusunu sordular…

TOPLUM KADIN YÖNETİCİYE ALIŞIK DEĞİL

Aynen bunu yaşamıştım, aşağıdan yukarıya olan mobbing. Kurumun alt düzey çalışanları birlik olup bana çeşitli mobbing yöntemleri uyguluyorlardı. Kurumun en üst düzey yöneticisi bendim ancak özellikle o yıllarda (90’lı yıllar) toplumun alışık olduğu kadın modeli evde ev hanımı anneleri, iş yerinde en fazla sekreter, okullarda öğretmen gibi mesleklerdi. Üstlerindeki kadın yöneticiye katlanamıyorlardı.

Zaten üniversitede elektronik mühendisliği okurken 110 öğrenci arasındaki tek kız öğrenciydim. Tek ve yalnız olmaya ilk gençliğimden çok alışıktım. Müdürlük yaptığım 25 yılda da çevremdeki tüm müdürler erkekti, orada da tektim ve ne astlarım ne üstlerim kadın elektronik mühendisine, kadın yöneticiye alışık değillerdi.

KADIN YÖNETİCİLERİN KÜLTÜR, DİL, DİN FARK ETMEDEN SORUNLARI ORTAK

Alışık oldukları yönetici siyah takım kıyafetli, kravatlı, çoğu göbekli ve bir kısmının saçı dökülmüş kişilerdi. Tersine ben pembe çiçekli, dantelli giysiler giyiyordum ve erkek modeli kıyafetleri tercih etmiyordum. Ancak ödediğim bedel önyargı, ayrımcılık, her verdiğim göreve itiraz, tartışma, söz dinlememe, saygısızlık, dedikodu oldu.

Örneğin, lise mezunu ama takım kıyafet, kravatlı erkek sekreter/ön muhasebeciye benim önümde müdür bey diye hitap ettiklerine şahit oldum! Örneğin, sekreter bana yabancı birinin telefonun bağladığında karşımdaki kişinin beni azarlayarak “Ben müdür beyle konuşmak istedim, neden sizi bağladılar” dediğini kaç defa yaşadım. “Ben müdürüm” dediğimde özür geldi ama yaşadığım saygısızlığın etkisi öyle kolay geçmedi…

AZINLIKTAKİ KADIN YÖNETİCİLER HEP SPOTLARIN ALTINDA

Gecelerim uykusuz geçiyordu, nerede hata yapıyorum diyordum ki tez yazma zamanı geldi ve tezi yazmak için araştırma yapıp okumak gerekiyordu. Okuduğum tüm literatür İngilizceydi, çünkü MBA’i İngiltere’de yapıyordum yani yazarlar İngiliz ve Amerikalı kadınlardı. Hepsi benim yaşadığım mobbinglerin aynısını yaşamıştı. Yani bu kültür, bölge, dil, din dışı ortak bir sorundu. Kadınlar dünyanın her ülkesinde yönetici olduklarında ayrımcılık, önyargı, mobbing, verilen görevlere itiraz, görevin yapılmaması gibi ortak sorunları yaşıyorlardı.

Tek fark, Türkiye’de kadın yöneticilerin sektöre bağlı %10 civarı olması, Batı’da %30-40’lar çıkmasıydı ama tüm ülkelerde kadınlar yönetici konumlarında azınlıkta, erkekler çoğunluktaydı. Hem erkeklerin hem de kadınların yaşadığı ortak sorunlar vardı ama bunun üstüne kadınlar bir de kadın olmalarından ve azınlıkta olmalarından dolayı ek sıkıntılar yaşıyorlardı.

CAM TAVAN

Kadın yöneticiler genelde çok yalnızdılar, azınlıkta olduklarından dolayı hep spotların altındaydılar, tek bir hataları bolca konuşulurken, becerileri hiç dile getirilmiyordu. Hem erkekler hem kadınlar, kadınların liderliğini kabul etmiyor, erkek yönetici, lider istiyorlardı. Ben de literatürde yazan tüm bu noktaları yaşıyordum, spotların altındaydım, bir hata yapsam sürekli dile getiriliyor ve dedikoduya dönüyordu, becerilerim dile gelmiyordu.

Bu tez çalışması bana terapi gibi geldi ve özgüvenim yerine geldi. Yine araştırmalarım gösteriyordu ki kadınlar “cam tavan” denilen görünmez bir tavana çarpıyor, orta derecede yöneticiliğe yükselseler bile bir kurumun en yüksek sorumluluğu olan kademeye geçemiyorlardı. Tüm bu engellemeler ve stres, uğradıkları mobbing sonunda kadınlar vaz geçip, yöneticiliği bırakıyorlardı.

Ben de 25 yıl direndikten sonra bıraktım ve yönetmek yerine üniversitede yöneticiliği, liderliği öğretmeyi tercih ettim. Gelecek hafta daha akademik bilgilerle devam edeceğim…

Kadın 8 Mart
Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız