01 Ocak 2025 Çarşamba
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Çanakkale’nin mirası

Ahmet Yavuz

Ahmet Yavuz

Eski Yazar

A+ A-

Birinci Dünya Harbi içinde Çanakkale Cephesi özel ve ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Tarih kitapları ve bu konuda yazılan eserler, esas itibarıyla savaşın nedenlerini ve sonuçlarını geniş olarak açıklamıştır. Deniz ve kara muharebelerinin nasıl cereyan ettiğini de... 

Askerlerimizin kahramanlıkları da belirli isimler üzerinden anlatılmış, anlatılmaktadır. Ama insanlara ait olumlu nitelikler sergilenememiştir. Yani insani boyut gerektiğince işlenmemiş; sanatsal anlamda atılması gereken adımlar çok yetersiz kalmıştır. Çekilen filmler, yazılan hikâye ve romanlar, tiyatro oyunları son derece sınırlıdır. 

Aslında bu eksikliği sadece sanatsal boyuta da indirgeyemeyiz. Çünkü savaşın kaderi üzerinde yaşayarak ya da ölerek etkili olan bu insanların ortak özellikleri yeterince incelenmemiştir. 

ARAŞTIRMALIYIZ 

Askerlerimizin savaşın zorluklarının üstesinden gelme basiretlerinin kaynağı neydi? Askerlerin gösterdiği sabrın, az şey ile yetinmenin, metanetin, dayanıklılığın, itaatin, adanmışlığın, tevekkülün kaynağında neler vardı? Geleneğin ve dini inancın etkisi neydi? Yaşam tarzıyla özellikle köylülükle bağlantısı var mıydı? İnsanları güçlü kılan ve zayıflatan etmenler nelerdi? Ölüm emrini vermenin ve bu emre kayıtsız şartsız itaat beklemenin ve itaat etmenin dayalı olduğu temel karakter özellikleri nelerdi? Bunun tarihsel kaynakları var mıydı? Subayların aldıkları eğitim bilinmekle birlikte erlerin eğitimi nasıl bir rol oynamıştı? Çok değil, birkaç sene önce Balkan bozgununu yaşayan bir ordunun böylesine büyük bir disiplin örneği sergilemesi nasıl ve neyle izah edilebilirdi? Subaylar için alınlarına sürülmüş bir lekenin temizlenmesi ne ifade etmekteydi? Bütün bu yaşananların ordu içinde yaşanan gençleştirmelerle bağı var mıydı, var ise günlük yaşama nasıl yansıyordu? Balkanlardan göç edip henüz yer yurt edinme aşamasında olan ailelerin çocuklarının bilincine yansıyan neydi? Bu toprakların da kaybedilmesinin getireceği yıkımları kavrayarak mı özverili davranıyorlardı? 1908 Devriminin zihinlere yansıması hangi boyutlardaydı? Vatan bilincinin doğmasında ve belleklere kazınmasında hangi etmenler rol alıyordu? İçinden çıktıkları toplumsal dokunun sıkıntılarına rağmen bu başarıyı nasıl göstermişlerdi? 

Muharebelere katılanları kaybettiğimize göre, hatıratlardan, sözlü nakillerden yola çıkarak bu konuların araştırılması ve berraklaştırılması gerekiyor.  

HAKLI OLAN KAZANDI 

Çanakkale muharebe sahası her iki tarafın savaşçılarının saygınlığına tanıklık etmiştir. Ama savaşı haklı olan taraf kazanmıştır. Savaşlarda haklılık ile adanmışlık arasındaki bağlantı yadsınamayacak değerdedir. 

Ölmeyi göze alan askerlere sahip bir orduyu yenmek mümkün olabilir ama teslim almak mümkün değildir. Mesele teslim olmamaktadır. Bu ilke sadece savaş için değil hayatın her alanı için geçerlidir. 

Askerlik bilim ve sanatı açısından günümüzde de önemini koruyan birçok sevk ve idare örneği yaşanmıştır. Türk tarafı açısından, subayların hatta erlerin inisiyatifli tutumları ve taarruz azmi öne çıkmıştır. Her iki olgunun kaynağında da yüksek sorumluluk duygusu ve vatan sevgisi bulunmaktadır. 

Üzerine birçok şey söylenebilir ama savaşı kazandıran, komutanların askerlik bilim ve sanatının gereklerini tam olarak yerine getirmesi, askerlerin de mutlak itaati olmuştur. Eğer ikisinden birinden yoksun olsaydık, tarih başka türlü yazılmış olacaktı.  

Çanakkale’nin günümüzde devlet eliyle değersizleştirilmeye çalışılan üç büyük mirası olmuştur; sönmeyecek üç ateş topu: Vatan bilinci, Mehmetçik ve Mustafa Kemal. 

Bugünün görevi Türkiye Gençlik Birliği mensubu gençlerin yaptığını yapmak ve yukarıdaki muhteşem mirasa sahip çıkmaktır. Onları yürekten kutluyorum.