23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul 14°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Can'ımız öğretmenlerimiz

R. Bülend Kırmacı

R. Bülend Kırmacı

Eski Yazar

A+ A-

İNSANLA İLGİLİ SANATKARLAR

Öğretmenler: insanla ilgili en değerli ‘sanatkarlar’; toplumun da mimarlarıdırlar…

Dün, 24 Kasım öğretmenler gününü kutladık; sözü Başöğretmen Atatürk’ümüze bırakalım:

“Dünyanın her yerinde öğretmenler, toplumun en fedakar ve saygıdeğer insanlarıdır”…

Böyle diyor “büyük ışığımız” Gazi’miz ve ekliyor: “… (Öğretmenlik) ilerlemeye ve her halde geçim rahatlığı sağlamaya elverişli bir meslek durumuna konulmalıdır…

Gerçekten bugün öğretmenlerimizin maddi sorunları da dahil, çözüm bekleyen sorunları var.

Onların sorunlarını yine onlarla beraber çözüm yoluna koyarsak, geleceğimize daha güvenle bakabileceğiz.

DÜNYA’NIN EN BÜYÜK EĞİTİM ORDUSU!

Üniversite ve yüksek okulları ayrı bir yerde tutalım ve “ilk, orta, lise” öğretmenlerimize odaklanalım…

MEB 2019-2020 istatistiklerine göre okul öncesi eğitim, ilköğretim, ortaöğretim kurumlarında 18 milyon 241 bin 881 öğrencimiz bulunuyor.

Tam olarak 68 bin 589 “okulumuz” var;

Türkiye bu sayılarla Dünya’nın en büyük eğitim ordularından birine sahip.

Bu eğitim ordusunun “kurmayları” öğretmenler!

Ülkemizde örgün eğitimde görev yapan 1.117.686 öğretmenimiz var;

öğretmen sayımız bile bir çok ülke nüfusundan daha fazla…

İçinde bulunduğumuz salgında yılmadan görevlerinin başındalar! Bazen internetten bazen etütlerle öğrencilerine yararlı olmaya çalışmaktalar. Onların bu çalışma biçimine ilişkin zorlukları da var; örneğin, çoğu özel okul, bu salgın sürecinde devlet desteğiyle “kısa çalışma ödeneğini” kullanarak, öğretmenlerine maaş veriyorlar; pratikte, işsizlik baskısına karşı öğretmenler, maaşlarının bir kısmıyla yetinmek durumunda kalıyor…

PARAYLA DEĞİŞİLMEYEN MESLEK AŞKI

Bir mesleğin sorunlarını en iyi o mesleği icra edenler bilir. Bu doğrultuda bu kez de öğretmenlere kulak verelim…

Eğitim-Sen’in 4.565 öğretmenle yaptığı güncel bir anketin verilerine odaklanalım: Bu ankete göre, öğretmenlerin hemen tamamı açısından, ücretli / kadrolu/ sözleşmeli öğretmen ayrımı son derecede incitici bulunuyor…

Öğretmenlerin %60’ı “maaşlarının işlerinin zorluğuyla örtüşmediğini” düşünüyor; bu zorlayıcı koşullara karşın, öğretmenlerin en az dörtte biri “daha iyi ücretler alacaklarını bilseler bile öğretmenlik aşkından vazgeçmeyeceklerini beyan ediyorlar.

Fakat asıl “sorun” öğretmenliği yaparken kendilerine “yeterince değer verildiğini düşünmeyenlerin” oranında beliriyor; bu oran, tıpkı “kendilerini güvende hissetmeyenlerin” oranı gibi yüzde ellilerde…

Öğretmenlerin bu değerlendirmelerinde kuşkusuz “el yordamıyla” ilerleyen eğitim sistemiyle, düne kadar bölgesel etkileri olan “terör”, günümüzde ise “salgın ortamının” yarattığı karmaşa iklimi de oldukça etkili oluyor.

“BÜTÜNCÜL KALKINMAYA” YARAŞIR DÜZENLEMELER

Gerçekte öğretmenlerin sorunları, eğitim sistemimizin genel sorunlarından bağışık değil.

Bizim eğitim sistemimiz halen ezberci ve elemeci sınavlara dayanan bir sistem halindedir.

Oysa, sekizinci sınıflara kadar “notla” derecelendirmeyi bırakmak, yüksek öğretimde ise,

-kimi üniversite ve yüksek okulların- öğrencinin yıllara dayanan başarımının da göz önüne alınacağı kendi sınavlarını yazılı olarak yapmasını sağlamak belki de daha evladır.

O arada eğitim sistemi yaparak, yaşayarak öğrenme temelinde, iyi birer yurttaş, iyi birer “kitap okuyucusu” çocuk ve genç yetiştirilmesine odaklanmalıdır.

Bir zamanlar Köy Enstitülerini Dünya’ya mal eden bir Ulus olarak eğitim sistemimizi çağın gereklerine en uygun şekilde düzenleyecek deneyimimiz olduğunu düşünmekteyim.

Öte yandan mesleki-teknik eğitim geliştirilmeli, köy okullarına önem verilmeli, öğrenciler için yeterli donanımı olan yurtlar açılmalı, en başta da öğretmenlerin eğitimine ayrı bir önem verilerek, pedagojik formasyon açısından güçlendirilmeleri sağlanmalıdır. Bütüncül kalkınma arayışımıza yaraşır şekilde, eğitim ile endüstrinin bağı daha da pekiştirilmelidir.

ÖĞRETMENLERİN SORUNLARINA ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Nihayet öğretmenlerin sorunlarını çözmek için diğer önerilerimi de paylaşmak istiyorum:

MEB bünyesinde öğretmen yetiştirme işi plana, hizmet içi eğitimi programa bağlanmalıdır. Ortalama öğretmen maaşı milletvekili maaşının en az dörtte biri olarak uygulanmalıdır.

Bazı bölgelere ayrı bir önem de verilerek; öğretmenin lojman sorunu çözülmelidir.

Tüm öğretmenlere her ay en az 300 TL teknoloji desteği verilmelidir. (Bilgisayar vb için)

Öğretmenlerin raporlu ve izinli oldukları günlerde ücret kesintisi yapılmamalıdır.

Bütün öğretmenler, özel/kamu sağlık kurumlarından % 25 indirimli yararlandırılmalıdır.

Ek ders ücretlendirmelerinde standart sağlanmalı, bu konuda yakınmalar giderilmelidir.

Eskiden ‘bankaları bile’ olan öğretmenlerin, ihtiyaç kredileri ‘sübvanse’ edilmelidir.

Yurt genelindeki öğretmenevleri tadil edilmeli, tatil imkanları desteklenmelidir.

Öğretmenlerin eş durumu dolayısıyla tayin meseleleri aile bütünlüğü korunarak çözülmelidir.

'Başöğretmen' Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ü ve Şehit öğretmenlerimizi rahmetle ve derin bir saygıyla yad ediyor, bütün öğretmenlerimizi can’dan sevgiyle ve içten bir saygıyla selamlıyorum.