23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Cariye olma özgürlüğü!

Mustafa Mutlu

Mustafa Mutlu

Eski Yazar

A+ A-

“Türban özgürlüğü diye bir özgürlük olabilir mi?
Eğer ağanın marabası olmak özgürlük ise, türban da özgürlüktür.
Şeyhin ayağına yüz sürmeye özgürlük diyorsanız, türbana da özgürlük demeye devam edin.
Cariyelik özgürlükse, türban da özgürlüktür.
Başörtüsünden söz etmiyoruz. O bizim insanlarımızın örtüsü.
Türban, insanın kul, kadının cariye olduğu topluma denk düşen bir örtüdür. İşin gerçeği budur.”
***
Bu cesur satırları Doğu Perinçek’in Kadın Kitabı’ndan aldım. Kadına yönelik şiddetin ve aşağılamanın doruğa tırmandığı bir dönemde herkesin bildiği ama söylemeye cesaret edemediği şeyleri söylemiş Perinçek...
“Kadın”la ilgili yazılarını topladığı kitabın önsözünde, “Nerede bir kadın sorunu varsa, orada daha derin ve daha kapsamlı bir erkek sorunu vardır” diyor.
Kadın Kitabı, “Yangındaki Kadın”ı, “Kafesteki Kadın”ı, “Aşk Biriktiren Kadın”ı, “Tarihteki Kadın”ı, “Tuzaktaki Kadın”ı, “Cumhuriyet Kadını”nı ve “Savaşan Kadın”ı anlatıyor...
***
Perinçek, “Kafesteki Kadın” isimli bölümde “türban”ı anlatmaya şöyle devam ediyor:
“Demokratik ve özgür bir toplum kurmak isteyen bir parti veya insan, türban ve özgürlük kavramlarını yan yana getiremez. Bu, esaret özgürlüğünü savunmaktan başka bir şey değildir.
Bireysel özgürlükleri tarihsel içeriğinden koparır ve ortaçağ kafasıyla yeniden tanımlamaya kalkarsanız, yeniden kul olursunuz; cariye olursunuz.
Kur’anda türban emri yok; doğru. Ama olsa, bu emir uygulanacak mı?
Kur’anda ‘Hırsızın elini kesin’ emri var. Uygulanıyor mu, uygulanabilir mi?
Kur’anda ‘Kadına mirastan üçte bir pay verin’ emri var. Uygulanıyor mu, artık uygulanabilir mi?
Kur’anda ‘Dört kadın almak caiz’ deniyor. Hangi onurlu kadın, bu hükmü benimseyebilir?
Kur’anda kölelik var, cariyelik var, hangi babayiğit uygulayabilir?
Kur’anda ‘İslam’dan vazgeçeni öldürün’ emri var, nerede bulabilirsiniz o celladı?
Demokratik bir toplumu, Tevrat’ın On Emri’yle İncil ve Kur’an ayetleriyle yönetemezsiniz. O nedenle türban konusunda ‘Kutsal Kitap’a gönderme yaparak yürütülen tartışmalar, tarih bilgimizi genişletir ama hukukun kaynağı olamaz.
Devletin temel düzenlerini din esaslarına göre belirlemeye kalkmak, bütün demokratik ülkelerde anayasaya aykırıdır. Dahası en katı yobaz bile, günümüz toplumunu Nisa Suresi’ne, Ahzab Suresi’ne, Bakara Suresi’ne veya başka bir sure ve ayete dayanarak düzenleyemez.
Türban, kadının cinselliğine vurgu yapan kültürün simgesidir. Kadını insan yerine koymayan, onu yalnız cinsel bir nesne olarak gören bir anlayışın aletidir. Eski Yunan ve Roma’nın köleci kültürü böyleydi. Bütün ortaçağ karanlığında bu yaşandı. Asilzadeler kadını cinsel köle yaptılar. Kadını kafesin arkasına kapattılar.
Bugün çürüyen emperyalist-kapitalist kültür de kadını yeniden cinsel bir nesne durumuna düşürdü. Bu açıdan kadının göbeğini açarak dolaşması ya da çarşafın içine saklanması, aslında aynı kültürün işaretleridir. Biri örterken, diğeri açmaktadır. Aslında ikisinde de vurgu aynıdır, ‘Bu gördüğünüz veya göremediğiniz cinsel nesnedir’ bildirisi vardır. Türban, kadını hor gören, kadının kişiliğini hor gören bir anlayışın simgesidir.
Türban giyen kadınları elbette incitmiyoruz. Onlar bizim insanlarımızdır. Ama onlara değer veriyorsak, gerçekleri söylemek zorundayız. O kardeşlerimizi ve eşlerini üzmeden, saygı göstererek ve cesaretle bu doğruları anlatmak, bir insanlık borcudur; bir uygarlık görevidir. Türban, çalışan, başı dik, kişilikli, çağdaş Türk kadınına yakışmıyor; çağımızda hiçbir toplumun kadınına yakışmıyor. Konuyu yasakla, baskıyla çözmeyi savunuyor değiliz; ama gerçekleri kadınlarımıza, erkeklerimize anlatmaktan da vazgeçmeyiz.”
***
Elinizi vicdanınıza koyarak söyleyin:
Bugün bu sözleri söyleyebilecek kaç kişi kaldı ülkemizde...
Bu ülkenin çağdaş, yürekli, onurlu kadınları...
Perinçek’in bu kitabını alın ve yanınızdaki yörenizdeki “kafesler”de yaşamaya çalışan kadınlara okuyun...
Aksi taktirde bu kafesler, geleceğimizi tehdit edecek sayılara ve büyüklüklere ulaşacak...

KADIN KİTABI
Yazan: Doğu Perinçek
Yayınlayan: Kaynak Yayınları
Baskı tarihi: 2015, Mart
Sayfa sayısı: 287
Etiket fiyatı: 25 lira



ALDATIYORLAR!
“Hz. Muhammed, dünya tarihinin en büyük devrimcilerinden biridir. İslam’ın düzenlemeleri, 7. Yüzyıl’dan 15. Yüzyıl’a kadar dünya ölçeğinde bir devrimin hukukuydu. İslam, yeryüzü uygarlığının merkezi ve önderi oldu ama o çağ arkada kaldı. Bugün 21. Yüzyıl’da yaşıyoruz. Bu yüzyılın toplumunu, 7-15. Yüzyıl’ın hukukuyla yönetemezsiniz.
‘Yönetirim’ diyenler açıp kutsal kitapların her cümlesini yeniden okusunlar ve günümüz toplumunun denek taşına vursunlar. Bugünün ekonomisini, siyasetini, kültürünü, bilim hayatını Tevrat, İncil veya Kur’an’la yönetebilecek bir sihirbaz yoktur. Bunu Fethullah Hoca da yapamaz; Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül de... Halkı aldatmaktadırlar.”

SOSYETE İŞİ!
“Türbanla tarlada çapa yapamazsınız, yapan yok.
Türbanla zeytin çırpamazsınız, çırpan yok.
Türbanla mutfakta yemek pişiremezsiniz.
Türbanla fabrikada, laboratuarda çalışamazsınız; hemşirelik, ebelik yapamazsınız.
Türban çalışan, iş yapan kadının örtüsü değildir.
Türban, sağlığa aykırıdır.
Türban kadına eziyettir.
Çalışan kadının örtüsü, başörtüsüdür; yemenidir, eşarptır, şapkadır.
Türban ise, sosyete örtüsüdür.
Dikkat edilsin, türbanın asıl sahipleri, parmaklarında 50 bin dolarlık pırlanta yüzüklerle dolaşıyorlar.”