Çarşı’dan AKP’ye siyaset dersi
Önceki gün akşama doğru.
Bizim genç muhabirler geldi.
Bir davet: “Çarşı yürüyecek. Gelir misin?”
Çarşı: Malum, Beşiktaş’ın taraftar grubu.
Terör saldırısını protesto edecekler.
Cevabım: Kaçırmam.
Hatırları büyük.
***
Saat kaçta, nerede?
Kartal heykelinin orada dediler. 19.03’te.
Bir an durdum. “19” tamamdı. “03” neyin nesiydi?
Düşündüm. Ben bile buldum: Beşiktaş’ın kurulduğu yıl.
***
Tam çıkmaya hazırlanıyorum.
Bizim gençler tekrar geldi.
Başlama saati değişmiş: 19.23.
Acemilik yapmadım bu kez.
Merak ettiğim: “Niçin”di.
Cevap: “Bütün taraftar grupları katılabilsin diye.”
***
Spor taraftarlığı: Gri yasaktır.
Renklerin en keskin olduğu yer.
Sosyal bir lezzettir.
Çarşı ise, bugün siyaset mektebi sanki.
Partilere siyaset dersi veriyor.
Rakiplerle nasıl birlik olunur diye.
***
Yürüyüşe katıldım.
Hava soğuk. Yağmur sağanak.
Güzergah: Beşiktaş’tan İnönü stadına kadar.
Her takımdan bir tutam.
Ev sahibi elbette daha kalabalık.
Muhtelif renkte bereler. Atkılar.
Yan yana. Kol kola.
***
Galatasaraylı bir genç.
Atkısı ve beresiyle tam teşekküllü.
Çarşı muhitinde. Fakat rahat.
Başka zaman böyle gezebiliyor mu?
Rakibin egemenlik sahasına saygılı.
“Maç günleri asla gözükmem.”
***
Ülkücülere dikkat.
Birileri MHP’yi AKP katarına bağladı.
Hareketin kaderi tartışmalı.
Fakat sokakta başka bir MHP var.
Kendiliğinden harekete geçen.
***
Taraftar yürüyüşüne bakıyorum.
Ülkücü gençler sayıca en kalabalık küme.
Heyecanları diri.
Sloganları baskın.
“Ya Allah, bismillah...” da onlarda.
Tribün küfürlerini sokağa taşımak da.
Seviye umurlarında değil.
***
Kendi hallerine terkedilmiş gibiler.
Bağcılardan gelmiş bir grup ülkücü.
Dillerinde 40 yıl öncesinin sloganları.
“Tip tip tipsizler! Allahsız komünistler!...”
Ama solcularla kol kola yürüyorlar.
***
Gelelim, Çarşı’nın siyaset sınıfına öğrettiğine.
Evet: Taraftar gruplarımız biraz kavgacı.
Uzun yıllar deplasman maçlarına gidemediler.
Fakat: Nerede rakip, nerede birlik olacaklarını biliyorlar.
Çarşı’nın “terör” protestosunda renkler müşterekti.
Sadece “kırmızı-beyaz” vardı dillerinde.
***
Gelelim bizim siyaset sahnesine.
Üç lider tekrar bir araya geldiler.
15 Temmuz’dan sonra ikinci buluşma bu.
Bu görüntü doğru.
Fakat: Büyük resimde manzara fazlasıyla sorunlu.
***
Türkiye’nin gündemi: Terör.
AKP’nin gündemi: Başkanlık.
***
Tükiye’nin meselesi: Suriye’de koridor.
AKP’nin meselesi: MHP’de fire.
***
Türkiye’nin hesabı: El Bab’a girmek.
AKP’nin hesabı: Mecliste 330’u bulmak.
***
AKP liderliği bir seçim yapmalı.
Ya: Yurtta birlik, bölgede birlik diyecekler.
Ya da: İçte kutuplaşmaya, bölgede husumete devam edecekler.
Hazırlıklarına bakıyoruz.
Hesapları: Meclisi vitrin süsü haline getirmek.
***
Boşuna mazeret aramasınlar. “Terör bizden önce de vardı” diye.
Laf yarıştırmıyoruz.
Suriye ile sebepsiz kavga.
Sınırımızda 600 km boyunca PKK’nın yerleşmesi.
Eserinizdir. Dönmek zorundasınız.
***
Tamam bazı adımlar attılar.
Türkiye’de ilk bu köşede duyuruldu.
Suriye tarafı da yavaş yavaş açık ediyor.
En son Lübnan’ın Es Sefir gazetesi yazdı (8.12.2016).
Ankara’dan Şam’a heyetlerin gelip gittiğini.
***
Bir not daha.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın bir yardımcısı. Şam’a gidiyor (21.8.2016).
Konu: Türkiye’nin Cerablus harekatı.
Zaten: 3 gün sonra da TSK sınırı geçiyor.
Anlamı: “Katil Esad” söylemi sadece dillerinde.
İş sahaya gelince, Esad’ın rızasını arıyorlar.
Fakat: Açık koordinasyondan kaçıyorlar.
***
AKP oyalıyor.
Suriye’de kan akıyor.
Türkiye’de kan akıyor.
Olsun: Mühim olan başkanlık!