Casuslar yatağı Ortadoğu
Şu sıralar malumunuz pek popüler bir konu...
Eski İngiliz casusu Skripal’in İngiltere’de zehirlenmesi ve sonrasında Rusya’ya karşı başlatılan cadı avı.
Bir diğer hep popüler konu da, tabii her zamanki gibi Batılıların deyişiyle Ortadoğu, bizim gözümüzle Batı Asya.
Bu ikisini birleştirelim isterseniz ve yakın tarihe dönüp, emperyalizm denen canavarın bölgemizde nasıl at oynattığına bir bakalım.
Batılılar, tüm melanetlerinin yanı sıra çok da üstün birer arşivci ve tarih yazımcısı.
Herşeyi kaydederler ve hiç bir şeyi unutmazlar.
Araştırmacı Yazar John K. Cooley’nin 2005’te yayımlanan “An Alliance Against Babylon: The US, Israel and Iraq” (Babil’e Karşı bir İttifak: ABD, İsrail ve Irak) isimli kitabında çok faydalı bilgiler var.
Hitler’in SSCB’ye karşı en gözde istihbaratçılarından Rheinhard Gehlen’in 2. Dünya Savaşı sonrasında CIA saflarına katıldığını biliyoruz.
Gehlen ve onun ABD’ye yanında getirdiği 3.Reich istihbaratçıları, CIA’nın yanısıra Batı Almanya’da da BND’yi kurarlar.
Bunların bir kısmı da Ortadoğu’da at oynatır.
En büyük avantajları da eski rakipleri İngiliz ve Yahudilerin artık onlarla birlikte olmasıdır.
İşte Gehlen’in favori CIA Ajanlarından James Chritchfield’in (D. 1917 – Ö. 2003) Irak’ın asılarak idam edilen devrik lideri Saddam Hüseyin’i devşirme hikayesi de eski ABC TV muhabiri Cooley’nin bu kitabında yer alıyor.
2. Dünya Savaşı’nda Albay olarak orduda görev yapan Chritchfield bu ilişkisini kendi yazdığı “Partners at the Creation” (Yaratılış Ortakları) isimli kitapta da anlattı.
Irak’ta 1959’da Sovyet yanlısı General Kasım’a karşı bir darbe girişimine karışan genç Saddam, Beyrut’a kaçar.
Beyrut’ta Chritchfield’in Time dergisi muhabiri kılığındaki adamıyla irtibata geçtikten sonra, Kahire’de hukuk öğrenimi görmeye başlar.
Kahire’de James Chritchfield’in kendisiyle tanışır ve Irak’ta bir anti komünist darbe için birlikte çalışmaya başlarlar.
Chritchfield ve Kahire’deki meslektaşı William Lakeland, Saddam Hüseyin’in de yardımıyla 5 binden fazla kişinin isminin bulunduğu bir Komünist listesi hazırlar.
1963’teki Baas yanlısı başarısız darbe sonrası Şii ve Sünni kökenli binden fazla komünist Kuveyt’te kurulan bir CIA radyo istasyonundan verilen bilgileri doğrultusunda infaz edilir.
Sözde Anti Amerikancı Baasçı olmasına rağmen 1968’de bir darbeyle yönetime gelen Saddam daha sonra da Komünist infazlarına devam eder. Baas’ın içindeki solcuları temizler!
O isimlerin yayınlandığı Kuveyt’teki gizli radyo istasyonunu kuran ise o dönem CIA bordrosunda maaşlı çalışan Ürdün Kralı Hüseyin’dir bu arada!
Eski CIA ajanı Saddam Hüseyin daha sonra da ABD gazıyla İran’a savaş açar.
1980-88 arası 1 milyondan fazla insan hayatını kaybeder.
ABD uyduluğundan çıkan İran cezalandırılırken, Irak ise hem ekonomik hem sosyal açıdan zayıflar.
Saddam’ın, İran-Irak savaşı esnasında, daha sonra Bush dönemi ABD Savunma Bakanı olacak Rumsfeld ile Bağdat’ta tokalaştığı fotoğrafı adeta bir semboldür.
İktidar yolunu açan Amerilalılara güvenip, Bağdat’taki ABD Büyükelçisi biz karışmayız deyince Kuveyt’e dalan Sadam, kendisinin ve ülkesinin de uzun ve acılı sonunu hazırlar.
KOLORMATİK IAN HENDERSON
Batı Asya’da İngilizleri de unutmamak gerekir.
Onlar bölgenin en eski ve en köklü casusluk şebekesine sahiptir.
Özellikle petrol bölgelerindeki Körfez Araplarının hamisi ve patronudurlar.
Müslüman Kardeşler ve Vahhabiliği de en önce Türkiye’ye, ardından Komünizme karşı kurdurmuş ve desteklemişlerdir.
Bugünlerde İsrail ile açıktan ilişkiye hazırlanıp, “Amerikancı Ilımlı İslam’a” geçiş yapmakta olan Suudi Veliaht Prensi Selman’ın son itirafını hatırlatayım hemen.
PRENS SELMAN
Genç Selman, Soğuk Savaş sırasında ABD’nin talimatıyla komünizme karşı Vahabiliği yaydıklarını söyleyiverdi. Selman, soğuk savaş esnasında cami ve dini tarikatlere yatırım yapmalarının da bu çerçevede olduğunu vurguladı. Aklıma hemen Uğur Mumcu’nun Rabıta isimli kitabı geldi. 12 Eylül Amerikancı darbesi sonrası Almanya ve Türkiye’de cami ve tarikatlere Suudi finansmanlarını anlattığı kitabı yani.
Neyse Kolormatik Ian Henderson kimdir ona gelelim şimdi.
Tam adı Ian Stuart Mc Walter Henderson (d. 1927 – ö. 2013) idi.
Kenya’da büyüyen bu Henderson bir polis oldu.
1966’dan 1998’e kadar Bahreyn’in Devlet Güvenlik İstihbarat Şefliği’ni yürüttü.
Lakabı, Bahreyn Kasabı idi.
Şii muhaliflere yaptığı acımasız işkenceler ve yargısız infazlarıyla bu lakabı kazanmıştı.
Adın ne diye sorar, Abdül karşılığı aldığında ise adamın elinin derisini yüzer ve gülerdi.
Kolormatik gözlükleri de onun alameti farikasıydı.
32 yıl boyunca bir Arap ülkesinin istihbarat şefliğini yapan bu İngiliz, Mısır ve Ürdünlü yardımcılarıyla yeni ve yaratıcı işkence tekniklerine ismini dahi vermiştir: Henderson Teknikleri.
CIA’nın yüze havlu koyup su dökmesi de ondan bir esinlenmedir.
Onun kurduğu casusluk örgütü bugün de Bahreyn’de iş başındadır.
Şam’daki MOSSAD’ın beşik yerleştirmesi eski Genelkurmay Başkan Yardımcısı’nın hikayesini de sonra anlatırım.