24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Celal Bayar’ın ekonomi anlayışı

Mustafa Pamukoğlu

Mustafa Pamukoğlu

Eski Yazar

A+ A-
Celal Bayar’ın kızı Nilüfer Gürsoy ile yaptığımız söyleşide Celal Bayar’ın ve kendisinin ekonomi anlayışını öğrenme fırsatı da bulduk. Bunları sizinle onun ifadeleriyle paylaşmak istiyoruz.
BAYAR EKONOMİSİ
Celal Bayar Cumhuriyet ekonomisine damgasını vuran ve Atatürk’ün bu konuda en fazla güvendiği kişidir. Kendisi milli iktisattan yana idi.
Atatürk “yapıcı inkılapları” zihninde tasarlamıştı.Bunu da Bayar’la sık sık paylaşırdı. 1930’da söylediği şu sözler çok anlamlıdır.”Biz bu milletin bugün ki seviyesini yükseltmekle görevliyiz. Artık savaş dönemi bitti, ekonomi dönemi başladı. Arkadaşım Celal bunu çok iyi görüyor. Millete de göstereceğine inanıyorum.”
Gerçekten Bayar, Atatürk’ü mahcup etmeyecekti. Kalkınmanın finansmanı için Atatürk’e bir banka kurulmasını önerdi. Bu banka İş Bankası olacaktı. İş Bankası bir merkez bankası gibi işlev görecek ve cumhuriyet ekonomisinin yoktan var edilmesinin mali kaynaklarını yaratacaktı. Cumhuriyet dönemindeki tün ekonomik hamleler bu sayede özvarlıklarımızla finanse edilecekti.
ŞARK RAPORU
Celal Bayar iktisat bakanı iken araştırma yapmak için doğuya gider. Döndüğünde şark raporu olarak adlandırılan raporu Atatürk’e sunar. Bu raporda feodal sistemin hakim olmaya devam ettiğini, dönem itibarıyla sakin ortam olduğunu ancak köklü çözümüm bu bölgenin kalkınmasından geçtiğini vurguluyordu.
Bayar’ın başbakan olmasında bu raporun önemli rol oynadığı söylenir. Ama İnönü’nün bu hoşuna gitmemişti ve bunu “Bayar ne yapmak istiyor?” sorusunu sorarak ortaya koyuyordu.
2. SANAYİ PLANI
Celal Bayar başbakanlığı sırasında 1. Sanayi Planı'ndan sonra uygulanmak üzere 2. Sanayi Planı'nı hazırlamıştır. Bu plan Atatürk’ün son zamanlarına Dolmabahçe’de yattığı döneme rastlamıştır. Bayar hafta sonları Atatürk’e giderek bu plan hakkında kendisine bilgi vermektedir. Atatürk Bayar’ın açıklamalarından oldukça heyecan duymaktadır.
Ancak 1938’de Atatürk hayata gözlerini yumduktan sonra bu plan rafa kaldırıldı.
Kaldırılma gerekçesini Refik Saydam şöyle ortaya koyuyordu: Bu planda her şey sakattı. İnönü de bu planı Bayar’ın bir fantezisi olarak görüyordu.
BAYAR’IN KIZI DA BABASI GİBİ
Nilüfer Gürsoy’a, AB’yi ve Türkiye’nin durumunu soruyoruz. Aldığımız yanıt şu: Birleşmiş Milletler’in bir toplantısında ismin hatırlayamadığım bir Fransız kadın AB için şu tespiti yapmıştı. “AB Hıristiyanlığa dayanan bir birliktir.” Bu sözü duyduğumda hayret etmiştim. Oysa Avrupa’yı Avrupa yapan Yunan mucizesidir. Din değil. İyon medeniyetinden Rönesans ve oradan aydınlanma çağına gidiş hür düşünce ve laik düşünce hattıdır. Bu gösteriyor ki AB’nin geleceği belirsizdir. ABD ve Rusya arasında kalmış ve ABD’ye kendini yaslayarak eski gücünü kaybetmektedir.
Bizim AB’ne girmemiz mümkün değil. Zaten Gümrük Birliği'ne girerek almadan vermişiz. Dolayısıyla AB din eksenli birlik olmayı sürdürdükçe bizim girme şansımız yok.
AKP’NİN EKONOMİSİ
Nilüfer Gürsoy AKP’nin ekonomisini şatafata ve enlere dayanan bir ekonomi olarak adlandırıyor. En büyük köprü, en büyük tünel, en büyük! En geniş! En yüksek!
Çanakkale köprüsü ile övünüyorlar ama bu köprünün yapılması ta Med uygarlığına dayanır. Med orduları karşıya geçmek için sandalları yan yana dizerek köprü yapmışlardı, derken gereksiz böbürlenmemeyi de tavsiye ediyor.
Şu tespit de oldukça ilginç: Beton yığınları ekonomini başarısını göstermez. Öyle olsa idi Suudi Arabistan en kalkınmış ülke olurdu. Suudilerin yolları çok. Ama o yollardan geçen kadın şoför yok.
TEHLİKE VAR!
AKP’nin uyguladığı ekonomi üretken bir ekonomi değil, diyen Nilüfer Gürsoy, anayasa değişikliğinin yani başkanlık sisteminin kabul edilmesi halinde ekonomik anlamda da önemli sıkıntılar yaşayacağımızı, üretim ekonomisi uygulamak için parlamenter sistemden vazgeçilmemesi gerektiğini vurguluyor.