23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

‘Cennete gitmek için İslamcı olduk; şimdi İslamcılık için hayatı cehenneme çeviriyoruz!’

Mustafa Mutlu

Mustafa Mutlu

Eski Yazar

A+ A-

Levent Gültekin, iktidar yandaşı Yeni Şafak gazetesinin eski Genel Müdürü... Kendi deyişiyle ortaokuldan itibaren “İslamcı hareket”in içinde yer almış... 2009’a kadar da AKP’yi şiddetle savunmuş... Daha sonra ise kendisini “AKP karşıtı bir çizgi”de bulmuş...
Bu müthiş dönüşümü de “İslamcıların İktidarla İmtihanı - Şatafatlı Mağlubiyet” isimli kitabında anlatmış...
AKP’yi yerden yere vuran Levent Gültekin, kendisinin durduğu yerin değişmediğini, ancak “milyarlarca doların sahibi olan bazı İslamcıların değişip başkalaştığını” iddia ediyor...
İşte; Gültekin’in kısa bir sürede onuncu baskıya ulaşan kitabından kısa bir bölüm:
***
İSLAMCILIK ÜLKEYE ADALET Mİ GETİRDİ?
“On üç yıldır bu ülkeyi İslamcılar yönetiyor. Üstelik sadece siyasette değil her alanda İslamcıların sözü hâkim.
Aydınından yazarına, kanaat önderinden sivil toplum kuruluşuna, cemaat liderinden işadamına bütün bir mahalle, her alanda söz sahibi... Peki, nasıl bir Türkiye var ortada?
Muhalifken savunduğumuz İslamcılık ile iktidarda uyguladığımız İslamcılık birbirine benziyor mu?
AK Parti’nin uyguladığı İslamcılık ülkeye adalet mi getirdi? Yoksulluğu mu giderdi?
Adam kayırmaya son verip hak edenin hakkını aldığı bir sistem mi kurdu? Şatafatın, zengin olma hırsının değil; sadeliğin, paylaşmanın, hakkıyla kazanmanın el üstünde tutulduğu bir ülke mi yarattı?
Özgürlüğü, eşitliği mi yaygınlaştırdı?
İmtiyazlı sınıfları mı ortadan kaldırdı? Herkese adalet dağıtan bir yargı mekanizması mı kurdu?
Özgürlüğü sadece dindarlar için değil, her mezhepten, her ideolojiden insanlara mı getirdi?
İç barışı mı sağladı?
Ötekileştirmeyi mi ortadan kaldırdı? Ne yaptı İslamcılar? İslamcılık teorisindeki hangi tezin uygulanabilir olduğunu gösterdi?”

MAHALLE BÜTÜNÜYLE DEĞİŞTİ, BAŞKALAŞTI!
“Siyer derslerinde, ev sohbetlerinde ‘Bir lokma, bir hırka’ vurgusu yapıyorduk. O derslere katılanlardan bazıları şimdi milyarlarca doların sahibi oldu. Ve işte tam da onların sahip olduğu inşaatlarda yoksul işçiler asansör kazalarında ölüyor!
Bu negatif değişimi görmezden mi geleceğiz?
Bir mahalle bütünüyle değişti, başkalaştı. Bunun nedenlerini sorgulamayacak mıyız?
Teoride eşitliği savunanlar, pratikte kendinden olmayana yaşam hakkı tanımıyor. Bunu saklayacak mıyız?
On üç yıldır yönettikleri ülke her alanda dökülüyor.
Adam kayırma had safhada olduğu için insanlarımız ölüyor. İdeolojik nedenle yapılan adam kayırmayı sineye mi çekeceğiz?
Yolsuzluk, hırsızlık, hak yemek bütün bir mahallede normal karşılanır oldu. Buna rağmen İslamcılık iddiasını sürdürecek miyiz?
Her türlü ahlaksızlığı yapıp sonra da topluma ‘şu haram, bu haram’ demek İslamcılık zannediliyor. Bunu düşünmeden kabul mü edeceğiz? Yoksul insanlarımız yer altında can verirken gösteriş için milyarlarca liraya şatafatlı saraylar yapılıyor. Bu gösterişçiliğe sahip mi çıkacağız?
Ağaçları kesip yeşil alanlara cami yapmak İslamcılık oldu. Bu İslamcılığı taşımaktan hicap duymayacak mıyız?
Çocukları zorla imam hatibe kaydetmenin adı İslamcılık oldu. Bu zorbalığa, ideolojimizin hatırı için ortak mı olacağız?”

VAROŞ KÜLTÜRÜNE İSLAMCILIK DİYORLAR!
“Devlete sırtını dayayan, onun kudretinden çıkar sağlayan bir ideolojinin mensubu olmaktan utanmayacak mıyız?
İdeolojimizi, devletin gücüyle yaygınlaştırmayı, nasıl gururumuza yedireceğiz?
Eğitimde, bilimde, sanatta, mimaride... Her yerde varoş kültürü egemen oldu. Ve buna ‘İslamcılık’ diyorlar. Böyle bir ideolojinin mensubu olmak onurumuza dokunmayacak mı?
Bütün bunlara ‘İslamcılık’ diyorlar, ben de bunun ülke için çok zararlı olduğunu söylüyorum.
Siz niçin söylemiyorsunuz? Siz neden oradasınız? Bunca pespayeliği kişiliğinize, inancınıza nasıl yakıştırıyorsunuz?
Ülkenin huzuru olmadıktan sonra İslamcılığı ne yapayım?”

İDEOLOJİLEŞMİŞ DİNİN YAPTIKLARI ORTADA!
“Kendi mensuplarını adam edememiş bir ideolojiyi savunmaktan, başkasına önermekten, yaygınlaştırmaya çalışmaktan kazancımız ne olacak?
Bunu niçin yapalım? Var mı buna mantıklı bir izahınız?
Cennete gitmek için İslamcı olduk, şimdi İslamcılığı korumak için haksızlık yapıp insanların hayatını cehenneme çeviriyoruz.
Başkalarının hayatını cehenneme çevirerek cennete gideceğinizi sanıyorsunuz. Böyle bir şey olur mu?
İdeolojilerimizi amaç edinemeyiz. İnancımızı kimseye zorla dayatamayız. Barış, eşitlik ve özgürlük için gelmiş bir dini başkaları için cehennem azabına dönüştüremeyiz.
İdeolojileşmiş dinin, iktidarla bir araya geldiğinde neler yapabileceğini hepimiz görüyoruz. Bunu tartışmadan yolumuza devam edemeyiz.”

BU REZİLLİKLERE ORTAK OLMAYIN!
“Sırf tutarlılık adına tüm bu rezilliklere ortak olmayın.
Sadece Türkiye değil, bütün dünya İslamcılığın yaydığı korku ve vahşetin pençesinde.
Tüm bunları görmezden gelip İslamcılığın soyut anlamına sığınamayız.
Esas olan ülkemizin iç barışıdır. Eşit, özgür, adil, merhametli olmaktır.
Esas olan, başkasının hakkına sahip olmaktır. Hak edenin hakkını teslim etmektir.
Kavgacı değil, güler yüzlü; aç gözlü değil kanaatkâr olmaktır.
Bunu sağlamadığı halde, bir ömür o ideolojinin peşinden koşamayız. Dindar olabiliriz, solcu olabiliriz, Kemalist olabiliriz ama hepsinden önemlisi demokrat olmak zorundayız. Devlet bir ideolojinin hamisi veya temsilcisi olmamalı. Öyle olduğunda eşitlik ortadan kalkıyor. Buna rağmen hâlâ devlet eliyle, ‘zorla dindarlaştırmayı’ savunamayız.”
***
Tekrar ediyorum: Yukarıdaki satırların sahibiyle dünya görüşü olarak en küçük bir benzerliğim yok...
O, İslamcı bir çizgiden geliyor; benim durduğum yer belli...
Ancak samimi bir Müslüman olarak AKP iktidarının yaptıklarını içine sindirememiş...
Birbirinden önemli saptamalarda bulunmuş ve herkesin mutlaka okuması gereken bir kitaba imza atmış...
Böylece bir anlamda, AKP’nin ilk yıllarındaki “hizmeti” için, halktan ve gerçek Müslümanlardan özür dilemiş!
Söyleyecek tek söz var:
Helal olsun!

ŞATAFATLI MAĞLUBİYET
İSLAMCILARIN İKTİDARLA İMTİHANI
Yazan: Levent Gültekin
Yayınlayan: Doğan Kitap
Baskı tarihi: 2015, Eylül
Sayfa sayısı: 207
Etiket fiyatı: 17 lira