Çevirmenlik editörlüğe mi evriliyor?
Çevirmen Osman Akınhay'ın Google Translate kullanarak kitap çevirdiğini duyurması, çevirmenlik tartışması başlattı. Akınhay, Jean-Dominique Brierre’in “Bir Yazarın Hayatı Milan Kundera” kitabını “İyi Fransızca bilmeden, Google Translate yardımıyla ve cümle cümle çalışarak sekiz ayda çevirdiği”ni söyledi. Konuyla ilgili Akınhay, “Google’ın bu uygulaması oldukça tatminkâr. Ama ‘oldukça’ tatminkâr; bu da bir çeviri metin ortaya koymaya yetmez. Ben Google Translate’de ‘Fransızca-İngilizce’ çeviriyi ilk referans aldım; ondan sonrası kendi marifetim. Google Translate’i belirtmemin sebebi, yalan söylememektir.” dedi.(1)
Google Translate'in ve benzeri bilgisayar destekli çeviri araçlarının giderek geliştirildiği bir gerçek. Bu gazeteciliğe de etki etmeye başladı. Türkiye'de birçok gazeteci, yeterli dili olmadan bu programları kullanarak çeviri-haber yazmaya başladı. Dış basını takip etmede büyük kolaylık sağladığını herkes biliyor, görüyor. Fakat bu durum haber yanlışlarını da beraberinde getiriyor. Habercilikte, tek başına çeviri faaliyeti yeterli değil. Gazetecilerin buradan çıkarması gereken dersler var.
Peki bu durum çevirmenleri işinden eder mi? Ya da çevirmenlik faaliyeti, daha çok editörlük faaliyetine mi evrilir?
YAPAY ZEKÂNIN GİDECEĞİ NOKTA
Yapay Zekânın işleri kolaylaştırdığı herkes tarafından kabul görüyor. Ama Yapay Zekânın geleceğine yönelik iki farklı fikir var. Biri karamsar, diğeri bilimsel. Özellikle Hollywood'un büyük bütçeli filmlerle desteklediği karamsar bakış açısı, Yapay Zekânın kontrolden çıkacağı ve sonunda insanlığı bitireceği yönünde. Bu anlayış, posthümanizm safsatasını körüklüyor. Bilimsel bakış açısı ise, Yapay Zekânın üretimde verimliliği artıracağı, bolluk toplumuna giden yolun en önemli aracı olduğu, Yapay Zekâlı Robotun sömürülemeyeceği ve nihayetinde kapitalizmin mezar kazıcısı olacağı şeklinde.
Yapay Zekânın insana hükmetmesi çok zor. Nasıl ki bir kazma, kürek insana hükmedemezse, insan üretimi robotlar da insana hükmedemez. Fütürizm geleneğinin kurucularından Rus şair Mayakovski bile bu gerçeği şöyle tespit ediyordu: “Biz makinelerin efendisiyiz. Bu yüzden ondan korkmuyoruz. İnsanın makineleşmesinden korkalım. Bu olanaksız!”(2) Makineleri insanlaştırma girişimlerinde büyük bir atılım olsa da, tam istenen düzeyde değil. Tersi bir durumdan netlikle bahsedebiliriz. Bugün Post-Truth akımıyla makineleşen ve gittikçe kendine yabancılaşan bir insan söz konusu. Çürüyen emperyalist sistem, gerçeği eğip bükerken aynı zamanda insanı modadan kültüre tektipleştirerek makineleştiriyor. İnsanı makineleştirme araçlarından Hollywood'un korkusu da işte burada. Makine düşmanlığıyla, makineleştirdikleri insanların, kendi yarattıkları düzende denetimlerinden çıkması.
YAPAY ZEKÂNIN ROMANI
ÖDÜL ALIR MI?
Aslında Translate ile kitap çevirmenin daha ilerisinde adımlar var. 2016'da bir Japon Yapay Zekâsı, Konpyuta ga shosetsu wo kaku hi (Bir Bilgisayar Roman Yazdığı Zaman) adlı kitap yazdı. Bu kitap, 3. Nikkei Hoshi Shinichi Edebiyat Ödüllerinde, finale kaldı, ödüle yaklaştı.(2) 2019'da da Goethe Üniversitesi’nden araştırmacıların yürüttüğü bir çalışmayla makine tarafından yazılan ilk kitap Springer Nature dergisi tarafından basıldı.(3) Bu deneyimlerden başka şiir yazan robot, sanat eleştirmeni robot gibi atılımlar da var. Yapay Zekânın romanının ödül alması çok uzak değil. Tabiî bunun nedeni, elbette edebî niteliği olmayacak. Aynı Orhan Pamuk'un Nobel almasında edebî niteliğinin bir katkısının olmaması gibi.
BEZEME ARAÇLARINDAN
TEK BAŞINA SANAT UMULABİLİR Mİ?
Gelişmiş ülkelerde, gelişen veya az gelişmiş ülkelere göre çeviri eser sayısı azdır. Bu çeviri konusu bizim gibi ülkelerde bu yüzden de önemli. Çeviriyi basit bir dilden dile aktarım aracı olarak görmemek gerekiyor. Türkiye'de nitelik konusunda bir çeviri problemi olduğu âşikâr. Çeviri, esasında bir kitabı yeniden yazma sanatıdır. Onu çevirdiğin dilin ve ülkenin kültürüyle harmanlama yeteneğidir.
Bugün Translate gibi uygulamalar ciddi atılım yapsa da henüz mecaz anlamları, atasözleri ve deyimleri, dil oyunlarını veya mizahi anlatımları karşılamakta büyük sıkıntıları var. Nasıl bir bezeme ustası, inşaat araçlarıyla sanatını daha hızlı yapabiliyorsa; Translate programı da çeviride hız kazandırıyor. Fakat o bezeme ustası işini yaparken, araçlar tek başına ve nihayetinde ustalığın dokunuşlarını, yaratıcılığını ister. Küreği, kazmayı yönetmek gibi; çeviri yapanın metni yönetme etkisi azımsanamaz.
Çevirmenin görevi yalnızca birebir tercüme değildir. Aynı zamanda dile yeni sözcükler kazandırmada azımsanmayacak bir etkisi vardır. Örneğin Yüzüklerin Efendisi romanı, çeviride çok iyi incelenmesi gereken bir konudur. Çevirmeni, yalnızca zor bir romanı dile aktarmakla kalmamış Miğferdibi, Ağaçsakal, Uzundip Yaprağı, Sıçrayan Midilli Han'ı gibi çok sayıda yaratıcı kelimelerle eseri Türk okuyucusu için hem derinleştirmiş hem de akılda kalıcılığı kolaylaştırmıştır.
Burada şöyle görüşler de var: “Artık 'nöral' çeviri sistemi olarak geçen makine çevirileri insan gibi düşünmeye itilerek, varolan önceki metinleri derleyerek bağlama en yakın çeviriyi sunuyor. Çevirmenin bunu temel almasında bu açıdan sakınca yoktur. Bu yüzden de artık çevirmenin daha çok editörlük vasfı taşıyacağı söylenebilir.” Böyle bir meslekî başkalaşım gerçekleşebilir mi? İzleyip göreceğiz.
EKSİLER VE ARTILAR
Google Translate ve benzerlerinin etkisinin yakın süreçte çevirmenlik mesleğini bitirmesi zor. Belki bu işle uğraşanların sayısı azalabilir. Ama insan var oldukça bu mesleklerin son bulması zor. Sadece biçim ve teknik değişiklikler içerebilir. Veya editörlükle birleşebilir. Bu etkinin olumlu ve olumsuz yanlarını şöyle özetleyebiliriz:
1-) Dünyada basım ve yayın faaliyetleri artmaktadır. Bunları hızlı bir şekilde kendi diline kazandırmakta büyük bir kolaylık sağlayacaktır.
2-) Eserlerin -kısmî de olsa- ikinci dil üzerinden dilimize kazandırılması son bulabilir. Doğrudan birinci dilden Türkçeye kazandırma, kolaylaşacaktır.
3-) Bazı yayınevlerinin karşılaştığı çevirmen bulmanın güçlüklerini azaltabilecektir.
4-) Çeviri bürolarının ya da çeviri ofislerinin kurumsallaşması ve sayısının artmasını sağlayabilecektir.
5-) Türkiye'de telifsiz bazı eserler, iyi olmayan çevirilerle basılmaktadır. Nitelikli çevirmen ve çeviri konusunda azalma yaşanması kaçınılmazdır.
6-) Mekanik çeviriler, tercümeye dilin inceliklerini katmamak; okurun kitaptan uzaklaşması ve mesafe koymasına neden olabilir.
7-) Çevirinin kolaştığı gerekçesiyle zaten var olan, çevirmenlere yönelik emek sömürüsünü derinleştirebilecektir.
DİPNOTLAR:
(1) Seray Şahinler, Google Translate ile çeviri olur mu?, Milliyet, 29 Nisan 2022
(2) Vladimir Mayakovski, Ben, Çeviri ve İnceleme: Abdullah Rıza Ergüven
(2) Yapay Zekânın Yazdırdığı Roman Neredeyse Edebiyat Ödülü Alıyordu, Sanatatak, 26 Mart 2016.
(3) Yapay Zekanın Yazdığı Kitap, Veryansın TV, 2 Eylül 2019