Tarihten güncele: Özgür Özel, NATO'ya karşıysa solcudur

MUSTAFA İLKER YÜCEL

• Özgür Özel CHP Genel Başkanlığı için adaylığını ilan etti. Önceki gün bir toplantısına katılıp sorular sorduk. Buradan okuyabilirsiniz. Sayın Özel parti içinde sol kanadın temsilcisi olduğunu iddia ediyor ama emperyalizmin güncel saldırılarını gündemine almıyor. Özel’in siyasi çizgisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Partide bir şansı var mı?

Özgür Özel enerjik biri. İyi bir hatip. Fakat Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)’nde neyi değiştireceğini tam ifade edemiyor bence.

• Eleştirileri sanki daha çok örgütsel işleyişle ilgili. En somut siyasi tutumu ittifak politikasının partinin kimliğine zarar verdiğini söylemesi…

Evet. Ama mesela bu söylemlerinin de CHP’de bir rüzgar yarattığı söylenemez. Seçim başarısızlığını Kılıçdaroğlu’nun üstüne yıkan bir söylem içinde. Ki bu aslında kendisine destek verebilecek bir kesimi kendisinden uzaklaştırıyordur tahminimce. Kaldı ki yüzde 48 bence hiç de fena bir oy oranı değil. Doğrudan Kılıçdaroğlu’nu eleştirilerinin merkezine oturtunca da ‘Sen de yanındaydın’ yanıtıyla karşılaşıyor. Yanındaydı ve tüm kararlara ortak oldu

• Burada şöyle bir eleştiri getiriyor ama; ‘Kayıt dışı siyasete karşıyım’

Ne demek istiyor?

• Danışmanlarla karar alınmasına karşıyım, kapalı kapılar ardında ittifak görüşmelerine karşıyım…

Zamanında itiraz etmesi gerekirdi. Etmediği için şimdi inandırıcı olamıyor. Ayrıca Özel sizin sorunuza doyurucu bir yanıt vermemiş ama işaret ettiğiniz gibi danışman demek FETÖ ve HDP/PKK etkisinde siyaset demekti. Şunu net söyleyelim: Bugün NATO’ya karşı çıkmayanın solculuk iddiası olamaz! Veya İbrahim Kaboğlu’nun Türk milleti tanımını kenara iten Anayasa önerisine karşı çıkmış mıydı Özel? Çıkmadı o zaman nasıl bir solculuk bu!

• AK Parti ve CHP’nin basın toplantılarında dikkatimi çekiyor. Kendi mahallelerini çağırdıkları için toplantı dertleşme sohbetine dönüşüyor.

Partilere yakın gazeteler hep oldu. Türkiye gibi siyasi gündemi vatan ve iç pazar savunmasına bağlı olarak belirlenen ülkelerde gazetecilik her zaman kamu çıkarını savunmaya odaklı yapılır. Bu da tabi bir siyasi programa yakın olmasını beraberinde getirebilir. Tabi bu duruma rağmen basın organlarını asgari gazetecilik kurallarına göre yönetmek gerekir. Bunu yapmak da bir siyasi hareketin olgunluğuna bağlıdır. Aydınlık mesela doğru bir açıklama yaptı mı Erdoğan’ı da, Bahçeli’yi de hatta CHP liderlerini de manşetinden vermiştir, veriyor. Kamu çıkarını esas alan yayın böyle yapılır. Sorunuz şunu düşündürdü bana: Demek ki basın da aynılaşmaya başlamış. Eleştirel tutumu kenara itmiş.

• Yeni bir konuya geçelim: ABD Suriye’nin kuzeyinde SİHA'mızı düşürdü. Vatan Partisi dışında sert tutum alan olmadı. Bu süreçte hükümetin tutumunu nasıl buldunuz?

Aydınlık’ın ‘Terörü süpürme değil bitirme’ vurgusu işin özü.

• Vurulan SİHA’nın ülkemize ait olduğunu ABD’nin açıklamasından öğrendik. Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı bilgilendirme konusunda boşa düştü. ABD biz vurduk biz düşürdük demiş oldu.

Üçüncü taraf diye tanımlayıp duruyorlar. ABD bile demediler. Savunma ve Dışişleri Bakanlığımız NATO’nun ne işe yaradığını görüyor. Cesur olalım, üstlerine gidelim. Türkiye bölge ülkeleriyle hareket ederse ABD yapacak hiçbir şey bulamaz. AK Parti bunu yapamıyor, sonra eli ayağına dolanıyor. SİHA’mızı ABD vurdu bile diyemiyor, sonra saklamaya çalışıyor. Onu da yapamıyor.

• Ulusal Kanal ve Aydınlık’ı güçlendirme kampanyası başlattık.

Katılacağım. Kampanyanın amacıyla ilgili daha somut bilgiler vermenizi öneriyorum. Bu satırları okuyan herkesin kampanyaya katılmasını rica ediyorum. Güçlü Ulusal Kanal güçlü Türkiye demektir, güçlü Aydınlık gerçeklerin güçlenmesi demektir. (Görev Vakfı İletişim: 0534 646 09 19 - 0 534 364 23 24)