Chongqing’de unuttuğumuz bir direniş anıtı
Eskiden beri, “şu duvarların dili olsa da neler yaşandığını bir anlatsa,” denir. Gerçekte duvarların, binaların dili vardır. Binalar tarihin tanıklarıdır. Eskiden beri, binaların insanlığın ilerleme mücadelesindeki izlerine merak duyarım. Fırsat olsa da 1 Haziran 1921’de yayıma başlayan Aydınlık’ın yönetim binalarını keşfetsem! Geçen hafta Çin’in eyalet düzeyindeki dört şehrinden biri olan Chongqing’i (okunuşu Çongçin) ziyaretimde alçak duvarları, hafif çatısı ile ufacık cüssesine rağmen çok büyük şeyler anlatan bir binayı gezme şansını elde ettim. Türkiye’nin, Japon işgali döneminde yoğun bombardımanı altında faaliyet yürüten Türkiye’nin “gazi” Elçilik binasını inceledim.
1939-1945 yılları arasında hizmet veren bu binaya diplomatik dilde “kançılarya” deniyor. İtalyancadan geçmiş. Elçilik ve konsolosluklarda yönetimle ilgili görevlilerin çalıştığı yer anlamına geliyor.
Chongqing Yerel Hükümeti, 2016 yılında bu binayı ve yakınında bulunan diğer eski büyükelçilik kançılaryalarını onarıp, halkın ziyaretine açmış. Şimdi müze yapılmış bu tek katlı, mütevazi bina bize çok şeyler anlatıyor.
AĞIR JAPON BOMBARDIMANI ALTINDA GÖREV
Japon işgaline direniş sırasındaki başkent olan Chongqing'deki hava savunmasını kaydeden bir kitap olan “Chongqing Fang Kong Zhi”ye göre, Japon işgalciler 18 Şubat 1938'den 19 Aralık 1944'e kadar altı yıl süren ve "Chongqing'deki Kitlesel Patlama" olarak adlandırılan bir stratejik bombalama saldırısı yürütmüş.
Türkiye Büyükelçiliğinin binası, 6 yıl süren bombardımanın tam 5 yılında hizmeti sürdürmüş ve Çin halkının direnişine omuz vermiş. Ağır bombardıman devam ederken açılan Büyükelçiliğimiz, kahraman şehir Chongqing’in yılmadan savaşmaya devam etmesinde pay sahibi olmuştur.
Çin ile ilişkilerde, Çin halkının Japon işgaline karşı destan gibi direnişine Türkiye’nin verdiği destek nedense pek vurgulanmaz. Maalesef, Türk diplomasisi, 1947’den beri NATO sultasına girdiği ve hâlâ bu bağımlılıktan pek de kurtulamadığı için, övünülecek bu eylemi göze batırmamaya çalışıyor.
Japon emperyalizminin 2. Dünya Savaşı’ndaki insanlık suçları ve Çin halkının efsanevi direnişi Türkiye kamuoyunca pek bilinmiyor. Cılkını çıkartacak düzeyde 2. Dünya Savaşı’nı kullanan Hollywood sineması ise, Mao Zedung’un hesabına yazılacağı kaygısıyla Çin halkının kahramanca direnişini hep görmezden gelmiştir.
DEVRİMCİ ÇİN İLE DEVRİMCİ TÜRKİYE’NİN DAYANIŞMASI
Atatürk önderliğindeki devrimci Türkiye ile Sun Yat Sen önderliğindeki devrimci Çin Cumhuriyeti’nin diplomatik ilişkisi 1925 yılında kuruluyor. Ancak ilişki karşılıklı elçilik açmak aşamasına dört yıl sonra geçilebiliyor. (1)
1929 yılında Türkiye, Japonya Büyükelçisi Hulusi Fuad Tugay’ı Çin maslahatgüzarı olarak atıyor. Hulusi Fuad Tugay 1 Nisan 1929’da Şanghay’a ve 9 Nisan’da o tarihteki başkent olan Nanjing’e giderek Dışişleri Bakanı tarafından kabul ediliyor. Nanjing’de elçilik binası yer bulunamadığı için açılamıyor, faaliyetler Şanghay’dan sürdürülüyor. 1931 yılında ekonomik nedenlerle elçiliğin açılması erteleniyor.
İkinci Dünya Savaşı’na giden koşullarda, Türkiye ile Çin, 1934’te Dostluk Anlaşması imzalıyor. 1935’te, Çin’in Türkiye’ye etkili bir general olan He Yao Zu’yu Büyükelçi olarak atıyor. Türkiye ise 8 yıllık aradan sonra Çin’deki elçiliğini açıyor. Dışişleri Bakanlığı hukuk müşavirlerinden Emin Ali Sipahi “Orta Elçi” sıfatıyla 21 Aralık 1939 sabahı Chongqing’e geliyor. Sipahi 27 Aralık günü Çang Kay Şek tarafından kabul ediliyor ve Çin’in ilk Türk elçisi olarak görevine başlıyor. Emin Ali Bey, 1940’da Şanghay’da elçilik açmaya gidiyor, bir yıl sonra Türkiye’ye dönüyor ama Chongqing’deki elçiliğimiz açık kalıyor. Savaş koşullarında önce Y. Sedes, 20 Mart 1942’de de A. Mennan Tebelen Maslahatgüzar olarak görev yapıyor.
1943 yılında ikili ilişkiler büyükelçilik seviyesine yükseltiliyor ve Hulusi Fuat Tugay ilk Büyükelçimiz olarak Chongqing’e atanarak 13 Haziran 1944 tarihinde güven mektubunu sunuyor.
HER 5 HAZİRAN’DA SİRENLER CHONGQİNG ŞEHİTLERİ İÇİN ÇALIYOR
1938 yılından bu yana Chongqing'de hava savunma uyarı sireni her 5 Haziran'da, 1941'deki "Jiaochangkou Büyük Tünel Katliamı" kurbanlarını ve Japon bombardımanında ölen şehitlerin anısını hatırlatmak için çalıyor.
1938'in ilk yarısında Japon ordusu Changqing’i aralıklarla bombaladı. Ekim ayında Wuhan'ı işgal ettikten sonra, Çin hükümetinin ve halkının Japonya'ya karşı direnme azim ve iradesini kırmak amacıyla Aralık ayı başında Çin Halk Cumhuriyeti'nin savaş başkenti Chongqing'i kapsamlı bir şekilde bombalamaya karar verdi.
Chongqing o sırada Japon işgali altındaki Kore Cumhuriyeti’nin de başkenti olarak hizmet veriyor.
Mayıs 1939'dan Ağustos 1941'e kadar geçen süre Japon bombardımanının en yoğun olduğu ve Chongqing sakinlerinin en çok acı çektiği dönemdi. 3 ve 4 Mayıs 1939'da Wuhan'dan Chongqing'e gelen Japon uçakları Yuzhong Bölgesi ve diğer yoğun nüfuslu bölgelere ayrım gözetmeksizin yangın bombaları atmış, iki gün iki gece süren yangınlar sonucunda 3.991 kişi ölmüş, 2.323 kişi yaralanmış ve yaklaşık 200.000 kişi evsiz kalmıştır. (2)
O dönemde Chongqing, Faşizme karşı mücadelede, Moskova, Vaşington, Londra ile birlikte dört önemli başkentten biri oluyor. Chongqing halkı, dağlar arasında kurulan şehirde bombardımanlara kazdıkları tünellere sığınarak direniyor.
5 Haziran 1941'de Japon uçakları Chongqing üzerinde beş saatten fazla süren bir bombardıman daha gerçekleştiriyor. Binlerce insan Jiaochangkou'daki sığınağa akın ediyor. Burada 2000'den fazla kişi boğularak ölüyor. Sayısız kişi yaralanıyor. "Jiaochangkou Büyük Tünel Katliamı", İkinci Dünya Savaşı'ndaki en büyük dolaylı ölü sayısına sahip katliam oldu.
Yabancı elçilikler ve konsolosluklar, Chongqing ordusu ve halkıyla birlikte Japon bombardımanına direniyor. Bunlar "Chongqing'deki Kitlesel Bombardıman"ın tanıkları ve savaş zamanında geçici başkent olan Chongqing tarihinin önemli bir parçası.
FAŞİZMİ YENMEDE ÇİN HALKININ HAKKI
Japon işgali 18 Eylül 1931'de başladı. Japon birlikleri Çin'in kuzeydoğusundaki Shenyang kentindeki demiryolunun bir bölümünü tahrip etti. Ve bu hareket için Çin'i suçladılar. Sonra da bunu, sonraki 14 yıl boyunca Çin'i istila ve işgal etmek için bir bahane olarak kullandılar.
Altı yıl sonra, Pekin'de Lugou Köprüsü ya da Marco Polo Köprüsü'ndeki silah sesleri Japonya'nın tam ölçekli işgaline işaret ediyordu. Bu, Çin'i İkinci Dünya Savaşı'nda faşist bir devlet tarafından işgal edilen ilk ülke yaptı… Ve Çin ilk karşı koyan ülke oldu.
İktidarda bulunan Milliyetçi Parti (Guomindang) liderliğindeki Çan Kay Şek yönetimi, Çin Komünist Partisi’ni ezmeye birinci öncelik verdiği için Japon işgalini görmezden geldi. Japon işgaline direnişe Çin Komünist Partisi önderlik etti.
Çin Komünist Partisi tarafından yönetilen Kuzeydoğu Anti-Japon Birleşik Ordusu gibi Japon karşıtı güçler muazzam zorlukların üstesinden geldi. Çan Kay Şek yönetimini “Milli Birleşik Cephe” kurmaya mecbur etti. ÇKP önderliğindeki “8. Yol Ordusu”nun başarıları askerî literatüre girdi.
2. Dünya Savaşı’nda Faşizmin yenilmesine en büyük katkıyı Çin halkı, Japonya’ya efsanevi bir direniş göstererek sağladı.
15 Ağustos 1945'te Japonya kayıtsız şartsız teslim olduğunu açıkladı. Bu hamle aynı zamanda İkinci Dünya Savaşı'nın da sonu oldu.
Çin direniş savaşına başladığında, Japonya'nın kara kuvvetlerinin üçte ikisi ile deniz ve hava kuvvetlerinin büyük bir kısmıyla karşı karşıyaydı. 35 milyondan fazla Çinli asker ve sivil en büyük fedakârlığı yaparak gövdelerini siper ettiler. Hem ülkelerine hem de insanlığa büyük hizmette bulundular.
CHONGQİNG YEREL HÜKÜMETİ’NE TEŞEKKÜR!
Türkiye’nin “gazi” Büyükelçilik binası E’ling Parkı’nda, Çin halkının faşizme karşı mücadelesinin bir anıtı olarak duruyor. Komşuları ise Danimarka ve Avusturya Büyükelçilikleri.
Chongqing Yerel Hükümeti’ne Türkiye olarak teşekkür borçluyuz. Övünç duyacağımız bir eylemimizi bize hatırlatıyorlar.
Ama bize düşen görevler de var.
Elçilik Binası içinde sergilenen tarihi kayıtlar doğal olarak sadece Çin kaynaklarına dayanıyor. Bu yazıyı kaleme alırken Pekin Büyükelçimiz İsmail Hakkı Musa’nın 16 Haziran 2023’te müzeyi ziyaret ettiğini X platformundaki paylaşımından öğrendik. Pekin Büyükelçiliğimiz, Türkiye’nin Dışişleri ve Cumhurbaşkanlığı Arşivleri’ndeki belgelerle bu anıt müzeyi daha zenginleştirmeli.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Utku Reyhan arkadaşımız da programına, Çin’in 1935’te başkentimizde açtığı Büyükelçilik binasını bulup, orayı müzeye dönüştürmeyi ekleyebilir.
1. 1923-1949 arasındaki Çin-Türkiye ilişkileri hakkında iki ülkenin arşivlerine arşivlerine dayanılarak yapılan en kapsamlı araştırma, Şanghay Üniversitesi doktora öğrencisi Necati Demircan tarafından yapılmış. Bakınız: “İki cumhuriyet arasında etkileşim: Türkiye Cumhuriyeti ile Çin Cumhuriyeti ilişkileri (1923-1949). Kuşak ve Yol Girişimi Dergisi (BRIQ) Cilt 3 Sayı 1, s.26-39.
2. http://www.galileiinstitute.it/the-mass-booming-in-chongqing-and-embassies-of-foreign-countries-in-chongqing-during-wartime/