CHP ayıp kavramını bir kez daha değiştirdi
Siz hiç bu kadar Amerikancılık hissettiniz mi… Bu kadar açık… Hepimizin gözüne batırarak. Hiç yüzleri kızarmadan…
Bir siyasi partinin geleceğe ilişkin görüşleri, hedefleri büyük, şatafatlı bir toplantıyla açıklanıyor. Bu Parti Türkiye’de siyaset yapıyor. 200 yıldır emperyalizme karşı mücadele eden, o ünlü anketlerinde bile ABD’nin kirli yüzünü çok büyük oranda bildiğini şaşmaz bir biçimde dile getiren bir milletin iktidarına talip olan bir parti!
Üstelik çok yakında seçimler var.
Rekabet şiddetlenecek.
Bilmiyor musunuz bu milletin duyarlığını.
Benim babamın babası, ötekinin büyük amcası Çanakkale’de şehit düşmüş. Daha dün denecek kadar yakın bir zaman. Belleklerde.
Onu bırakın ABD destekli bölücü ve yobaz terörle bu kadar uzun zamandır boğuşuyoruz.
Her eve, köye, kente bu uğurda bir şehit cenazesi girmiş.
Göğsümüzü siper etmişiz.
HDP kapılarına dayanan anaların “Amerikan uşağı yapacak oğlum, kızım yok benim!” çığlıkları kulağımızda çın çın, o hesap sormak üzere kalkan cesur parmakları gözümüzün önünde hâlâ havada…
Sen kalk öyle bir ekip açıkla ki… tam seçmece.
Bir süredir acaba bana bir milletvekilliği düşer mi diye kurdurulan hayallerin pamuk ipliğiyle kapıya bağlanan CHP’lilerin de kenara ittiği en seçmece ABD’liciler başkan ve eşinin etrafında. Salonda düzenleyici başrolde.
Belli ki CHP’de tartışmasız ipler ellerinde.
CHP bu artık.
Sahne nereden tutsanız açılın kapılar Biden tasarımını sahneye koyalım, rol kapalım diye bas bas bağırıyor.
Kürsüden hedeflerini açıklıyorlar.
“Daha beterini yapacağız! Az geldi. Yarım Kaldı. Devam edeceğiz. Biden tayfalığına talibiz!”
Açılış bir ABD’li “uzmanla” yapılıyor.
Kimse bir şey anlamıyor.
Çünkü Amerikanca konuşuyor.
Güya dinleyen binler oy verecekler.
Bir alt yazı bile düşünülmemiş.
İlk iki sıraya 15 dakika sonra kulaklık dağıtılıyor.
Onlar da Parti’nin karar vericileri.
Bu ne demek? Anlamasanız da olur.
Çağırmak, anlaşmak beter de bu ne artık!
“Ama çok ünlü!” … böyle savunuyor bazıları ekranda.
Zaten durmadan ne dediklerini değil, ününü konuşuyorlar.
Bir Türk siyasi partisine bilmem kaç bin dolar karşılığında selam vermiş.
Aman efendim, ne şerefmiş, övünmeliymişiz…
Herhalde onun için canlıları lütfedip gelmemişler.
Kimi “uzmanlar” Ankara’dan bile teşrif etmemişler.
Suretleri ekranda.
Çünkü onlar “ünlü” “uzman” efendi.
“Vizyon” bu!
Yabancı yabancı konuşuyorlar.
Türkçe değil. Amerikanca.
Adı Türkçe olanlar da aynı dilin adamı.
Ne bilecekler benim üreticimin, çiftçimin, sanayicimin derdini, işsiz gencimin, bağımlı ya da engelli anasının derdini… patlayan mayınların, bombaların yüreğimizden söküp aldığı canlarımızın acısını.
Gerçi bilirler, bilirler…
“Vizyonları” buydu zaten.
Çünkü Türkiye’yi buraya getiren zaten onlar.
Şimdi de Türkiye’nin gelecekte başına örecekleri çorapların ilmeklerini atıyorlar.
Bu mu CHP’nin gelecek hedefi!
Bu ne pervasızlık!
Bir, 12 Eylül sonrasında “ayıp” kavramının tanımı bu kadar şiddetli değişmişti. “Akıllı”, “aptal” “işini bilirlik” “vatanseverlik”… kavramları… nasıl da anlam değiştirmişti!
Neredeyse o bile masum kaldı.
“Neredeyse” doğru olmadı.
Çok çok aştı!
…
İsyan ateşi yakıldı.
İRAN ‘PROTESTOCULARI YARGILAYAMAZ’MIŞ İNGİLTERE BUNA ÇOK KIZARMIŞ!!
İngiltere Dışişleri Bakanlığı 9 Aralık günü bir açıklama yaparak İran’la ilgili yeni yaptırım kararlarını açıklamış. Altı kişinin suçu “protestocuları yargılamaktan sorumlu” olmalarıymış.
Haydeee..
Açıklamada yaptırım uygulanacak diğer kişiler de Tahran'daki Evin Hapishanesi'nin eski başkanları Ali Çeharmehali, Gulamrıza Ziyayi ve Recayişehr hapishanesinin müdürü Allah Kerem Azizi.
Ne alaka?
Diyelim ki sen çok demokratsın da havarilik yapıyorsun…
Peki, biz İngiltere’de devletin ve yargılamanın işine karışsak örneğin… Ülkesinde suç işleyen birilerini yargılarken, öyle yaparsan yaptırım uygularım, Türkiye’ye giremezsin, iş yapamazsın desek, bir ilinti olur mu…
Ceza veriyor aklınca.
Var mı öyle bir uluslararası hukuk?
Kimsin ki!
Eski devir rüyalarından uyansalar artık!
YELLEN DE BİR KADIN AMA NASIL BİR KADIN
ABD Hazine Bakanı Janet L. Yellen, iki yıldır görevde. Banknotların üzerinde imzasının yer alması biraz sancılı oldu. Çünkü o bir kadın. Yellen da zaten ekonomide işlerin kadınlar için her zaman kolay olmadığını söylüyor. Orası bir “erkek” alanı. Demokrasi dediysek o kadar da değil, yani. Bayan Yellen, 1971'de Yale'de doktorasını tamamladığında, başka kadın yokmuş.
Akademik kariyerinin başındayken, Amerikan Ekonomi Derneği tarafından yapılan ankete göre ekonomi bölümlerindeki öğretim üyelerinin yalnızca yüzde altısını kadınlar oluşturuyormuş. Daha öncesi daha sancılıymış…
Peki, kadın ol ABD’li ol mu…
Bakanlığa kadın ve farklı kökenli ABD’lileri aldı da ne oldu…
Demokratların geçen yıl onayladığı 1,9 trilyon dolarlık Amerikan Kurtarma Planı, kırk yılın en hızlı enflasyonunu hızlandırdı. Yellen, küresel salgından etkilenen tedarik zinciri sorunu çözüldüğünde enflasyonun düşeceğine dair iyimserliğini ifade ettikten sonra, bu yıl artan fiyatların gidişatını yanlış değerlendirdiğini kabul etti. Resesyon, stagflasyon tartışılıp duruyor.
Amerikan madeni paralarında kadınlar yer aldı da ne oldu…
Kadınlar açlıktan yollarda yatar oldular, yaşamlarını kaybettiler, gelir dağılımı zaten çok adaletsizdi iyice bozuldu.
Ama Hazine Bakanı kadınlara şunu vadediyor:
"Sizlerin sıkı çalışmasıyla, önümüzdeki yıllarda Harriet Tubman'ın portresini 20 dolarlık banknotun üzerine yerleştirmek de dahil olmak üzere, yeni para birimi tasarımları sunacağız". Ancak kadın fotoğraflı 20 dolarlar 2030’da olabilirmiş. Çünkü kalpazanlara karşı yeni bir teknoloji geliştirmeye çalışıyorlarmış.
Bir de kadın ABD Hazine Bakanı’nın bizim gibi ülkeler açısından “anlam ve önemini” yazarsam… pek gülümsetici olmayacaktır.
En iyisi devam etmeyeyim.
Kadın evet! Ama nasıl kadın!
Fikirleriyle , birikimiyle, yetenekleriyle bir bütün!
Ayırt edici özelliği cinsiyeti değildir.
Kadına hakarettir.