CHP delegesi kimden, neden korkuyor?
CHP 36. Olağan Kurultayı’nın ilk gününde genel başkan seçimi yapıldı. Adayların görüşlerinin doğru olup olmadığı bir yana, yapılan seçimin sonuçları çok garip.
“Mükerrer imza” olayı günler öncesinden biliniyordu. CHP kulislerinde herkes bu tuzağı konuşuyordu. Partinin içine düşeceği durum, yaklaşan seçimler kimsenin umurunda değildi. Türkiye’nin güvenliği, geleceği, halkın sıkıntısı... akıllarına bile gelmiyordu. Yüzde 20-25’le iktidar olmak onlar için yeterdi. O nedenle her yol mubahtı.
İMZA VERDİ, OY VERMEDİ
Kurultayda Kılıçdaroğlu bin 130 delegenin imzasıyla aday gösterildi. Seçim yapılmadan “ezici bir çoğunlukla seçimi kazandı” algısı verildi. Ama öyle olmadı. Ancak 790 oy alabildi. Kılıçdaroğlu’na imza veren 340 delege oy vermedi. (Mükerrer oylar da hesabın içinde)
Muhalif adaylardan Muharrem İnce ise adaylık için yeterli imzayı zor buldu. Ama imza vermeyen 300’den fazla delege onu destekledi.
Diğer genel başkan adayları Ümit Kocasakal ve Ömer Faruk Eminağaoğlu ise yeterli imzayı bulamadıkları için aday bile olamadılar.
NEDEN?
Peki, neden böyle oldu?
“Demokrasi” vurgusu öne çıkan CHP kurultayında, delege neden düşüncesini açıkça ortaya koyamadı?
Neden açık oylamada farklı, gizli oylamada farklı tutum aldı?
İmza verdiği adaya niye oy vermedi? Ya da neden imza vermekten çekindiği adaya oy verdi?
Yoksa AKP için söylenen “korku imparatorluğu” CHP’de de mi var? Yönetimden çizik yemekten mi çekindiler.
CHP delegesi belediyelerde iş, ihale... gibi küçük hesaplar nedeniyle mi böyle davrandı? Yerel seçim beklentileri mi delegeleri bu hale getirdi?
Gerekçe ne olursa olsun sonuç vahim!
CHP’Yİ YÖNETEMEZ
Seçim sonrası gece geç saatlere kadar CHP’lilerle birlikteydim. Moraller bozuk. Hemen hemen herkes partinin geleceğinden endişeli. Ortaya çıkan sonucun nelere yol açacağını tartışıyor.
Kılıçdaroğlu’nun ciddi bir yara aldığı kesin.
Kılıçdaroğlu’na destek vermiş bir delege, “Bu sonuçla Kılıçdaroğlu partiyi yönetmede zorlanır, hatta yönetemez” dedi. Bu görüş genel kabul gördü.
ADALET YÜRÜYÜŞÜ ETKİSİZ
Kılıçdaroğlu “Adalet yürüyüşü” sırasında partideki konumunu pekiştirmişti. Medya ve uluslararası destek tamdı. HDP’yle ittifak için cesaretlendirilmişti.
İl kongreleri bu ortamda gerçekleşti. Kurultay delegeleri bu havayla belirlendi.
Bizler ise uyarmıştık. Bu gazın etkisinin çabuk geçeceğini söylemiştik. Kurultaydaki başkanlık oylaması ne kadar haklı olduğumuzu gösterdi.
CHP TABANI NE YAPAR?
CHP’nin önünde ciddi seçim sınavları var. Yerel ve genel seçimler. Kurultay partiye yeni bir güç vermiş değil. Seçim öncesinde kolu kanadı kırık bir genel başkanla yola çıkacak.
Erdoğan’ın CHP’nin içinde bulunduğu durumu da dikkate alarak “erken seçim” için harekete geçeceğini düşünen CHP’lilerin sayısı artıyor.
YANIT ARANAN SORU
Delegeler, “Kurultayda önce genel başkan, sonra Parti Meclisi seçimi yapılıyor? İkisi de aynı anda neden gerçekleştirilmiyor?” sorusuna yanıt arıyor.
Genel başkan seçilen kişinin Parti Meclisi’ni dayattığı ifade ediliyor. “Parti’de tek ses” arayışının yarattığı ortamın “tehlikeli” sonuçlar ortaya çıkarmasına dikkat çekiliyor. Parti’de gelinen nokta vurgulanıyor.
Kılıçdaroğlu’nun Parti Meclisi anahtar listesinin delinip delinmeyeceğini bilemiyorum. Yazıyı kaleme aldığım saatlerde daha anahtar liste bile ortaya çıkmamıştı. Ama Kılıçdaroğlu artık CHP’nin “güçlü adamı” değil.
Bu durumun Parti Meclisi’ne de yansıması bekleniyor.
Kurultay delegelerine “özel önem” verilmesine rağmen durum bu!..