CHP iyi yaptı
2002’den beri ülkeyi yöneten AKP bu sürenin sonunda ülkenin siyasal, sosyal ve ekonomik yaşamını demokrasinin temel kurum ve kuralların işlemediği çıkmaz bir sokağın içine soktu. Seçimlere yaklaşık iki yıl varken böylesine ani bir seçim kararının elbette önemli nedenleri vardı. İşsizlik diz boyu artmış, dış borçlar füze gibi yükselmiş, cari açık korkutucu boyutlara ulaşmış bir konumda AKP’nin siyasi itibarı doğal olarak çok aşınmıştı ve zamanında yapılacak bir seçimde kaybetmesi kaçınılmazdı. “Gemi batmadan ne kurtarabilirsek” telaşı ile alınan erken seçim kararı bakalım AKP’yi kurtaracak mı, göreceğiz. AKP, demokrasinin ve parlamenter düzenin rafa kaldırıldığı bir süreçte kazanmak için her şeyi yapacak ve MHP ile yaptığı ittifakın altını oyacak İyi Parti’yi seçime sokmamak çabasında idi ama arada iyi şeylerde yapan CHP, AKP’nin bu oyununu bozdu ve İyi Parti’nin TBMM’de grup kurmasını sağladı ve demokrasi adına iyi bir iş yaptı.
CHP’YE SAHİP ÇIKILSIN AMA...
Atatürk’ün kurduğu CHP, devletin siyasal ve ekonomik altyapısını kurmuş, çok partili siyasal yaşamı getirmiş ve her zaman devlete sahip çıkmış ülkenin en eski partisidir. Son yıllarda siyasal yaklaşımlarında bazı önemli yanlışlar yaptı; örneğin işçi sınıfını kucaklayamadı. Bu yanlışlarına rağmen Avrupa Sosyal Demokrat Hareketi Başkanı Cezmi Doğaner yayınladığı bir bildiride CHP’nin bu seçimlerde mutlaka desteklenmesi ve CHP’ye sahip çıkılması için bir bildiri yayınladı. Sosyal demokratlara yakışan güzel ve yerinde bir bildiriydi bu ama CHP bu desteği hak eden davranışlar sergileyebilecek mi? Örneğin bütün uzlaşmacı çabalarına rağmen Türk-İş’in AKP hükümeti ile yıldızı barışmadı. Grevler ertelendi, özelleştirmeler sonucu binlerce işçi işsiz kaldı, işçi aleyhine birçok düzenleme yapıldı. Bu gelişmeler yaşanırken susan Türk-İş, hükümetin Hak-İş ve Memur-Sen’i koruma çabaları karşısında artık fazla dayanamadı ve şeker fabrikalarının özelleştirmesinde, “Bu fabrikaları satanlardan sandıkta hesap soracağız” deme cesaretini, geç de olsa, gösterebildi. Bu çıkış CHP için altın fırsattır, eğer değerlendirmesini becerebilirse.
CHP TÜRK-İŞ’E SAHİP ÇIKMALI
Bu hükümet Türk-İş’e bir darbe daha vurdu. Türk-İş’in ILO Genel Kurulu’nda (konferansında) Türkiye’yi temsil edemeyeceğini, Memur-Sen’in temsil edeceğini Çalışma Bakanlığı aracılığı ile bildirdi. ILO’nun tanımlamasına göre bir kuruluşun sendika olarak kabullenilmesi için sendika özgürlüğüne ve toplusözleşme özerkliğine sahip olması gerekir. Ülkemizde memur sendikaları, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Yasası’na göre kurulmakta, grev hakkı ve hükümet müdahalesinden bağımsız toplusözleşme özerkliği olmayan kuruluşlardır; bu nedenle gerçek sendika tanımı ile örtüşmemektedir. Uluslararası işçi örgütlerinin grev hakkı, sendika özerkliği olmayan ve bu nedenle gerçek anlamda sendika sayılması zor olan Memur-Sen’i ülkemiz sendikalarını temsilen ILO Konferansı’na göndermek büyük hatadır. AKP’ye biat eden Memur-Sen memurları temsil eden bir konfederasyondur ve işçi sorunlarını bilemez, bilse de dile getiremez. İşçilerin temsil edilmeyeceği bu atama ile ILO’nun temel ilkeleri de ihlal edilmiş olacaktır. Bu yanlış Türk-İş tarafından tüm uluslararası kuruluşlara bildirilmiştir. Bugüne kadar hükümete karşı munis, uzlaşmacı bir tavır sergilemiş olan Türk-İş’i AKP’nin ezme buna karşılık Hak-İş ve Memur-Sen konfederasyonlarını koruma çabasına karşı Türk-İş açıkça işverenlerden yana tavır koymuş olan bu partiden sandıkta hesap sormalıdır. Türk-İş, Çalışma Bakanlığı tarafından mağdur edilmiştir ve mağdura sahip çıkmak CHP’ye yakışan bir davranış olur.
AKP İŞÇİLERİN BARDAĞINI TAŞIRMIŞTIR
Bugüne kadar işverenler rahat çalışsın diye grevleri ertelemiş olan ve daha sürdürülmesi düşünülen OHAL sürecinde de grevler sıcak bakmayacağını söylemiş bu iktidar işsizlerin sayısını artırmış, asgari ücreti insan onuruna yakışan bir düzeye getirememiş, yaptığı yasalarla, örneğin İş Mahkemeleri Yasası’nda yaptığı arabuluculuk düzenlemesi ile işçi yararına hiçbir şey sağlamamış AKP ile Türk-İş seçim sandığında hesaplaşmalıdır. Çünkü AKP iktidarının devam etmesi, parlamenter düzenin yerine başkanlık sistemine geçilmesi ve tek adam diktasının kurulması işçiler için felaket olacaktır. Başkanlık sisteminde bu ülkenin geriye kalan tüm varlıkları satılacak, işverenler daha da güçlenecek, sendikalar kağıttan kaplana dönüştürülecek, ülke giderek daha da yalnızlaşacak ve bu güzel ülkeye ve onun insanlarına çok yazık olacaktır.