“CHP solun neresinde?”-(TAMAMI)
Bu sütunda genellikle cumartesi yazıları okurlarımın kaleminden çıkar. Onların gözlemleri daha objektif, daha gerçekçi ve daha önemlidir benim için. 50 yılı aşkın gündelik yazılar yazan, tatillerini kitap yazmakla geçiren bir fikir emekçisiyim. Omurgamı hiç eğip bükmedim. Gelene ‘ağam’ gidene ‘paşam’ da demedim. Yaşamımda tek bir lekesi olmayan bir aile babasıyım. Yaşım artık 70’leri çoktan aştı. Çok olaya tanık oldum, çok yerli- yabancı devlet adamlarıyla tanıştım. Bizim kuşak Cumhuriyetin ikinci kuşağı olduğu için, yaşamın her türlü nimet ve mihnetine doygunum. Nerede bir yanlışlık görürsem, akıl dışı maceraya gidildiğini sezsem kalemimi kullanıyorum. Bana çok kapıların kapandığında, açılan bu tek AYDINLIK kapıdan sizlere her gün sesleniyor, TV programlarımda beni kırmayan ne kadar akil adamı varsa onları konuşturarak yurduma, ulusuma hizmet etmeye çalışıyorum. O kadar da yalnız olmadığımızın da farkındayım. Bizim gibi düşünen yurttaşların sesi bana kıvanç veriyor. Bazen ‘Şu Çılgın Türkler’den biri ortaya çıkıyor cesaretle düşündüklerini ulaştırıyor. İşte onlardan biri vatansever dürüst bir eski parlamenter bakın CHP’nin acıklı durumunu nasıl anlatıyor? Dr. Engin Ünal’ın -15.dönem CHP milletvekiliydi- bana yazdığı bir metinin önemli bir bölümünü sizler için aktarıyorum.
“Ülkemiz 2002 yılından beri demokrasinin temel dayanaklarını zorlayan bir anlayışın iktidarı tarafından yönetilmektedir. Demokrasinin özü boşaltılmakla birlikte ekonominin genleri ile de oynanmaya başlanmış ve din kökenli yeni bir zengin sınıf yaratılmıştır. Uygulanan ekonomik politikalarla zengin-fakir aralığı büyümüş, toplumsal ekonomik piramidin tepesi sivrilmiş, tabanı genişlemiş orta sınıf yok olma sürecini yaşamıştır. İnsan hakları, bireyin ekonomik ve sosyal hakları yok sayılmaya başlanmış, hak ihlalleri yüzünden Türkiye Avrupa İnsan Hakları mahkemesi tarafından en çok tazminat ödemeye mahkum edilen ülkelerden biri olmuştur.
Siyasal ve ekonomik demokrasinin böylesine rayından çıkarıldığı toplumlarda sol partilere önemli görevler düşer. Soldaki partilerin bölünmüşlüğü ve güçsüzlüğü ülkemiz siyasetinde ki egemen güce karşı etkin mücadele olanağı vermemektedir. Solda olduğunu söyleyen ve TBMM de ana muhalefet partisi olarak görev yapan CHP ise devlete ve kurduğu Cumhuriyete sahip çıkabilmek için 1970’lerde “ortanın solu” adı altında bir değişim süreci yaşamış ve sosyal demokrat ögeleri partiye dayanak yapmak çabasına girişmiştir. Temelde eşrafa dayalı bir parti kimliği ile gelişmiş CHP’nin özünü ve üye profilini değiştirme çabaları büyük zorluklar yaşamıştır.
Bugün CHP yönetiminde bulunanlar partinin klasik siyaset anlayışını değiştirmek, parti tabanını büyütecek politikalar uygulamak çabasındadır ama sürekli yanlış yapmaktadır. Amacın demokrasiye ve insan haklarına dayalı yoksul, güvencesiz kesime insan onuruna yaraşan bir düzen kurmak ve bu yolda sosyo-ekonomik politikalar üretmek olması gerekirken bu yapılamamış iktidar partisinin dümen suyunda muhafazakâr seçmene yaklaşma çalışmaları öne çıkarılmıştır. Cemaatlere dayalı bir demokrasi anlayışı geliştirilirken CHP lideri, “cemaat yok” demiş, laiklik yok edilirken, “laiklik sorunu yok” demiş, üniversitelerde türbanın önünün açılmasına katkıda bulunulmuş, çarşaflılara CHP rozeti takılarak iktidar olma hayalleri kurulmuştur. Devletin ekonomik varlıkları özelleştirilerek yandaşlara peşkeş çekilirken sessiz kalınmış, çalışan kesimdeki milyonlar için hiçbir program hazırlanmamış, ülkenin aydınları, subayları hukuki dayanaktan yoksun sudan sebeplerle yıllarca hapislerde tutulmuş ve muhalefet etme kavramı halkla birlikte yapılma yolu ısrarla denenmemiştir. Fethullahçı figürler, hayatlarında hiç CHP’li olmamış devşirme politikacılar, CHP karşısında parti kurmak için yola çıkmış ama başarılı olamamış 10 Aralıkçılar parti yönetimine egemen olmuştur. Bu tablodan sol bir parti çıkarmak olanaksızdır.
CHP ayakta kalmak ve AKP karşısında seçenek olmak istiyorsa süratle solun evrensel ilkelerine dayalı bir parti olmak zorundadır. Bu yapılamıyorsa partinin tarihi misyonu bitmiş olarak kabul edilmeli ve parti kapatılmalıdır.
AKP onlarca yıl iktidarda kalacağı sanısını yaygınlaştırmaktadır. Bu gerçekleşirse nasıl bir Türkiye’de yaşanacağı bir karabasan gibi yurtseverlerin temel korkusu olmaktadır. Bu karanlıktan ülke ve insanlarımız ancak halkı ile kucaklaşacak, parti içi demokrasiyi yaşatacak, sol ilkeleri özümseyecek Demokratik Sol kulvarda bir parti ile kurtulabilecektir.”
Dr. Engin Ünsal (15. dönem milletvekili)