28 Aralık 2024 Cumartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

CHP yönetimi AKP’yi güçlendiriyor

Emrah Maraşo

Emrah Maraşo

Eski Yazar

A+ A-

Bir muhalefet partisinden beklenen tavır yalnızca eleştiri değil çözümdür. Eleştiri, o çözüm siyasetinin ifadesi olduğu müddetçe anlamlı ve etkili olabilir. Bu bakımdan iktidar partisinin söylediğinin tam tersini söylemeyi bir siyaset yöntemi olarak benimsemek ilk başta belki toylukla açıklanabilir. Siyasal toyluk kendini edilgen bir konuma yerleştirip bir iradenin olmadığının beyan edilmesidir. Siyasetleri ve taktikleri başkasına göre belirlemek ve ancak böyle varlık gösterileceğini düşünmektir. Yine de toyluğa hiç değilse bir süre için hoşgörüyle bakılabilir. Ekonomi çarkının iyi kötü döndüğü, vatana yönelik yıkıcı tehditlerin olmadığı zamanlarda bazı durumlarda görmezden dahi gelinebilir bu toyluk. Ancak bir noktadan sonra sınır geçilir.

TOYLUK DEĞİL BİLİNÇLİ TAVIR

Hele ki kriz dönemlerinde, ülkenin temel sorunlarında hâlâ bu yöntemde ısrar etmek tecrübesizlikle açıklanamaz. Burada bilinçli bir tavırdan söz etmek gerekir. Artık ters siyaset, bir muhalefet yöntemi değil kabuk haline gelmiştir. Kabuğu kırıp baktığınızda gerçeğin içeriğiyle, dünya sistemiyle, bu sistemin ülkeyle olan ilişkisiyle, bu ilişkinin toplumsal güçler arasındaki mücadeleye nasıl yansıdığıyla karşılaşırsınız.

CHP KİMLER İÇİN YÜRÜYOR?

CHP’nin “Adalet Yürüyüşü”nün hedeflerini yorumlarken adalet kabuğunu kırıp içeriğe bakmamız gerekiyor. Kimler için yüründüğü bizzat Kılıçdaroğlu ve CHP yöneticileri tarafından ifade ediliyor. Buna göre CHP şu kesimler için adalet arıyor:
- Kamudan FETÖ ve PKK soruşturmaları nedeniyle ihraç edilen 105 bin personel
- PKK/HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş ve bu partinin tutuklu vekilleri
- Nazlı Ilıcak gibi FETÖ medyasının yıldızları

Bu tabloda Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasına gösterilen tepki önemsizleşiyor. Zaten yürüyüşün başından beri de tartışılan konu onun tutukluluğu değil. Kılıçdaroğlu’nun ve diğer CHP yöneticilerinin tavrı, yürüyüşün asıl amacının Berberoğlu’yla ilgili olmadığını yoruma yer bırakmayacak açıklıkta gösteriyor. “Herkes için adalet” sloganı da bu gerçeği oportünistçe örtmenin maskesi haline geliyor.

Kılıçdaroğlu ve CHP yönetimi bunları savunurken kiminle yürüyor peki? PKK’nın yasal alanda faaliyet gösteren adamlarıyla. Yani HDP’lilerle. Bakın bu bir yorum değildir. 3 Temmuz Pazartesi günü medyaya verilen fotoğraftır.

SORUYORUZ

Bölücü terörle kıran kırana mücadele edilen bu süreçte halk PKK/HDP’yle yürümeyi olumlar mı? Kentlerimizde canlı bombalarını patlatıp yurttaşlarımızı katleden bir terör örgütünün hâlâ kapatılmayan partisiyle adalet aranmasını benimser mi?

Ergenekon-Balyoz tertiplerinde polis, savcı ve yargıç maskesiyle yurtseverleri zindanlara atan FETÖ’cü teröristler için “adalet” isteyen bir partiye güvenir mi?
15 Temmuz darbe girişiminde bulunarak ülkemizde Amerikancı, faşist, yobaz bir diktatörlük kurmaya çalışanlara adalet sloganıyla el uzatmayı içine sindirir mi?
Buradaki ittifaklar tablosunu oluşturan CHP yönetimi Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanabilir mi? Dahası Türkiye’yi yönetebilir mi?

AKP’NİN DEĞİRMENİNE SU

PKK/HDP’nin vekil ve yöneticileriyle kol kola girerek, FETÖ’nün artıklarına göz kırparak gidilecek bir mesafe yoktur. Bu anlayışın ne Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanması mümkündür ne de Türkiye’yi yönetmesi. Çünkü bizzat Türkiye’nin en temel sorunlarını temsil eden güçlerle birlikte olmaktadırlar. CHP yönetimi, yürüyüşteki tavrıyla AKP’ye güç kazandırıyor. Bu anlayış Erdoğan’a Cumhurbaşkanlığını hediye etmekten başka bir yere çıkmaz. Bu bakımdan CHP yönetimi bütün muhalif görünümüne rağmen AKP’nin güçlenmesi için çalışmaktadır. Çünkü Türkiye’de ABD himayesinde PKK/HDP’yle seçim ittifakına oy verecek bir millet yoktur, bulamazlar da!

MECBUR DEĞİLİZ!

Ancak biz CHP yönetimine muhtaç ve mecbur değiliz. AKP’nin tek bir rakibi var, o da Vatan Partisi! Vatan Partisi başta vatan savaşındaki tutarlılığı olmak üzere üretim ekonomisi programı, komşularla birlik siyaseti ve laikliği savunma kararlılığıyla Türkiye’yi yönetecek ve vatansever güçlere önderlik edecek tek kuvvettir.