24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

CHP’nin devletçiliği terki

Hakan Topkurulu

Hakan Topkurulu

Gazete Yazarı

A+ A-

Bu başlığı anlatmak için Mustafa Kemal’in 1931 yılında yaptığı konuşmayı takiben CHP’de yapılan Devletçilik ilkesi tanımının yıllar itibariyle değişiminin izlenmesi yeterli olacaktır.

28 Ocak 1931 tarihinde Cumhuriyet Halk Fırkası İzmir İl Kongresinde Mustafa Kemal’in yaptığı konuşmada ilk kez Mustafa Kemal kesin bir dille ekonomide DEVLETÇİLİK vurgusu yapmaktadır.

“Fırkamızın takip ettiği program bir istikametten tamamiyle demokratik halkçı bir program olmakla beraber iktisadi noktai nazardan devletçidir. Bu itibarla fırkamız müstenit olan hükümeti cumhuriyetinin her noktai nazardan vatandaşların hayatile, istikbaliyle, ve refahile alakadar olması tabiidir. Halkımız tab’an devletçidir, ki her türlü ihtiyacı devletten talep etmek için kendisinde bir hak görüyor. Bu itibarla milletimizin tebayii ile fırkamızın programında tamamile bir mutabakat vardır. Bu istikametten yürüyeceğiz ve muvaffak olacağımızda şüphe yoktur.”

10 Mayıs 1931 günü toplanan CHF 3. Büyük kongresinde Altı Ok ilk kez kongre kararları arasına alınarak CHF nizamnamesine giriyor. Altı ilke içinde en çok tartışılan Devletçilik ilkesi, aşağıdaki şekilde nizamnamede yer alıyor.

1931 YILI DEVLETÇİLİK İLKESİ İLK RESMİ TANIMI

“Ferdî mesai ve faaliyeti esas tutmakla beraber mümkün olduğu kadar az zaman içinde milleti refaha ve memleketi mamuriyete eriştirmek için milletin umumî ve yüksek menfaatlerinin icap ettirdiği işlerde, bilhassa iktisadî sahada Devleti fiilen alâkadar etmek mühim esaslarımızdandır.”

1935 yılı CHF 4. Kongresinde, artık Devletçilik ilkesi, Meclis'te ve Cumhuriyet Halk Fırkası içinde halen cılız muhalefet olsa da en gelişkin şeklini almış. 1929 ekonomik krizini yaşayan dünyadan krize karşı en güçlü seslerden biri Türkiye Cumhuriyeti'nden çıkmıştır.

1935 YILI DEVLETÇİLİK İLKESİ RESMİ TANIMI

“Özel kınav ve çalışma esas olmakla beraber, imkân olduğu kadar az zaman içinde ulusumuzu genliğe ve yurdu bayındırlığa eriştirmek için, genel ve yüksek asığların gerektirdiği işlerde, hele ekonomik alanda, devleti filiğ surette ilgilendirmek başlıca esaslarımızdandır. Devletin ekonomik işleri ile ilişkileri filiğ surette yapıcılık olduğu kadar, özel girişimlere ön vermek ve yapılmakta olan işleri düzenlemek ve kontrol da etmektir. Devletin, filiğ olarak hangi ekonomik işleri yapacağının belirtilmesi ulusun genel ve yüksek asığlarına bağlıdır. Bu lüzum üzerine, devletin filiğ olarak kendi yapmağa karar verdiği iş eğer özel bir girişit elinde bulunuyorsa onun alınması her defasında özgü bir kanun çıkarmağa bağlıdır. Bu kanunda özel girişimin uğrayacağı zararın devlet tarafından ödeme şekli gösterilecektir. Bu zarar oranlanırken, gelecekteki kazanç ihtimalleri hesaba katılmaz.”

1937 yılında, Altı Ok anayasada yapılan bir değişiklik ile Anayasaya girdi. Devletçilik ilkesi ve Altı Ok artık sadece CHP nizamnamesinde değil, devletin anayasasına da girmişti. Ta ki 1961 anayasasından çıkarılana kadar, Devletçilik ilkesi artık devletin anayasasında idi.

1939 yılı Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşama veda ettiği 1. yıl. Yapılan 5. Kongrede Devletçilik tanımında değişiklik yapılmadı.

1943 yılında yapılan CHP kongresi aynı zamanda 2. Dünya Savaşı içinde yapılan bir kongre idi. Artık karşı devrimin ağırlığı kendisini göstermeye başlamıştı. Aşağıda 1943 yılında yapılan CHP kongresinde devletçilik ilkesinin aldığı tanım bulunmaktadır.

1943 YILI DEVLETÇİLİK İLKESİ RESMİ TANIMI

“Az zaman içinde Türk Milleti'ni ileri medeniyet seviyesinde, kudretli ve geçim şartları yükselmiş bir dereceye eriştirmek ve Türk vatanını her bakımdan mamur bir hale getirmek partinin esas vazifelerindendir. Parti bunun için vatanda fertlerin ve hükmi şahısların bütün vasıta ve çalışmalarından ve devletin bütün kuvvetlerinden aynı zamanda istifade etmeyi lüzumlu görür. Partimiz devletçiliği bu esastan doğmuştur. Parti, şahısların bugün hiç veya kafi derecede yapamadığı işleri devlet eli veya sermayesi ile yapmaya çalışır. Devletin hususi teşebbüsleri teşvik ve bunları tanzim ve murakabe etmesi tabiidir. Devletçiliğimiz açık veya kapalı olarak hiçbir hususi menfaate vasıta kılınamaz. Devletçiliğimiz millet menfaatlerinin zaruri kılmadığı hiçbir şekilde hususi menfaatlerle mücadele etmez. Devletin hangi işleri kendisinin yapacağının takdiri, yukarıdaki esaslara göre milletin yüksek menfaatlerinin icabına bağlıdır.”

1943 yılında artık devlete düşen görev “şahısların bugün hiç veya kafi derecede yapamadığı işleri devlete yaptırmak” haline dönmüştür.

Bundan sonraki yıllarda sıra Devletçiliğin anayasadan çıkarılmasına gelmiştir. 1961 Anayasası, maalesef 1937 yılında anayasaya giren Altı Ok ile birlikte Devletçilik ilkesini anayasadan çıkarmıştır.

***

Bugünkü CHP’nin Devletçilik ilkesine bakışı ise aşağıdaki şekildedir. Artık Mustafa Kemal’in 1931 yılında altını çizerek tanımladığı Devletçilik iyice sulandırılarak neo liberalizmin içinde “dostlar alışverişte görsün” şeklinde bir köşeye sıkıştırılmıştır.

CHP 2021 yılı içinde web sitesinde Devletçilik tanımı; “CHP Devletçidir: CHP’nin devletçiliği devletin halka hizmet için yapılanmasını, katılımcı yönetimi, demokratik hukuk devletini öngörür.

Bizim Devletçilik anlayışımız; Yurttaş, devlet için değil; devlet, yurttaş için, anlayışının yaşama geçirilmesidir. Devletin tüm ekonomik, sosyal ve siyasal hedeflerinin odağında insan olmasıdır.

Özel yararlarla toplumsal yararlar arasındaki dengenin sağlıklı oluşması için getirilmiş bir güvencedir. Örgütlü sosyal piyasa ekonomisine karşı değildir. Piyasaların hata yapabileceği gerçeğinden hareketle devletin düzenleyici ve denetleyici rolünün önemini kabul eder. Piyasaların halkın iradesinin üzerine çıkarak devlete yön verme çabalarına karşıdır.

Türkiye, bugün içine girmeye başladığımız büyük ekonomik krizden nasıl çıkılacağını, 1929 ekonomik krizinden çıkış için bulduğu ekonomik program ile yeterli deneyime ve bilgiye sahiptir. Bu programın sahibi de, kadroları da bulunmaktadır.

Bugün DEVLETÇİLİK İLKESİNİN tek sahibi ve programı ile uygulayacağını teyit eden tek siyasi parti VATAN PARTİSİ'dir.