10 Ocak 2025 Cuma
İstanbul 13°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ciddi bir yazı yazayım derken... (TAMAMI)

Kurtul Altuğ

Kurtul Altuğ

Eski Yazar

A+ A-

Tatil bitmek üzere, yakında Politikanın Nabzı programında yeniden birlikte olacağız. 50 yıldır araştırma ürünü, bilgilendirici yazılar yazmaya çalışırım. Bu hafta başı yazısı için de öyle oturdum ve yazının başlığını bile koydum: “Komutan”
Belki bir gün yazmak nasip olur.
Kitaplarımı masaya yaydım. Yaydım ki, 50 yıllık arkadaşım Erdoğan Tokmakçıoğlu ve düşün dünyamda büyük yeri olan Murat Çulcu aradı. O konuşmadan sonra iki şey yapabilmem olası.
Çetin Altan’ın 1960’daki duruma bakıp, acıyla: “Bugün canım yazmak istemiyor!” notunu koyarak sütunumu boş bırakmak. Yalnız kalacağım şuradan belli, Bekir Coşkun’un bu tür bir çağrısına kimse yanıt vermedi.
Ciddi değil, ciddiyetten uzak ama gerçekçi bir gözlemi belki yapabilirim.
İkinci yolu seçtim.
Yazının başlığı ne olmalı? “Şikayete kimin hakkı var?” ya da “Kafaları bozmayın, yani fazla düşünmeyin”
2002’de Cumhuriyete, laik düşünceye, hukuk devletine karşı olanları kim iktidar yaptı, kimler karşı devrime çanak tuttu?
Biz!
Kahraman albayımız Erdal Sarızeybek başta olmak üzere bu ikitidara, “Bizim hükümetimiz” diye kim kabul beyanında bulundu?
Gene biz değil mi?
Sayın Başbakan, “Kürt sorunu vardır ve o sorunu ben çözerim” dediğinde bu ülkede kendisine aydın diyenler, alkış tutmadı mı?
Tuttu! Hem avuçları patlayana dek...
Danıştay saldırısında bir yargıç türban yüzünden şehit edildiğinde “Vah, vah yazık oldu!” demekten başka ne yaptık. Hiç!
“Muhtar bile seçilemez denilen” bir yıllık bir partinin genel başkanına, “Olur mu öyle şey? Demokratik bir düzende kendisi cezalı, partisi iktidarda bir genel başkan olur mu?” diyerek başbakanlık yolunu açan Baykal’ın başında olduğu CHP değil miydi?
Aynı yıl YAŞ kararlarına muhalefet eden Başbakan Gül’e: “Biz TSK olarak türbana karşıyız!” dedikten sonra Sayın yeni başbakanla özel görüşme yapan genelkurmay başkanı kimdi?
KKTC’nin o zamanki Cumhurbaşkanı Denktaş’ın yok edilmesine kim icazet verdi?
Silah arkadaşlarına arka çıkmayıp, ordunun tasfiyesine ön ayak olan- Özkök Paşamız değil mi?
Uzatmayalım.
Wolfowiz’e mektup yazan Erdoğan ve ABD Milli Savunma Bakanı zenci kırması General Powell’e 2 sayfalık 9 maddelik sözleşme imzalayan kimdi? Sayın Gül değil mi? ABD’nin NATO’da haritasını çizdiği BOP projesinin işaretini veren zamanın Dışişleri Bakanı Condolize Rice’ın “Ortadoğuyu yeniden şekillendireceğiz” sözlerine aldırış bile etmeyen kimlerdi acaba?
Siyasi irade, TSK ya da zamanın genelkurmayı değil mi?
Halka sunulan anayasa değişikliklerini onaylayan ve yargıyı siyasete teslim edenler kimlerdi?
“Yetmez ama evet” diyen aydınlarımız değil mi?
Şimdi saf değiştiren ve kafalarına dank eden Altan biraderler değil mi?
Devam edelim mi?
Edelim. Trajikomik- eğlenceli macera değil mi?
2008 yılında sadece TSK değil, aynı zamanda ana muhalefet CHP’nin de yeniden düzenleneceği çok mu bilinmezdi? Projeyi kağıda döken dünyaya servis eden kimlerdi?
ABD ve yandaş Baltık ülkeleri.Yani globalizmin finans odakları, Emperyalizm.
2008 yılında başlayan Ergenekon adı verilen saçma sapan ve altı üstü sakat dava, yurtsever aydınlarımızı askerlerimizi hala Silivri ve Hasdal’da misafir etmiyor mu? 5 yıldır onların arkasında kimler vardı? TSK mı? Medya mı? Hiç kimse. Genelkurmay başkanları dahi sessiz kalmadı mı?
Ülkede demokrasinin vazgeçilmez unsurları olan siyasi partiler artık Washington’dan ya da ABD büyükelçileri tarafından kriptolarla yeniden düzenlenmiyor mu? Kimin gıkı çıktı? Herkes “bana dokunmasınlar da...” deyip susmadı mı?
Vallahi öyle yaptılar billahi öyle!
Yeni seçimde AKP ne kadar oy aldı, yenileştirilen CHP ne kadar?
Şehitlerin sayısı son bir ayda akıl almaz derecede arttı. Şemdinli ve Hakkari sonra da Gaziantep, Habur’dan sonraki en büyük rezaleter değil mi? Ya Uludere? Ya düştü mü düşürüldü mü hala belli olmayan jetimiz? AKP ve CHP ile flörtü anlayalım ama ya her ikisinin PKK aşkı? Bunların sorumlusu kim Tanrı aşkına?
Genelkurmay desek hata olur! O siyasi iradenin tam emrinde, itiraz edecekler ya zindanlarda ya emekli.
O hale derdinizi kime yanacak, evlarınızın şehadetine nasıl ağlayacaksınız?
Ne diyelim: Bir Türkü vardır: “Kendim ettim kendim buldum”
Sonuç: BOP projesi takır, takır yürüyor. Asayiş berkemal! Yalnız unutmayın ki bu yazı ciddi olmayan bir yazıdır ve ciddi olsa bile kimin umurunda...