23 Aralık 2024 Pazartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Çiftbaşlılık

Birgül Ayman Güler

Birgül Ayman Güler

Eski Yazar

A+ A-

Bir yanda cumhurbaşkanı, bir yanda başbakan var; AKP - MHP anayasa değişikliği buna "çiftbaşlılık" diyor. Yürütme-yönetim işlerinde artık tek-başlı olacağız. Başbakan olmayacak. Onun işlerini de cumhurbaşkanı görecek. Böylece tepemizde adeta demirden ve iyice sıkılmış tek yumruk olacak. Böyle tek yumrukların memleket işlerini gerçekten iyi yönettikleri pek görülmüş değil.
***
Ama bu bir yana, yapılmak istenen değişiklik, olmayan "çiftbaşlılık" konusunu bitiriyorum derken, gerçekte kendisi, şimdiye kadar görmediğimiz türden çok büyük bir çiftlik sorunu yaratıyor. Yasama işini çiftbaşlı yapıyor ki, asıl büyük meselelerden biri burada.
***
AKP-MHP önerisi, cumhurbaşkanına şimdiye kadar olmayan bir yetki getiriyor. Kararname çıkarma yetkisi.
Bu sözün başında resmen "kanun gücünde" sıfatı yok. Ne var ki, cumhurbaşkanına doğrudan anayasa ile verilen bu yetki, hem kapsamı hem sonuçları bakımından kanun gücünde iş görme yetkisinden başka birşey değil.
Şimdiki durumda başbakan da cumhurbaşkanı da kendi başlarına böyle "kararname"ler çıkarma yetkisine sahip değiller. Kanun hükmünde kararname, ancak Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılabilir. Ama o kurul da bunu kendiliğinden yapamaz; TBMM'nin Bakanlar Kurulu'na belli bir konuda, belli bir süreyle yetki verdiğini gösteren bir yasa çıkarması gerekir.
AKP-MHP önerisi kabul görürse, bakanlar kuruluyla birlikte onun kanun hükmünde kararnamesi de doğal olarak ortadan kalkmış olacak.
***
Öneri, hangi konuların TBMM tarafından kanun ile, hangi konuların cumhurbaşkanı tarafından kararname ile düzenleneceğini belirtirken ilginç bir yol izliyor. Kararnamelerle düzenlenecek alanı değil de, kanunlarla düzenlenecek alanları sayıp döküyor. Bu yöntem, yasama yetkisinin genelliğini, tekliğini ortadan kaldırıyor ve TBMM'yi sınırlandırıyor. Sayılıp sınırlandırılan her kimse, bu onun "genel" yetkili olmadığına işarettir. Basitçe söylenirse, bu değişiklik TBMM'yi yasama işlevinin tek ve genel sahibi olmaktan çıkarıyor. Yasama yetkisinin büyük bölümünü, muğlak sınırlarla, yürütme organı olan hükümetsiz cumhurbaşkanına devrediyor.
***
Devletin yürütme organı içindeki yetki geçişmeleri çatışmalar doğurur; gerçekten bu berbat bir durumdur; yetkilileri bitmeyen mide ekşimelerine gark eder.
Ancak devletin yasama organı temelinde bölünmelere ve yetki geçişmelerine sürüklenmesi, yalnızca yetkilileri değil tüm toplumu ve topyekun devleti hasta eder. Orta yere düşen bu referandum, cümlemizi hasta etmeye aday tarihsel bir fenalıktan başka birşey değil.
Bu referandum, olmayan bir çiftbaşlılığı ortadan kaldırdığını ileri sürerek, görülmemiş bir yasamada çiftbaşlılık sorunu doğuruyor.
Şu bulanık sandıktan çıkacak "hayır" yanıtı, ülkemizi dar büyük ve gereksiz bir yükten kurtaracak.