06 Ocak 2025 Pazartesi
İstanbul 11°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Çilek değil yürek gerek

Onur Belge

Onur Belge

Eski Yazar

A+ A-

Galatasaray, Morinho’nun takımı Chelsea’ye elendi. 2-0 yenilmesi bir şey değil, futbol bu elenmek de var, elemek de, kötü oynamak da iyi oynamak da... Ama Real Madrid’ten 6 gol yerken bile Chelsea karşısında olduğundan çok daha yürekliydi sarı kırmızılılar. Yani özellikle Avrupa maçlarında oynadığı yürekli futbolunu bildiğiniz Galatasaray’a ne olduğunu doğrusu merak etmemek elde değil. Bir değişim rüzgarının onları bu hale getirdiğine inanmak zor.

Önce Muslera’ya değinmek gerek. Neredeyse bazıları tarafından dünyanın en iyi kalecisi ilan edilecek. Ama yediği goller tam acemilik işiydi. O düzeyde ve ustalıkta bir kaleci daha 3. dakikada öyle gol yerse takım arkadaşlarının oyundan düşeceğini bilmeliydi. Eldivenlerinin ortası delikti herhalde, top oradan geçti. İkinci gole gelince, mahalle takımlarında bile kalecilik öğretilirken, topun ortaya değil, yana yumruklanması veya çelinmesinin mutlaka gerekli olduğu ağabeyler tarafından “uygun” bir dille anlatılır. Rakibinin ayağına indirirsen, İngilizvari golü yiyiverirsin.

Sonrasında da takımın ne morali kalır, ne de atak yapma isteği. Düşünün ki, bu işi yapmak görevi, yani arkadaşlarını yüreklendirmek ve hırslandırmak görevi, gayrı resmi yaşını bilmiyorum. Ama resmi yaşı 36 olan Drogba’dan bekleniyor. Yani sayın Ünal Aysal’ın deyimiyle “Çilek”ten. İşte Galatasaray’ın sayın başkanının anlayamadığı konu bu. Maçları “Çilekler” değil, “yürekler” kazanır. Bakın geriye bakalım, o efsanevi kadroda Okan, Suat, Ümit, genç Emre Belözoğlu, Bülent Korkmaz, Hakan Ünsal, Arif Erdem, Hakan Şükür çilek miydiler, yoksa yürekleriyle oynayan kahramanlar mıydı? Hagi’yi bir kenara ayırın ve tabloya bakın. Sneijder, Drogba, Telles, Selçuk, Chedjou ve de diğerleri. Fazla söze gerek yok bence.

YILDIRIM, BAYKAN VE SAĞLIK

Geçtiğimiz pazar günü Fenerbahçe’nin Dereağzındaki Lefter Küçükandonyadis tesislerindeki Sporcu Sağlık Merkezi’nin açılışı vardı. Biraz gecikmeli de olsa yetiştim. Fenerbahçe Sporcu Sağlık Merkezi Direktörü sevgili kardeşimiz Asım Baykan’nın mutluluğundan ağzı kulaklarındaydı. Gerçekten mükemmel bir yer olmuş. İçinde neredeyse yok “yok”. Şöyle anlatayım, bir adım ötesi artık tam teşekküllü hastane.

Çok uzun süredir Fenerbahçe’nin takım doktorluğunu yapan Baykan bu konuda yani Takım doktorluğu konusunda Amerika’da eğitim almış. Bilirsiniz Fenerbahçe’de bir iş yapılacağı zaman öncelikle Başkan Aziz Yıldırım ile yöneticileri inandırmak gerek. İşin en zor taraflarından biri budur, ondan sonrasını Fenerbahçe’nin dinamiği ve becerikliliği halleder. Bu soruyu sordum sevgili Baykan’a.

İnanmayacaksınız ama işin en kolay yanı bu olmuş, anlattı. “Konu Fenerbahçe olunca günde yaklaşık 50 sporcuya hizmet verilmesi gerek. Bu ayda 1500 tedavi hizmeti demek. Hastanelere ve tedavi merkezlerine gönderilen futbolcular için verilen parayı hesap edin. 3-5 aylık gider ile Fenerbahçe’ye kendi merkezini kazandırmış olduk. Bunu anlattığım Fenerbahçe Sayın Başkanı Aziz Yıldırım ile yöneticiler sağolsunlar bizleri desteklediler ve yüreklendirdiler. Sonu böyle gördüğümüz gibi mükemmele yakın oldu. Umarım bunu daha da ileri götürürüz.”

SALİH İÇİN DOĞRU YÖNTEM

Okuyanlardan hatırlayanlar olacaktır. Fenerbahçe’nin gözde çocuğu Salih Uçan konusunda birkaç kez burada yazdım. Onu kazanmanın yolunun Aykut Kocaman’ın uygulamalarından geçtiğini belirttim. Doğrusu, zaman gösterdi ki, davranışlar alaturka olunca, karşılığı da öyle alıyorsunuz. Yani Salih’in davranışlarının da beklendiği olgunlukta olmadığı bilgileri gelmişti.

Dün gördüğüm bir haber beni umutlandırdı. Öyle ya, daha 20 yaşında, oynamadığı alt kategori Milli takımmımız kalmadı. Neredeyse rekor sayıda. Bu elbette ki, Avrupalıların gözünden de kaçmamıştı, teklifler ve talipler birbiri ardına sıralanıverdi. Başkan Aziz Yıldırım öyle arabesk değildir. Gerekli görürse, hem Fenerbahçe’nin, hem futbolcunun menfaatini düşünür, gereğini yapar.

Bu kez de öyle yapmış. Ama tam sarı lacivertlilerin çıkarına ve babaca. Teknik Direktör Ersun Yanal ile konuşmuş. Sonra birlikte sık sık Salih ile konuşup nasihat etmeye başlamışlar. Bazan kulak çekmişler, bazen sırtını okşamışlar. Sonuç ortada, Salih’in yeniden yükselen perfırmansı var. Şimdi iş daha fazla dakika almasına geldi. İnanın, gözlerimle görüyorum, Fenerbahçe zorlandığı anlarda oyuna Meireles ve Salih girerlerse pas yüzdesi birden artıyor, Sarı lacivertliler orta alan ile forvet arasını yakınlaştırıp karşı kaleyi daha fazla zorlamaya başlıyorlar. Salih’in yaptığı kötülere değil iyi şeylere baktığınızda onun kıymetini daha iyi anlayacaksınız.

AVNİ AKER’İ BASMAK!

Hemen söyleyeyim, Trabzonspor’a verilen 6 maçlık ceza insafsızlıktır. Evet, Fenerbahçe maçında tribünler doğru şeyler yapmadı. Ama sahaya da girmedi. Tamam, özellikle başkanlarının kışkırtmasıyla eline geçeni sahaya yağdırdı. Ama sahanın içinde futbolcuların birbirlerine davranışı normal ölçülerin asla dışına çıkmadı.

Pazartesi günü, birlikte Meltem TV’de programa çıktığımız Mustafa Kahraman açıkladı. Verilen 6 artı 1 maçlık ceza Trabzonluları çok kızdırmış. Avni Aker Stadı’nı kapıları kırıp basacaklarmış. İşte bu hiç olmaz. Yörelerinin ürünü Kisarna köpüklü maden suyu gibi maşallah bizim mübarek Trabzonlu dostlar. Akılları sıra Federasyonun kararını tanımayacaklar ya...

Bakın kardeşler, bilen bilmeyene anlatsın. Yapmayın, etmeyin. Bana göre de verilen kapatma cezası çok fazla. En fazla 2 artı 1 olmalıydı. Üstelik böyle olunca “ Bak, Galatasaray maçı da böylece aradan çıkıyor” dedikoduları da önlenirdi. İnşallah konu sadece söylentide kalır, Trabzon’un akil adamları konuya el koyar. Taraftarlara Sivas maçını örnek gösterirler. Her zaman söylediğim gibi, Trabzonspor sahanın içinde oynadığı zaman, mükemmel işler yapıyor. Çıkmayın yeşil çimler dışına, bırakın olayları akışına. Size sürekli kin, nefret, düşmanlık pompa edenleri silin atım bordo mavililerin hayatından. Gökeceksiniz her şey daha iyi olacak.

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları