22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Çin halkçılıkta çığır açıyor

Adnan Akfırat

Adnan Akfırat

Gazete Yazarı

A+ A-

Çin’in önümüzdeki dönemde izleyeceği ekonomik, sosyal, diplomatik siyaseti belirleyen “İki Toplantı”sı bugün sona erecek. Satın alma gücü açısından dünyanın en büyük ekonomisine yön veren kararların etkisinin kendisiyle sınırlı olmayacağı malum. Hele ki Koronavirüs salgınının dünyayı belirsizliklere sürüklediği bu dönemde Çin’in alacağı yeni kararların, küresel ölçekte etkisinin daha da büyük olacağı kesindir. Dünya basını ve araştırma kuruluşları, harıl harıl Çin’deki toplantıların sonuçlarını irdelerken, bizim basın gözlerini kapayıp, kulaklarını tıkamayı tercih etti. Türkiye’nin Çin konusundaki aymazlık derecesindeki ilgisizliği ve bilgi yoksunluğunun nedenleri daha derinden incelemeyi hak ediyor.

ANAHTAR KAVRAM

Ulusal Halk Meclisi ve Halk Siyasi Danışma Konferansı toplantıları için 5 bini aşkın delegeyi Pekin’e toplamak salgının ardından cesur bir adımdı. Çin yöneticileri, pandeminin baş göstermesinden itibaren, Batılı ülkelerin aksine alabildiğine sakin ve kendinden emin son derece etkili önlemler aldı. Bunun nedeni sadece kültürel fark değil. Çin’in ekonomik ve toplumsal sisteminin bu tür krizlere hazırlıklı ve dayanıklı olmasının bir sonucu.

Nitekim Çin Cumhurbaşkanı ve Çin Komünist Partisi Genel Sekreter Xi Jinping, 23 Mayıs sabahı Çin Halk Siyasi Danışma Konferansı’nın Ekonomi ve Çevre Komitesi’nin ortak toplantısına katıldı ve önemli bir konuşma yaptı. Genel Sekreter Xi delegelere, Çin'in ekonomik potansiyelinin yeterliliğini ve dayanıklılığını hatırlattı. Yönetimin geniş manevra alanının da bulunduğunu belirten Xi, birçok politika aracına sahip olduklarını ve Çin ekonomisinin temel özelliklerinin değişmediğini vurguladı.

Evet, kriz durumlarında kurtarıcı anahtar kavram, ülkenin yeterli potansiyelinin olmasıdır. Bunu belirleyense ülkenin geçmişteki altyapı ve insan kaynağına yatırımları ve hükümetin bağımsız politika araçlarına sahip olmasıdır. Bu sağlam temel, yılın ilk çeyreğinde ekonomisinin yüzde 6,8 küçülmüş olmasına karşın Çin’in rahatlığını sağladı.

BAŞBAKAN’IN ÇALIŞMA RAPORU

Toplantılarda öne çıkan en önemli metin Başbakan Li Keqiang’ın sunduğu hükümet çalışma raporu oldu.

Hükümet Raporu’ndaki ABD ile ilişkilere, Tayvan sorununa, savunma bütçesinin yüzde 6,6 artırılmasına, Hong Kong’un Güvenlik Yasası’na ve uluslararası ilişkilere ilişkin değerlendirmelerini bir başka yazıda ele alacağız.

Rapor’un esası koronavirüs sonrası Çin ekonomisinin nasıl geliştirileceğini belirliyordu. Bu yazıda bu politikaları ele alacağız.

Çalışma raporunda halkın yaşamını ilgilendiren öncelikli 17 hedef belirlendi:

1- Kentsel ve kırsal bölgelerde en az 9 milyon yeni istihdam yaratılacak. Ölçülen işsizlik oranı yüzde 6 ve kayıtlı işsizlik oranı yüzde 5,5 civarında korunacak.

2- Tüketici fiyatları yüzde 3,5 oranında tutulacak.

3- Mutlak yoksulluk altındaki nüfus sıfırlanacak.

4- Mali açık oranı en az yüzde 3,6 olacak.

5- 1 trilyon Yuan (140 milyar dolar) salgınla mücadele özel devlet tahvili çıkarılacak.

6- İşletmeler için vergi ve sosyal sigorta yükü 2,5 trilyon Yuan (350 milyar dolar) azaltılacak.

7- Vatandaşların gelir artışı ve ekonomik büyüme hızı dengeli şekilde korunacak.

8- Geniş bant internet ve özel hatların ücretleri ortalama yüzde 15 azaltılacak.

9- Büyük ticari bankaların KOBİ’lere kredi artış oranı yüzde 40’ın üzerine çıkacak.

10- Bu yıl ve önümüzdeki yıl 35 milyon kişi mesleki beceri eğitimi görecek ve yüksek meslek okulları fazladan 2 milyon öğrenci alacak.

11- Eyalet hükümetlerinin alt yapı yatırımları için 3,75 trilyon Yuanlık (525,5 milyar dolar) yerel özel tahviller çıkarılacak.

12- Demir yolu inşası için 100 milyar Yuan (14 milyar dolar) sermaye artırılacak.

13- Çin'in ülkenin kendi çabaları ile 1,4 milyar Çinli insana gıda tedariki sağlama zorunluluğuna bağlı olarak, 5 milyon 333 bin hektar yüksek standartlı tarım arazisi açılacak.

14- Çin, her yıl 300 milyon kişiye emekli maaşı veriyor. Çin, emekliler için temel emekli maaşını ve asgari temel yaşlılık maaşını artıracak.

15- Çin, "konut spekülasyon için değil, yaşamak içindir" ilkesine bağlı kalacaktır. Ülke, emlak piyasasının istikrarlı ve sağlıklı gelişimini desteklemek için kentleşmeye özgü politikalar uygulayacaktır.

16- Çin, halkın yaşam koşulunu olumsuz etkileyen hava kirliliğini yasal, bilimsel ve hedefli bir şekilde engellemeye öncelik verecektir

17- Çin, halkın tüketim arzusunu geliştirecek, satın alma gücünü artıracak ve perakende sektörlerinin güçlenmesini destekleyerek iç pazarın gelişmesine hız verecektir.

SIFIR YOKSULLUK

Raporun ana teması iki kelimeyle özetlenebilir: Birincisi, iş güvenliğine odaklanmak ve iç pazarı büyütmekken, bir diğeri mutlak yoksulluğu sıfırlamak.

Çin bu yıl mutlak yoksulluğu sıfırlıyor. Böylece, Birleşmiş Milletler 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi’nde belirlenen hedefe 10 yıl önceden ulaşılacak. Bu aynı zamanda Çin'in, küresel ölçekte yoksulluğun azaltılmasına çok önemli bir katkısı. Yoksulluğu sıfırlamak, “Her Açıdan Orta Halli Refah Toplumu” kurmanın öncelikli şartı. Çin, bu merkezi kamusal hamlelerle, “çok bilmiş” Çin uzmanlarının öngörüsünü yanlış çıkararak, mutlak yoksulluğu sıfırlama hedefine doğru istikrarla yürüyor.

DOKUZ MİLYON YENİ İŞ

Hükümet raporunda belirlenen 9 milyon yeni iş olanağı yaratmak zorlu bir görev. Çin’de önceki yılların deneysel verilerine dayanarak söylenebilir ki, büyüme oranındaki her yüzde bir artış yaklaşık iki milyon yeni işe karşılık geliyor. Bu hesaba göre Çin’in bu yıl en az yüzde 4,5 gelişmesi beklenebilir. Ancak, büyüme ile istihdam sağlama arasında doğrusal bir ilişki yok. Örneğin, ilk çeyrekte Çin'in GSYİH'sı yüzde 6,8 azaldı, buna karşın 2,3 milyon yeni iş eklenmiş. Ekonomi yönetiminin önceliği istihdama vermesi, işgücü verimini düşürmeden istihdam sağlayabilir.

Çin’de istihdamda istikrarı sağlamak, halkın yaşamını iyileştirmenin birinci koşulu. Çünkü halkın en büyük kesimini geniş emekçi kitleleri oluşturuyor. İstihdam halka istikrarlı bir geçim kaynağı sağlıyor bu da ekonomik kalkınmayı destekleyen en temel faktör. Emek geliri, birçok kırsal bölge sakini için önemli bir gelir kaynağı ve yoksulluğun azaltılmasında da önemli bir araç.

İstihdam güvenliğini sağlamak için çare, işletmeleri ve özellikle KOBİ’leri ayakta tutmak. Çin’de istihdamın yüzde 80'inden fazlası küçük ve orta boy işletmeler tarafından sağlanıyor. Öte yandan Çin’deki KOBİ ölçeğinin Türkiye’nin 10 katı olduğunu hatırlamak gerekiyor.

EKONOMİNİN TEMELİ HALKIN İYİ YAŞAMI

Raporda, pandeminin bastıran zorluklarıyla başa çıkma ihtiyacı, uzun vadeli, sürdürülebilir ve sağlam ekonomik kalkınma ile insanların artan ihtiyaçlarının karşılanmasının önemi göz önünde bulundurularak iç talebi genişletme stratejisi benimseniyor. Çin yönetimi, halka daha iyi bir hayat vaat etmekten vazgeçmiyor.

Elbette, halkçı öncelik emekçilerin gelirini artırmak. İnsanların geçim kaynakları sağlandığında ekonomik ve sosyal kalkınmanın kökleri sağlamlaştırılmaktadır. Halkın temel yaşam ihtiyaçları karşılandığında ise işletmelerin kârlılığı güvence altına alınıyor, tüketim dengeleniyor ve ekonomik kalkınma teşvik ediliyor.

Birbirini besleyip bütünleyen halkçı bir plan söz konusu. O nedenle Raporda, arz yönlü yapısal reformun derinleştirilmesi, insanların refahının iyileştirilmesi ve tüketim ve yatırımın daha koordineli, karşılıklı olarak güçlendirici bir şekilde artırılmasına odaklanılıyor.

Çin'in farklı bölgelerindeki ekonomik kalkınmanın dengesizliğinin de ekonomik büyüme için büyük bir potansiyel sağladığına dikkat çekiliyor. İç talebi genişletmek için hâlâ gidilecek büyük alanlar olduğunu gösteriyor. Rapor’da belirtilen "yeni altyapı, yeni kentleşme girişimleri ve büyük projeler" in inşası, sadece insanların refahına öncelik tanımakla kalmayıp aynı zamanda iç talebin genişlemesini desteklemeye yardımcı olan yaşamsal bir önlemdir. Çin’de tüketimin ekonomik büyümedeki payı yüzde 64. Demek ki iç talebin genişletilmesi, ekonomik büyümenin de güvencesi.

Çin'in kişi başına geliri 10 bin doları aştıktan sonra, pek çok vatandaşın daha kaliteli ürünlere talebi arttı. Üretimin de buna ayak uydurması gerekiyor. Yani pazar, işletmeleri daha kaliteli ürün üretmeye zorluyor. İç talebin artması, tüm sanayinin ve hizmet sektörünün tedarik sisteminin aynı anda yükselmesini gerektirdi. Bu da ekonomiyi üst düzey bir dinamik dengeye sıçramaya zorladı.

İç talebi genişletmenin nihai hedefi aynı zamanda insanların yaşam standartlarını iyileştirmek üzerine odaklanıyor. Bu uygulama Çin’de ekonominin merkezine insanın yerleştirilmesi anlamına geliyor, yani halkçılık demek.

BÜYÜME HEDEFİ NEDEN BELİRLENMEDİ?

Bu yıl Çin büyüme hedefini ilan etmedi. 1978’de başlayan “Reform ve Dışa açılma” döneminde ilk kez oluyor. Bu durum yetkililer tarafından, “Büyük ölçüde herkesin coşkusunu, dikkatini ve enerjisini istihdam sağlamaya, halkın refahını artırmaya ve mevcut işletmeleri korumaya odaklanıyoruz” şeklinde açıklanıyor.

Bir önemli gelişme de Xi Jinping’in açıkladığı Çin’e Özgü Sosyalizmin Yeni Dönemi”nde Çin ekonomisinin “hızlı büyüme” aşamasından “yüksek kaliteli kalkınma” aşamasına geçmesi biçiminde dile getiriliyor. Çin GSYH odaklı büyüme modelinden uzaklaştığını da bu yolla ilan ediyor.

DANIŞMA TEMELİNDE HALK DEMOKRASİSİ

Batı basınına ve bizim kimi Çin uzmanlarına göre, Çin Ulusal Halk Meclisi ve Çin Halk Siyasi Danışma Konferansı toplantıları sadece, merkezin aldığı kararları tasdik etme organı. Oysa “İki Toplantı” Çin’de halkın her düzeyde aktif olarak katıldığı, görüş ve önerilerini ilettiği bir süreç. Halkın söz ve karar sahibi olması demek olan demokrasi, Çin’de özgün mekanizmalarla gerçekten uygulanıyor.

Başbakan Li’nin okuduğu Hükümet Raporu, sadece ÇKP Merkez Komitesi ve Devlet Konseyi üyeleri ve bakanların görüşlerini yansıtmıyor. Raporun ilk taslağı yine çok yönlü ve kapsamlı olarak Mart başında hazırlanmış. Sonra taslağa ilişkin halkın görüş bildirmesi için internet üzerinden çağrı yapılmış. 100 binin üzerinde öneri, eleştiri ve şikâyet gelmiş. Hükümetin resmi sitesi china.gov.cn, seçerek 1400 öneriyi iletmiş. Sadece halktan değil, yabancı uzmanlardan da katkı alınmış. Dokuz ülkeden 13 ünlü uzman, “küresel bir bakış açısıyla ve uluslararası karşılaştırma perspektifiyle, olağanüstü görüş ve öneriler” öne sürmüş.

Çin Bahar Bayramı’ndan önce hazırlanan Rapor Taslağı biçim ve içerik açısından önemli ölçüde farklılaşmış. Rapordaki bölümlerin bazıları tamamen değiştirilmiş. Çin Halk Siyasi Danışma Konferansı (ÇHSDK) ve Çin Ulusal Halk Meclisi (ÇUHM) toplantılarında da Rapor’a ilişkin 14 bin öneri ve görüş toplanmış. Çin Devlet Konseyi, bütün bu katkıları temel alarak 2020 yılı Çalışma Raporu’nu yayınlayacak.

SONUÇ: BÜYÜME AMAÇ DEĞİL ARAÇ

Koronavirüs krizinin dünyayı sarstığı bir dönemde, Çin’in görüştüğü Rapor içeriği ve bağlı olarak aldığı yeni kararların küresel yansımaları önümüzdeki günlerde daha da belirginleşecek.

Büyüme oranları ve GSYİH rakamları, gelişmenin yönünü değil nihai sonuçlarını gösteriyor. Büyüme hedefi eksikliğinden dolayı elbette Çin yönünü kaybetmeyecek. Bakın, Çin Enformasyon Bakan Yardımcısı Hu Kaihong, Çin’in yeni dönem politikasını şöyle özetliyor: “Yoldaş Xi Jinping ile birlikte ÇKP Merkez Komitesinin kararlarına ve planlarına uygun olarak, yeni kalkınma felsefesini uygulayacağız, arz yönlü yapısal reformları sürdüreceğiz ve yüksek kaliteli gelişimi teşvik edeceğiz.”

Bu sözlerde büyümenin arz yoluyla pazarı şişirmek değil, fakat halkın ihtiyaçlarını karşılamaktan kaynaklanan bir zorunluluk olduğu açık değil mi?