Çin yoksul ülkelerin borçlarını siliyor
M. Birol Güger
[email protected]
Çin Halk Cumhuriyeti, küresel kalkınma faaliyetleri kapsamında, 2017 yılı Haziran ayında Angola’ya ait borçların kısmen silineceğini açıkladı. Ağustos ayı başında ise Gambiya’ya ait önemli miktarda borç iptal edilirken, ülkeye yüksek miktarda sıfır faizli kredi tahsis edileceği açıklandı.
Öte yandan, ABD’de bulunan Küresel Finansal Bütünlük Merkezi (GFI) ve Norveç Ekonomi Okulu tarafından yapılan bir araştırma, Çin dışındaki gelişmiş ülkelerin, yoksul ülkelerden elde ettikleri karla ayakta kaldıkları gerçeğini teyit etti.
Çoğunluğu Batılı ülkelerden oluşan dünyanın gelişmiş ülkeleri, yoksul ülkeleri borç batağına sürüklerken, Çin, o ülkelerin borçlarını silerek, küresel anlamda daha adil bir ekonomik sistemin inşa edilmesine katkıda bulunuyordu.
YOKSUL ÜLKELER İÇİN 2 MİLYAR DOLARLIK FON
Birleşmiş Milletler (BM) Küresel Kalkınma Hedefleri Zirvesi’nde konuşan Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Eylül 2015’te, Çin’in, dünyanın en az gelişmişlik düzeyine sahip ülkelerinin borçlarını sileceğini açıklamıştı. Şi konuşmasında ayrıca dünyanın en yoksul ülkelerindeki koşulların iyileştirilmesi adına 2 milyar dolarlık bir fon oluşturacaklarını da taahhüt etmişti.
Çin’in yoksul ülkelere yönelik ‘borç hafifletme programı’ 2000’li yılların başlarına uzanıyor. Ancak, Ekim 2009’un sonlarına dek, 32 Afrika ülkesine ait toplam 3,6 milyar dolar borcun silinmesi tarihi bir adım olarak kabul ediliyor.
KAMBOÇYA, ZİMBABVE, ANGOLA VE GAMBİYA
2015 yılında Zimbabve’ye ait 40 milyon dolar tutarında borç iptal edilmişti. Zimbabve hükümeti ise buna karşın dış ticarette daha fazla Yuan kullanılacağını ilan etmişti. 2016 yılında ise Kamboçya’nın borçlarının iptal edildiği açıklandı. Çin, aynı yıl Kamboçya’ya 600 milyon dolarlık bir yardım paketinin gönderildiğini açıkladı.
Son olarak, 2017 yılı Haziran ayı başında, Angola’ya ait borçların kısmen silineceği ve kalan borçların da yapılandırılacağı açıklandı. Ağustos ayı başlarında ise Gambiya’nın önemli miktarda borcu silindi ve bununla da kalınmayarak ülkeye önemli miktarda sıfır-faizli kredi tahsis edildi.
Başkan Şi, 2015’teki 'Çin-Afrika Zirvesi'nde, Çin'in 2030'a kadar, Afrika'nın kalkınmasına katkıda bulunmak amacıyla kıtada 60 milyar dolar hacminde kalkınma projelerini hayata geçireceğini ve yüksek tutarda vadesi gelen borcun iptal edilmeye devam edeceğini ilan etmişti.
Şi aynı zirvede yaptığı konuşmada, insanlığın bu yeni dönemini, “Dünyada hızlanan evrimin tarihi bir süreci yaşanıyor. Barış, gelişme ve ilerleme güneşinin savaş, yoksulluk ve gericiliğin bulutlarını dağıtmak için yeterince gücü olacak” sözleriyle tarif etmişti.
BATI BORÇLANDIRMAYA DEVAM EDİYOR
Öte yandan, 2016 yılının sonunda, ABD merkezli bir düşünce kuruluşu olan Küresel Finansal Bütünlük (GFI) ve Norveç Ekonomi Okulu bünyesinde faaliyet yürüten Uygulamalı Araştırma Merkezi tarafından yapılan bir araştırmada, zengin ve yoksul ülkeler arasında gerçekleşen sermaye giriş çıkışları yıllar bazında mercek altına alındı.
Söz konusu çalışmada, daha önce olduğu gibi sadece yardımlar, dış yatırımlar ve ticaret akışları değil; borç iptalleri, karşılıksız sermaye transferleri ve kayıt dışı sermaye çıkışları da dikkate alındı.
Çalışmayı yürüten Dr. Dev Kar ve Dr. Guttorm Schjelderup çalışmalarının neticesinde, yoksul ülkelerden zengin ülkelere yönelik para akışının, zengin ülkelerden yoksul ülkelere yönelik para akışından çarpıcı ölçüde fazla olduğunu belgelediler.
37 YILDA 16 TRİLYON DOLAR VURGUN
Küresel Finansal Bütünlük Merkezi’nde faaliyet yürüten bir ekonomist olan Joseph Spanjers’a göre, Çin, her ne kadar yeterli olmasa da, yoksul ülkelere yönelik, istatistiklere etki edecek ölçüde finansal akışa sahipti.
Araştırmaya göre, kayıtlı verilerin son yılı olan 2012’de, gelişmekte olan ülkeler tüm yardımlar, yatırımlar ve yurtdışı gelirleri de dahil olmak üzere toplam 1,3 trilyon dolar elde ettiler. Ancak aynı yıl, gelişmekte olan ülkelerin kasalarından toplamda 3,3 milyar dolar çıkarak (Çin hariç) gelişmiş ülkelerin kasalarına girdi.
Bir başka deyişle, gelişmekte olan ülkeler, gelişmiş ülkelerden herhangi bir yolla edindikleri sermayenin yaklaşık iki katını düzenli olarak gelişmiş ülkelerin kasalarına gönderdiler.
1980’den bu yana tüm yıllar değerlendirildiğinde, gelişmekte olan ülkelerden, gelişmiş ülkelere yönelik net çıkışlar 16,3 trilyon dolara tekabül etmekte ve bu rakam da kabaca ABD’nin GSYİH’sına denk düşüyor.
Bu da demek oluyor ki, zengin ülkeler, yoksul ülkelerin ekonomik gelişimine katkıda bulunacağı yerde, yoksul ülkeler zengin ülke ekonomilerini beslemeye devam ediyor. İşte, Çin hükümetinin, ‘yoksul ülkelerin borçlarını silmeye’ yönelik adımları da bu noktada anlam kazanıyor.
Çoğunluğu Batılı ülkelerden oluşan, dünyanın gelişmiş ekonomileri, 15. yüzyıldan bu yana yoksul milletlerin kaynaklarını en ağır şekilde sömürürken Çin, o ülkelerin borçlarını silerek tarihin akışını değiştirecek adımlar atmaya devam ediyor.
***