24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Çinli şirketler ‘Küresel Güney'i kazanıyor!

Melih Baş

Melih Baş

Gazete Yazarı

A+ A-

The Economist dergisinin geçen haftaki sayısı yazımızın başlığı yaptığımız bir kapak dosyasıyla çıkmıştı.

ÖNEMLİ VURGULAR: ACABA?

Yazıda vurgulanan hususları özetleyip, tartışmanız için sunmuş olalım:

- Batılı tekeller küresel ticarette baskın güçtü. Neredeyse her ülkedeki tüketiciler ve işçiler, Amerika, Avrupa ve daha az ölçüde Japonya'daki çok ülkeli şirketlerin (ÇÜŞ) küresel etkinliklerinden bir biçimde etkilenmekteydi. Ancak, otomobilden giyime kadar çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren Çinli şirketler hızla yurtdışına açılırken, bu batılı tekeller artık tehdit altında. Yeni savaş alanı ne Çin ne de zengin dünya; küresel güneyin hızla büyüyen ekonomileri!

- Çin ticaretinin genişlemesi iki biçimde oluyor. İlki küreselleşmiş tedarik zincirleri yoluyla olmaktadır. Örneğin lityum piller gibi kritik hammaddelerde tedarik zincirinin kontrolünü ele geçirdi ve dünyanın önde gelen elektrikli araç üreticisi oldu. Çinli şirketlerin yabancı gerçek yatırımları geçen yıl üç katına çıkarak 160 milyar dolara ulaşmış.

Çin'in giden doğrudan yabancı yatırım stoku, geçen yıl GSYH’nin sadece %17'sine eşdeğermiş. Bunun büyük bir kısmı Malezya'dan Fas'a kadar ülkelerde fabrika inşa etmek için harcandı. Bu konularda The Economist dergisinin EIU birimince oluşturulmuş özel bir endeksi bile var bkz.: https://www.eiu.com/public/topical_report.aspx?campaignid=ChinaGoingGlobal.

İkincisi ise dışsatım yoluyla dünyanın geri kalanında yaşayan 5 milyar tüketiciye mal ve hizmet sunmasıdır. 2016'dan bu yana borsada işlem gören Çinli firmalar küresel güneydeki satışlarını dört katına çıkarmış ve şu anda burada zengin ülkelerden daha fazla satış yapıyor. Batı için Çin'in yükselişiyle baş etmeye çalışmak rahatsız edici dersler içeriyor. Üstelik bu yatırımların çoğu, hammaddelere erişimi güvence altına almaya veya yabancı fikri mülkiyet edinmeye odaklandı. Çin'in yurt dışına sevk ettiği ürünlerin giderek azalan bir kısmı yabancı şirketler tarafından üretilmektedir.

- Çinli şirketler, Endonezya'dan Nijerya'ya dek her yerde yerleşik ÇÜŞ’lerin şirketlerin egemenliğini kırıyorlar. Bir elektronik şirketi olan Transsion, Afrikalıların satın aldığı akıllı telefonların yarısını üretiyor. Mindray, Latin Amerika'daki hasta izleme sistemlerinin lider tedarikçisidir. Çinli elektrikli araç (EVS) ve rüzgar türbini üreticileri, aynı zamanda TikTok'un en büyük on pazarından dokuzuna da ev sahipliği yapan gelişmekte olan dünyada genişliyor.

- Ancak Çin genişlemesinin kesin şekli Batı ve Çin'deki hükümetlerin politikalarının bir sonucudur. Zengin ülkeler, güneş panelleri ve elektrikli araçlar da dahil olmak üzere Çin mallarını dışarıda tutmak için ticari engeller koyarken, kimi Çinli firmalar üretimi küresel güneye kaydırarak kısıtlamaları aşmaya çalışıyor. Aynı zamanda gelişmekte olan pazarlara doğrudan satış yapmak da daha cazip hale geldi.

Şirketlerin yolu, Çin hükümetinin, özellikle Kuşak ve Yol İnisiyatifi (KYİ) aracılığıyla 1 trilyon dolarlık altyapı yatırımını kolaylaştırarak küresel güneyle diplomatik ilişkiler kurma çabaları sayesinde kolaylaştırıldı. Batı içe döndükçe Çin ve gelişmekte olan dünyanın geri kalanı daha da yakınlaştı.

- Küreselleşmenin saldırı altında olduğu bir dönemde bu, politika yapıcılar için önemli bir ders içeriyor: Ticaretin olağanüstü faydalar getirebileceği. Milyarlarca hayat, daha geniş ucuz, yenilikçi ve yeşil ürün seçenekleriyle zenginleşecek. Transsion'ın 100 dolarlık akıllı telefonları, dünyanın en yoksul insanlarından bazılarının artık internetin sunduğu tüm bilgi ve hizmetlere parmaklarının ucunda olduğu anlamına geliyor.

Uygun fiyatlı tıbbi cihazlar sayısız hayat kurtaracak. Düşük maliyetli iklim dostu teknolojiler, gelişmekte olan ülkelerin zenginleşip nüfusları arttıkça bile sera gazı çıkarımlarını denetim altında tutabilmelerini olanaklı kılıyor.

- Bir başka ders de, yerleşik Batılı çokuluslu şirketleri rekabetten korumanın ne kadar maliyetli olduğudur. Yurt içi rekabet, bir zamanlar kalitesiz taklit ürünler ürettiği için alaya alınan Çinli firmaların, düşük gelirli tüketiciler için mal üretme becerisinde Batılı şirketlerin asla başaramadığı bir şekilde ustalaştığı anlamına geliyor. Çin firmaları artık elektrikli araçlar ve piller alanında, yani zengin dünya hükümetlerinin kendi ülkelerinde şımarttığı türden endüstrilerde son teknolojiye sahip.

Yapay zekâ, yarı iletkenler, sentetik biyoloji, kuantum hesaplama, blok zinciri gibi kritik teknolojilerin tasarımı, geliştirilmesi ve üretimini kontrolde ABD ve Çin arasında ekonomik bir savaşım acımasızca sürüyor. ABD’nin kendisi ve müttefikleri üzerinden uyguladığı yaptırımlara Çin de karşılık veriyor.

Örneğin mikroçipler ve güneş panellerinin temel girdisi olan galyum ve germanyum’un dışsatımını kısıtlamak gibi! ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yaptırılan ve 64 yeni teknolojideki rekabeti ölçen bir araştırmaya göre Çin bu alanların yüzde 80’inden fazlasında ABD’yi geçmiş durumda imiş. Çin markalarının küresel çekicilikten yoksun olduğu fikri, hızlı moda firması Shein gibi şirketler tarafından yerle bir edildi.

Çinli şirketlerin küresel güneydeki satışları şimdiden Japon çok uluslu şirketlerin satışlarını geride bırakmış; mevcut eğilimlere göre 2030 yılına kadar Avrupalı ​​firmaların da önüne geçecek ve Amerikalı şirketlerle aynı düzeye ulaşacaklar.

- Küresel güneydeki hükümetler için alınacak ders daha inceliklidir. Ev sahibi ülkelerdeki politika yapıcılar kendi tüketicilerini zenginleştirme, istihdam yaratma, yenilik ve rekabeti teşvik etme fırsatına sahiptir. Ancak bunu yapabilmek için bir yanda korumacılık ve açıklık arasındaki dengeyi iyi kurmaları gerekecek. Çinli şirketler de bu bağlamda “kazan-kazan” politikası uygulamaktadırlar.

- Batı'da olduğu gibi Çinli şirketlerle rekabet eden yerli ve yabancı şirketler, Çin'in sübvansiyonlara olan düşkünlüğünü öne sürerek özel korumalar istiyorlar. Örneğin, Brezilya, Endonezya ve Türkiye’de elektrikli araçlara gümrük vergisi getirildi. Çinli şirketler bunun üzerine küresel güneyde üretime yönelik yatırımlara giriştiler, kimileyin son montaj aşaması olsa, bu şirketlerde Çinli işçiler de getirilip çalıştırılıyor olsa bile! Küresel güneye düşen iş gerçekten yararlanabilmek Çinli şirketlere daha fazla yerel işçi çalıştırmaları, teknolojiyi paylaşmaları ve yerel çevre ve çalışma standartlarına uymaları konusunda baskı yapmak!

- Çinli şirketler de buna uymaktadırlar. Yıllar geçtikçe Amerikalı ve Japon çokuluslu şirketler, nihai pazarlarına daha yakın olmaya, maliyetleri düşürmeye ve öfkeli yerel halkın tepkisinden kaçınmaya çalıştıkça, yerel personeli eğitmenin ve teknik bilgi aktarmanın yararlarını gördüler. Nasıl daha yakın ticari bağlar 20. yüzyılın sonlarında Amerika ve Japonya'nın yumuşak gücünü artırdıysa, Çin de küresel güneyde daha büyük bir nüfuza sahip olabilir.

- Onlarca yıldır Batı, küreselleşmenin dünyadaki en ateşli savunucusuydu. Kendisini Çin rekabetinden korumak için içe dönme kararının sonuçlarının tamamen netleşmesi yıllar alacak. Ama dünya yerinde durmuyor. Batılı ÇÜŞ’ler uzun süredir sınır ötesi ticaret ve yatırımın ana aktörleri ve açıklıktan en büyük yararlananlar arasında yer alıyorlardı ama bugün dünyanın en hızlı büyüyen ve en kalabalık pazarlarında yerlerini teslim ediyorlar. Çin de zaten bunun meyvelerini alıyor.

SONSÖZ

Yukarıda özetlediğim hususlara ait görüş ve eleştirilerimizi CGTN Türk’te bir video çekimi ile yayınladık (8.8.2024), meraklısı için işte linki: “Prof. Dr. Melih Baş'tan flaş Çin yorumu: 'ABD, AB ve Japonya tam olarak bundan korkuyorlar' - CGTN Türk (cgtnturk.com)”.

The Economist Çin Yapay zeka İşçi ABD