Çinli U-20’ler -(TAMAMI)
Fransa karşısında yenilip elenmekten çok beni üzen futbolcularımızın ezilmesi oldu. Oysa o maça dek hiçbir rakipleri karşısında kötü oynamalarına karşın ezik ve kendine güvensiz görünmemişlerdi. Bu durumun neden kaynaklandığı dışarıkdan bakılınca çok net olarak görünüyor. Fransız takımı futbolcuları öncelikle takımlarının bir parçasıydılar. Ayrıca bireysel yıldız olarak da gerektiğinde üstündüler. Daha önce onları seyreden futbolcularımız belli ki, onlardan ürkmüşlerdi.
Ancak tek neden bu değildi. İki ekip arasındaki fizik farkına dikkat ettiniz mi, bilemiyorum. Ben maçı anlatan spikerin yalancısıyım. İki takım arasında ortalama 5 santimetrelik boy farkı varmış. Fark olduğunu zaten çıplak gözle de görebiliyordunuz. Ayrıca normalde bize kazma görünebilecek şekilde kuvvetliydiler ve ikili mücadelelerde futbolcularımızı ezdiler. Kaba tabirle hemen kafamıza vurup ayağımızdaki topu aldılar. Bu farkı zaten daha önceden bilen futbolcularımız maçta yaşayınca giderek kendilerine güvenlerini kaybettiler ve belki de yaşamlarının en kötü futbollarını oynadılar.
Şimdi başlıktaki Çinli kelimesini açayım. Bundan neredeyse 20 yıl kadar önceydi. Ümit takımının başında İstanbulspor’dan benden genç takım arkadaşım olan Raşit Çetiner teknik direktör idi. Yine son derece yetenekli futbolculardan oluşan bir takıma sahiptik. Ama futbolcularımız ufak tefektiler. Ben de Çin Ordusu diye yazı yazmıştım. Sevgili Raşit kardeşi biraz alındı. Kendisinin boyu benden iki santim kadar da uzundur. Yani 1,82 den fazla olmalı. Onu izah ettim, biraz sohbetten sonra anladı, anlaştık.
Değişen bir şey yok. Kısa boylu futbolcular ayaklarını kollarını çabuk salladıkları için hızlı sanırsınız. Gençlikte daha yetenekli gibi görünürler. Ama sonra bakarsınız, kazma gibi gördüğümüz Fransız yanından tren gibi geçer, ne olduğunu anlamazsınız. Bunun şimdiki tipik örneği Trazonsporlu Alanzinho’dur. Daha öncelerde Fenerbahçedeki Robrov ve Lazetiç de bu örneklerdendir. En çarpıcı örneği ise 1996 Avrupa Şampiyonası finallerinde yaşadık.
Fatih Terim müthiş bir ilki başarmış Türkiye’yi finallere taşımıştı. Beşiktaşlı bek Recep Çetin de liglerimizin en başarılı savunmacılarındandı. Sıfır çektiğimiz finallerdeki son maçımızda Danimarka Recep’in kaldırdığı toplarla 3 kafada işimizi bitiriverdi. Yani kardeşler işin özet tarafı futbolcu seçiminde daha işin başında davayı kaybediyoruz. Oysa yetenek açısından hiç sıkıntımız yok, yeter ki onları doğru seçip yerleştirelim.