25 Kasım 2024 Pazartesi
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Çirkin bir yarış-(TAMAMI)

Şahin Mengü

Şahin Mengü

Eski Yazar

A+ A-

Değerli okurlarım bugün çok farklı bir konuyu dile getireceğim, ama sakın bazılarının tehditlerinden yılıp da başka konulara değindiğimi zannetmeyin; tekrar ülke ve CHP’nin ideolojik sorunları ile ilgili yazmaya devam edeceğim.

Hasta olduğu için başkalarının yardımına muhtaç olarak yaşamını sürdürmeye devam eden kişilere, sağlıklı bir insandan veya bir ölüden alınan organların nakli ile hasta kişiyi sağlığına kavuşturup, onu sağlıklı bir yaşama kavuşturabilmek insanlığın çok eski bir uğraşıdır.

Hasta kişilerin hayatlarını devam ettirmek veya yaşam standartlarını yükseltmek için zorunlu olan sağlıklı doku ve organ nakli günümüzde artık yoğun ve başarılı bir şekilde yapılmaktadır.

Antalya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde geçtiğimiz günlerde yapılan başarılı yüz nakli ülkemizde ve dünyada da yankı yarattı ve haklı olarak bu ülke insanının göğsünün kabarmasına neden oldu.

Antalya Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin organ naklinde dünya çapındaki büyük başarıları, diğer üniversitelerde bir akademik yarış başlattı. Bu başarıya imza atanlar da, şu günlerde Silivri zindanında bulunan Sayın Haberal’ın öğrencisi olduklarını söyleyerek büyük bir insanlık örneği vermişlerdir.

Şevket Çakmak on dört sene evvel iki kolu ve iki bacağını kaybetmiş ama yaşamını başkalarının yardımıyla da olsa yürüten, ailesi açısından en azından nefes alan bir evlat, bir kardeşti.

Ona iki kol ve iki bacak nakli yapılmasına karar verilmiş olduğuna göre tıbbi bütün değerlendirmelerin eksiksiz yapıldığı, girilen riskin sağlanacak faydadan daha az olduğuna karar verilmiş olacak ki; bu ameliyat gerçekleştirildi.

Her ameliyatta, en basitinde bile bile hayati riskler vardır ve hele organ nakli ameliyatları çok daha fazla hayati risk taşımaktadırlar.

Bilindiği üzere insan vücudu kişiye özel proteinler taşır. Bu proteinler kendine yabancı olan dokularla ahenk kuramamakta, olumsuz tesir yapabilmekte ve hatta bunlar nakil yapılan vücudu zehirleme ve parçalama etkisine sahip olabilmektedirler.

İşte kendisine iki kol ve iki bacak nakli yapılan Şevket Çavdar’a yapılan organ naklinden kısa bir sonra nakledilen organların uyum sağlamadığı, bu nedenle nakledilen iki kol ve bacağın alındığı ve sonunda da hayatını kaybettiği açıklandı.

İnanmak istemediğim iddialar

İlk naklin yapıldığı gün onlarca doktor, kameraların karşısına geçip ne kadar başarılı bir organ nakli yapıldığını açıkladılar. Ancak Şevket Çavdar’ın ölüm haberi iki satırlık bir açıklamayla geçiştirildi. Keşke bu nakil de başarılı olsaydı da dünya tıp literatürüne girseydi.

Ankara’ya yansıyan haberlerde, olayın iki üniversite ve iki doktor arasındaki ölçüsü kaçmış bilimsel rekabetten kaynaklandığı, “Onlar ilk yüz naklini gerçekleştirirlerse biz de ilk dörtlü uzuv naklini gerçekleştiririz” kıskançlığına girdikleri söylenmektedir. Gerçekliğine inanmak istemediğim bu iddialar doğru ise bir insan çirkin bir rekabet nedeniyle hayatını kayıp ediyorsa bu çok daha acı ve utanç vericidir.

Bilinmesi gerekir ki, hayat iki taş arasında bile güzeldir. Hele de insan hayatı.

Türk Anatomi ve Klinik Anatomi Derneği Başkanı Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hamdi Çelik “Bilimsel Haset ve Kıskançlık” başlıklı yazısında şöyle demektedir:

“‘Kıskanılmayan, imrenilecek erdemi olmayandır’ sözü doğrudur fakat burada bu duygunun olası rekabet duyguları yerine acımasız bir kıskançlığa dönüşmesi, bilimsel ortamlarda, özellikle yüksek eğitimli ve birçok meziyetlerle donanmış olması beklenen hekimler, öğretim üyeleri ve yardımcılarında varlığını belirginleştirmesi ciddi bir akademik probleme neden olmaktadır.”

Eğer Şevket Çavdar böyle acımasız bir kıskançlık yüzünden kobay olarak kullanılmış ve hayatını kaybetmişse çok daha üzücüdür.