24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Cisimsizlerin “İSİMSİZLER” Hazımsızlığı

Aykut Diş

Aykut Diş

Site Yazarı

A+ A-

Siyasal mücadelelerde ve savaşlarda üç gücün yönetimi, süreçlerin belirlenmesi bakımından kritiktir: Para, zor ve ideoloji…

Fikirsel gücünüz meşruysa ve kuvvetliyse para da bulunur; zor gücü de. Yedi cihandan işgalcileri yokluk ve yoksulluğa rağmen Anadolu’dan kovan atalarımız bunun en güzel örneklerindendir. Bu durumun Küba’dan Afrika’ya, Vietnam’dan Hindistan’a kadar dünya tarihinde de örnekleri vardır. Verdiğiniz mücadele ya da yaptığınız savaş, haklı ve kararlı bir fikirsel güce dayanmıyorsa üstün silahların ve yüksek rakamlı kâğıtların bir önemi yoktur. İtalyan düşünür Antonio Gramsci ideolojik gücün tesirini “İnsanı kafasından yakalayacaksın; kolu, bacağı, gövdesi nasıl olsa geriden gelir.” diyerek tanımlar.

POST MODERN SİYASET VE SANAT TEORİLERİNİN DOĞUŞU

Karşı karşıya olan her kuvvet ilk iş olarak diğerinin fikirsel gücünü zayıflatmanın yollarını arar. Maddi - manevi en az kayıpla sonuca ulaşmak için kafa karıştıracak ve disiplin bozacak eylemlere girişir.

1980’li yıllardan itibaren emperyalistler geçmiş yenilgilerinden dersler çıkararak zor gücünün ve para gücünün tek başına yeterli olmadığını keşfettiler. Haksız savaşlarını ve hırsızlıklarını sürdürebilmek için ikna, etkisizleştirme ve bozgunculuk yöntemlerini geliştirdiler. Asimetrik savaşın en önemli alt taktiği olan psikolojik savaşı yaygınlaştırdılar. Küreselleşme safsatasının gereği olarak ulus devletleri yıkıma uğratmak, ulus devletlerin vatandaşlarını çok parçalı hale getirmek, bu sürece direnenlerin ve direnme potansiyeli taşıyanların iradelerini kırmak için “insan hakları”, “özgürlük”, “demokrasi”, “barış” gibi ilerici değerleri büyük projelerini meşrulaştırmada kullandılar. Uluslararası tekeller tarafından finanse edilen post modern siyaset ve kültür - sanat teorilerini temel akademik referanslar haline getirerek hayatı ve aklı denetim altına almaya çalıştılar. Fakat başaramadılar.

NEOLİBERAL YAYILMACILIĞININ MEŞHUR SÖYLEMİ: SAVAŞ KARŞITLIĞI

Türkiye’nin emperyalizmin cenderesinden sıyrılarak Amerikan koridoruna Fırat Kalkanı’yla yanıt vermesi, bölücü terör örgütü PKK’nın hendeklere gömülmesi, hain çete FETÖ’nün darbe kalkışmasının bastırılması ve tasfiyesi, başta gençlik olmak üzere yaşamın her alanında yükselen vatanseverlik ve birlik dalgası başaramadıklarının açık kanıtlarıdır.

Geçtiğimiz günlerde Birgün Gazetesi’nde çıkan Tuğçe Madayanti isimli sinema eleştirmeninin “İsimsizler: Gençlerden elinizi çekin!” başlıklı yazısı, post modern eleştirmenliğin ve emperyalizmin ideolojik yayılmacılığının okullarda ders olarak okutulması gereken bir timsaliydi.

Sayın Madayanti, son günlerde çeşitli televizyon kanallarında gösterilen terörle mücadele konulu dizi filmlerden rahatsız olmuş; senaryo danışmanlığında Ceyhun Bozkurt ve Mete Yarar’ın da bulunduğu “İsimsizler” dizisi üzerinden yaptığı liberal gevezeliğin ardından gençliğe televizyonu kapatarak “savaş karşıtı bir punk şarkısı” dinlemeyi öneriyor.

POST MODERN ELEŞTİRMENLİK TİMSALİ

Tuğçe Madayanti, yazısında terörle mücadeleyi “bilinç altına yerleştirilmiş sosyal paranoya” olarak tarif ediyor. İsimsizler, Savaşçı ve Söz dizilerine “askerlerin, polislerin ‘şehitlikleri’ üzerine üretilmiş gençlerin gönüllü olarak ‘şehit’ olması için programlanmış projeler” diyor. İsimsizler dizisindeki dış güçler, yabancı ajanlar PKK, PYD, Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve FETÖ arasındaki çok boyutlu ilişkileri de kurmaca ve zorlama buluyor; devletin ideolojisi lehine algı yönetimi yapıldığını belirtiyor. İsimsizler, Savaşçı ve Söz dizilerinin “acılarımız” üzerinden para kazandığını söyleyen Madayanti, başka ürünler ve film şirketleri için nedense aynı kaygıyı pek duymamış.

Tuğçe Madayanti’ye göre Ankara’nın, İstanbul’un, İzmir’in göbeğinde infilak eden bombalar uzaylılar tarafından yerleştirilmiş(!) Memleketin güneydoğusundaki hendekler, tüneller ve tuzaklanmış patlayıcılar tektonik hareketlerle oluşmuş(!) 15 Temmuz ise ufak bir yaramazlıkmış(!) Suriye’nin kuzeyinde Amerikalılar ve YPG’liler evcilik oynuyor(!) Türkiye Cumhuriyeti de kutu kutu pense dönerek kurulmuştu, yine öyle dönülebilir(!) Ne gerek vardı şimdi askere, polise, bu kadar “militarizme”(!)

NEOLİBERALLER VE AMERİKANCILAR RAHATSIZSA İYİDİR

Aslında Tuğçe Madayanti’nin ve temsil ettiği akımın rahatsız olduğu şey, başta Türk gençliğinde olmak üzere milletin ezici çoğunluğunda dindirilemeyen vatanseverlik duygusudur.

İsimsizler, Savaşçı ve Söz dizileri bahanedir. Türkiye’nin Amerika Birleşik Devletleri’yle örtülü savaşın içinde bulunduğu günümüz koşullarında, halkın dindirilemeyen vatanseverlik duygularını pekiştirecek her türlü girişim iyidir. Neo liberaller ve Amerikancılar rahatsız oluyorsa daha da iyidir.

Makamında şehit edilen Derik Kaymakamı Muhammet Fatih Safitürk’ün anıldığı İsimsizler dizisi, Türkiye’ye yönelik tehditleri yaşanmış olaylar üzerinden güncel politik saldırılarla da birleştirerek anlatıyor. Uluslararası güçler, FETÖ ve PKK terör örgütleri arasındaki ilişkileri doğruluk zemininde teşhir ediyor. HDP’li belediyelerin PKK’yla emir komuta zincirini açığa çıkarıyor. Suriye’nin kuzeyinde olup bitenlerin Türkiye’yi neden ilgilendirdiği kavratılıyor. Mülki, askeri, emniyet ve istihbarat birimlerinin kader birliğiyle devletin birliğinin önemi yansıtılıyor. Tuğçe Madayanti’nin iddia ettiği gibi ırkçılık falan da yok. Tam tersine, Türkiye’nin bütünlüğünün Kürt halkıyla kucaklaşarak yaratılabileceği gösteriliyor. İddianameler, raporlar ve haberlerden de anlıyoruz ki algı yönetimi değil, yüzde yüz gerçekler var. Dayı’sından kumpas mağduru Demir Yüzbaşı’sına, Kaymakam’ından Derman’ına ve Ahmet Abi’sine İsimsizler yerinde ve sıcak karakterleriyle kendisini Savaşçı ve Söz’ün bir adım önüne atıyor.

ASIL SİZ GENÇLİĞİN ÜZERİNDEN ELİNİZİ ÇEKİN

Vatanseverlik rüzgârının ekranlardaki yansımalarının önümüze çıkardığı ve çok dikkate alınması gereken bir olgu da, dört bir yanda haftalarca süren dev reklamlara ve PR çalışmalarına rağmen TRT’de yayınlanan “Payitaht Abdülhamit” isimli dizinin fiyaskosudur. Tarihin bariz bir şekilde çarpıtıldığı ve uydurma bir kahramanlığa dayanan mevzu bahis dizi film, tüm zorlamalara karşın tutmadı. İsimsizler, Savaşçı ve Söz dizilerinin çok çok gerisinde kaldı.

Türk milletine isimsiz kahramanlarının en kıymetli varlığı olduğunu daha da yakından gösteren İsimsizler, Savaşçı ve Söz dizileri küçük siyasal hesapların, maddi çıkarların ve popüler kültürün kurbanı olmamalı.

Yurt içinde ve sınır ötesinde terörle mücadelede yitirdiğimiz tüm şehitlerimizi; Bordo Berelilerimizi, Jandarma Özel Harekâtçılarımızı ve Polis Özel Harekâtçılarımızı minnetle anıyoruz. Vazife başındaki isimsizlere başarılar diliyoruz.

Cephe gerisi de emin ellerdedir. Emperyalistler ve işbirlikçileri uzun yıllar uğraşsalar da kendi gençliklerini yaratamadılar. Türk gençliğini milli kimliğinden koparamadılar. “Savaş karşıtlığı mı” demiştiniz? Gençliğin bu laflara karnı tok… Post modernizmin “cisimsiz” ve “entellektüel” militanları, asıl siz Türk gençliğinin üzerinden elinizi çekin!