08 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Çocuk istismarı

Berna Bridge

Berna Bridge

Gazete Yazarı

A+ A-

Ülkemiz güzel miniklerimize yapılanlarla ve bunu kullanıp provokasyona çevirenlerin yarattığı huzursuzlukla, yakılan bayraklarımızla, büyüyen olaylarla çalkalanıyor. Toplumca bir isyan ve öfke yaşanıyor. Üzülmemek elde değil. Nasıl kıyılır bu korumasız minnacık canlara ama büyükbabalarımızın uğruna can verdiği bayrağımız da kutsaldır, yaktırmayız, çiğnetmeyiz. Çocuk istismarına gelince, dünyada her 4 dakikada bir çocuk istismar ile karşılaşılıyor, çok yaygın. Dünyaca yaşanan bir sorun yani…

Bazı aile ortamlarında çocuğun öz babası yıllarca çocuğuna istismar uyguluyor ve çocuk korkusundan bunu dile getiremiyor. Anne fark ediyor bazen ancak o da susuyor, bile bile. Yani hastalıklı kafa yapısının çok çeşitleri var. Yapılacak en önemli şey çocuklarımızı bu konuda eğitmek. Ancak eğitirken insanlardan, özellikle erkeklerden korkan kız çocuk yetiştirmek de sakıncalı. Sonuçta hepimiz insanız ve büyük çoğunluk iyi insan…

Batıda bizim toplumdaki gibi çocuklara aleni sevgi gösterilmiyor. Tanımadığınız bir çocuğun bizdeki gibi başını okşamak, sevgi göstermek, çocuğa dokunmak toplumsal normlar içinde pek kabul görmüyor. Yani Batı, çocuklarımızı istismardan koruyalım derken toplumdaki çocuk sevgisini de törpülemiş. Ülkemizde çocuğa gösterilen sevgi hoş bir durum.

PROVOKASYON HEP OLDU

Ülkemizde kaos yaratmak için provokasyonlar hep oldu. Biz çok alışığız ve artık bu tuzaklar bir işe yaramıyor, oyuna gelmiyor, hemen anlıyoruz. Çocukları istismarda ise, istismar eden insanların sayısının azlığı göz önüne alındığında çocukları bu toplumsal sevgiden mahrum etmek ne kadar akılcı? İki kültürün arasında yaşayan bir insan olarak ben ülkemizdeki çocuk sevgisinin güzel bir şey olduğunu düşünüyorum. Çocukları bundan mahrum etmenin yazık bir durum olacağını düşünüyorum.

Örneğin okullarda öğretmenlere çocuklara dokunmamaları, sarılmamaları, sıfır fiziksel temas olması tembihleniyor. Çocuklara da sıfır temas tembihleniyor. Kimse sana dokunmasın diye. Oysa ilkokulda düşüp canı yanmış bir çocuk ona sarılan öğretmeninden aldığı sevgi ile canının acısını unutur. Sevgi ve ifadesi olan sarılmak güzel bir duygudur…

O nedenle, çocuklarımızı istismara uğramama konusunda eğitirken toplumumuzun güzel yanlarını silip atıp, Batıya özenip çocuklarımızla yetişkinler arasındaki sevgi/şefkat bağlarını koparmak ne kadar akılcı, bunu düşünmeliyiz. Panik ile bir yana savrulup zaten Batıdan etkilenerek toplumumuzdaki sevgi ve saygı bağlarını zayıflatmışken bunu daha da zayıflatmadan iyi düşünelim. Provokasyonlara gelmeyelim, konuyu Suriyeli düşmanlığına da çevirmeyelim.

VATAN VE BAYRAK SEVGİSİ

Peki, o zaman çocuklarımıza nasıl bir eğitim vermeliyiz? Birincisi başıboş bırakıp onları kaybetmeyelim, iyi tanımadığımız komşuya vb bırakmayalım, çocuğumuzu (kontrol edildiğinin hissettirmeden, üzerine abartılı düşmeden) gözümüzün önünden ayırmayalım. Tabii ki okulda öğretmenlerine teslim edeceğiz. Tabii ki güvendiğimiz, yakından tanıdığımız akraba ve dostlarımıza bırakacağız. Ancak, dostumuzu, akrabamızı, öğretmeni, okulu dikkatle inceleyip, iyi tanıyacağız. Çocuklarımızı etki altında kalmama, provokasyonlara katılmama konusunda da bilinçlendireceğiz.

Çocukların altıncı hisleri kuvvetlidir. İyi bir ortam yoksa onlar o ortama girmemek için rezistans gösterirler. Onların isteklerine hassasiyetle yaklaşalım. İstemedikleri yerlere bırakmayalım, yollamayalım. Onları iyi dinleyelim. Onlara bizimle her şeyi, her duygularını paylaşabileceklerini, yargılamayacağımızı, dinleyeceğimizi anlatalım, hissettirelim. Çocuklarımız bize güvenirse yaşadıklarını, kuşkularını, korkularını bize anlatırlar ve biz onları doğru yönlendirebiliriz.

Unutmayalım, dünyada çok az miktarda hasta ruhlu, saldırgan insan olsa bile insanların çoğu iyi kalpli, biz kendimizi ve çocuklarımızı bu az miktardaki kötü kalpli insanlardan korumak, etkilenip sokağa dökülmemeleri için önlemimizi alabiliriz. Tenha yerlerde veya gece geç saatlerde sokaklarda bulunmamak, “bu benim özgürlüğüm” diye ısrarcı olmamak, çocuklarımızı onlar büyüyene kadar başıboş bırakmamak, göz önünde tutmak, kalabalık, kaoslu ortamlara girmelerine izin vermemek ve bu konuda bilinçlendirmek gibi kolay önlemleri aklımızda tutalım. En önemlisi de vatan ve bayrak sevgisini öğretelim…