Çocuklarımıza verdiğimiz gizli mesajlar: İhmal
İHMAL… Günümüzde yaşadığımız en büyük sıkıntı bu olsa gerek. Çocuğun yaşadıklarını yok saymak, “şimdi geçer” deyip başından savsaklamak. Veya kendi keyfi için çocuğunu bakıcıya, bir akrabaya bırakıp gezip tozmak. Çocuğuna bol para harcayıp bunu sevgi veriyor sanmak…
Meslek yaşamımda binlerce çocukla çalıştım. Bazıları 3 yaşındaydı, bazıları 13, bazıları 23 ama hepsinin öncelikli gereksinmesi fark edilmek, insan yerine konmak, dinlenilmek, onaylanmak, anlaşılmak ve sevilmekti. Anne-babaları tarafından sevilmek, arkadaşları tarafından sevilmek, öğretmenleri tarafından sevilmek…
Sevildiğini duyumsamak “Ben seni çok seviyorum” cümlesini duymak değildi. Davranışlarla alınan gizli mesajlardı. Biraz önce örneğini verdiğim gibi annesi babası küçük çocuklarını bakıcıya veya bir akrabaya bırakıp gezip tozan kişilerin çocuklarına verdiği gizli mesaj bencil oldukları, kendi eğlencelerinin ön planda geldiği ve bu nedenle çocuğun önemsenmediği, sevilmediğiydi. Oysa çocuklar küçükken anne ve babanın onlarla zaman geçirmesine, o sıcaklığa gereksinme duyar.
Onları geride bırakıp gezmek yerine çocuklarıyla gezmek, onlarla konuşmak, onları gözlemleyip sorunlarını ayrımsamak sağlam, kalıcı bağlar örer. Tersine çocukken, çocuk anne ve babaya gereksinme duyarken ortadan kaybolmak, çocuklarına para harcamayı onları sevmek sanmak derin yaralar açar. Çocuk büyüyünce o anne-babayla konuşmak, zaman geçirmek istemez çünkü böyle bir alışkanlık kazanmamıştır çocukken. Odasına kapanıp yalnız zaman geçirmeye alışmıştır o.
Birçok anne-baba çocuğuna pahalı oyuncaklar almayı, onun eğitimine para harcamayı yeterli sanır. Oysa bu tür harcamalar çevreye gösteriştir, çocuğun büyürken anne-babası ile birebir konuşmaya, birlikte olmaya pahalı oyuncaktan çok gereksinmesi vardı. Pahalı oyuncak olmasa da olur, sevgi ve gerçek birliktelik, yakınlık varsa, çocuk pahalı oyuncağı aramaz. Anne-babasının sıcacık omzu, sevgi dolu öpücüğü, okşanan saçları, yumuşak, sevgi dolu sesi önde gelir. Yine, bütün bunlar en pahalı eğitimden daha değerlidir, hayata sağlam temeller atmak için…
SEVGİ VE İLGİ EN İYİ TERBİYE ARACIDIR
“Çocuğumdur, ona istediğim gibi bağırır, çağırırım” düşüncesi de yanlış bir tutumdur. Sağlam ilişkinin temelleri sertlik, terslik, azarlama, ceza ile atılmaz. Sevgi ve ilgi en iyi terbiye aracıdır, sevgi gören çocuk şımarmaz… “Bugün bağırırım, yarın yüzüne gülerim, o benim çocuğum, benim malım” düşüncesi de bir süre baskı ile işe yarar ama bir süreden sonra bıktırır ve çocuğu anne-babasından uzaklaştırır.
Halil Cibran “Çocuklarınız sizin malınız değil” der ve ekler: “Çocuklarınız… Onlar birer ok, siz yaysınız.” Doğru ilişkilerin temeli baskı ile değil, sevgi ve şefkatle atılır…
Çocukların radarları açıktır ve çoğu şeyi söylenen değil söylenmeyenlerden algılarlar. Hayatı söylenenlerden çok söylenmeyenlerle öğrenirler. Sevilip sevilmediklerini sözcüklerden değil, davranışlardan çözerler. Uzun süre nezaket ve vefalarıyla birçok şeyi sineye çekerler ama bir noktadan sonra dayanamaz olmaları doğal bir sonuçtur.
“Ne ekersen onu biçersin” demiş atalarımız. Ekmedik mi biçecek de bir şey kalmaz. O nedenle biz anne babalar için güzel şeyler ekmenin zamanı hiç geçmez. Doğru davranışa girmek, yanlıştan, hoyratlıktan sevgi ve şefkate dönmek her zaman olasıdır… Tatlı bir söz, içten bir “Nasılsın”, hal hatır sormak, “Bir ihtiyacın var mı” demek kapı aralayıcılardır…
Sevilmek istiyorsanız, sevin. Aranmak istiyorsanız arayın. Onlar sizi düşünsün istiyorsanız siz de onları düşünün. Siz de hata yapmış olabilirsiniz. Hatayı kabul edebilmek, yanlış tavrınızdan dönmek doğru tutumlardır, olgunluk bunu gerektirir. Hoyratlık, haksızlık yapmayın. Çocuklarınız zor zamanlar geçirirken onların yanında olun, karşısında değil…İlişkiler karşılıklıdır, ektiğimizi biçeriz, onların hayatını zorlaştırmak değil, kolaylaştırmaktır doğru tutum…