Çok mu gecikiyoruz?
Yüz yüze bulunduğumuz problemleri çözmek için alınacak kararlar, uygulanacak politika ve stratejiler belli iken ısrarla bunları yapmaktan sakınıyoruz. Bekliyoruz. Neyi bekliyoruz onu da anlamak mümkün değil.
Yapmak zorunda olduğumuz mecburiyetlerimiz var. Bunları beğenmesek de, sevmesek de yerine getirmek zorundayız. Son üç yüz yıllık tarihi geçmişimizin süzgecinden aldığımız tecrübeler ve birikimler bize yapmamız gerekenleri gösteriyor.
Milli mücadele sonucunda Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Mustafa Kemal Atatürk liderliğindeki Türk milleti bu tarihi tecrübeden kaynaklanan Cumhuriyet’in temel felsefesini, temel dayanaklarını, olmazsa olmazlarını temel yasa olarak kabul etmiştir.
Mustafa Kemal liderliğindeki Türk milleti açık ve net olarak bulunduğumuz coğrafyada yaşamamız ve bekamızı muhafaza etmemizin ancak ulus devlet tesis etmek ve müşterek kültür ve tarihe sahip toplumlardan bir millet inşa etmekle mümkün olabileceğine karar vermişler ve bu büyük devrimi icraya başlamışlardır.
Yeni bir milli mücadele yürüttüğümüz günümüzde de bu mücadeleden galip çıkmak istiyorsak Mustafa Kemal Atatürk’ün yarım kalan devrimini tamamlamak zorundayız.
Ancak bu şekilde çıkarız aydınlığa ve huzura. ABD ve Batı’nın hedef tahtasına koyduğu Türkiye Cumhuriyeti yani bizim vatanımız, canımız, ciğerimiz, geleceğimiz Cumhuriyet’in temel felsefesinin yeniden baş tacı edilmesiyle kurtulabilir emperyalizmin saldırılarından ve kurduğu tuzaklardan.
Türkiye yapmak zorunda olduklarını ve mecburiyetlerini yerine getirmeyi geciktirdikçe daha ağır bedeller ödemek durumunda kalacak veya çok geç kaldığı için kaybedecektir.
Bugün yazımı General Douglas McArthur’un sözleriyle bitirmek istiyorum. Belki ABD’nin önemli bir generalinin sözleri daha etkili olur. Bizim sözlerimiz yerli olduğu için fazla etki yapmıyor. ‘’Asılacaksan İngiliz sicimiyle asıl’’ deyimi misali General McArthur’un sözlerinden etkilenelim bari diyorum. McArthur şunları söylemiş:
“Savaşta başarısızlığın tarihi iki kelimeyle özetlenebilir: ÇOK GECİKMEK! Potansiyel bir düşmanın can alıcı amacını anlamakta çok gecikmek, öldürücü tehlikeyi idrak etmekte çok gecikmek, hazırlanmakta çok gecikmek, direnmek için mümkün kuvvetlerin hepsini birleştirmekte çok gecikmek, dostlarla ittifak etmekte çok gecikmek.”
Gecikiyor muyuz? Hem de çok gecikiyoruz. Çok gecikmeden mecburiyetlerimizi yerine getirmemiz ve ülkemizin tuzağa çekilmesini engellememiz gerekiyor. Çok gecikmek bazen sivil ve askeri bürokraside durumu idare etmek anlamında kullanılıyor olabilir ancak devlet adamları ve liderlerin bırakın çok gecikmeyi, gecikmeye bile tahammüllerinin olmaması gerekir.