Çok tehlikeli bir yasa-(TAMAMI)
Aslında bugünlerde Türkiye’nin gündeminde “Van depreminin altında kalan iktidar”, “yaklaşan büyük ekonomik kriz”, “işsizlik”, “Terörizmin Finansmanın Önlenmesi Hakkında Kanun” olması gerekirken, biz bir devşirmenin ortaya attığı, Tayyip Erdoğan’ın da bayılarak üstüne atladığı “Dersim”i konuşuyoruz.
Halbuki bugün Türkiye’nin gündemini asıl işgal etmesi gerekenin, iktidarın muhalifleri açısından büyük tehlike yaratan ve çıkmasını CIA’nın istediği çok tehlikeli bir yasa olan Terörizmin Finansmanın Önlenmesi Hakkında Kanun olması gerekirdi.
Aslında 3 CHP milletvekili bu tehlikeye işaret ettiler ama saptırılmış gündem karşısında maalesef yaptıkları açıklama gerektiği kadar ses getirmedi. Sayın Bülent Tezcan’ı, Dilek Akagün’ü ve Mehmet Toptaş’ı bu çabalarından dolayı kutluyorum.
Hatırlanacağı üzere Temmuz ayında Türkiye’yi ziyaret ettikten sonra, 7 Eylül tarihinde CIA Başkanı olan, Afganistan’da görev yapan NATO kuvvetlerinin eski dört yıldızlı komutanı Petraeus, terörün finansmanı ile ilgili yasanın TBMM’de süratle görüşülüp kanunlaşacağından emin olduğunu TBMM Başkanı Sayın Cemil Çiçek’i ziyaretinde söylemişti.
Yani bir müstemleke valisi edası ile talimatını verip gitmişti.
Hele bunu söyleyen kişi Türkiye’nin yaşadığı terör belasında hep iki taraflı oynayan bir ülkenin generali ve şimdiki CIA Başkanı olunca, bu da insanı bayağı rahatsız ediyor,
Yargının yerine idare
Bu tasarı ile kamu görevlilerinden oluşturulan “değerlendirme komisyonunca” yerli veya yabancı, gerçek ve tüzel kişinin mal varlığı, herhangi bir mahkeme kararı aranmadan “DONDURULABİLECEK”.
Bir hukuk devletinde, bir insanın mal varlığı mahkeme kararı olmadan dondurulamaz. Bu yasa ile önce bir mahkeme kararı olmadan “dondurma” işlemi yapılacak, sonra da 24 saat içinde görevli hakimin onayına sunulacak, görevli hakim evrak üzerinden tarafları dinlemeden bir karar verecek.
Yani yasa vatandaşına “Ben seni suçlu ZANNEDİYORUM/KABUL EDİYORUM, sen git kendini akla da gel” diyor.
Bir hukuk devletinde olması gereken, önce yargının karar verip sonra bunun yerine getirilmesidir, burada tam aksi olmakta, önce idare kişinin suçluluğuna karar vermekte, ondan sonra “Sen mahkemeye başvur, suçsuz olduğunu ispat et” denilmektedir. Değişik bir söylemle idare, yargının yerine geçmektedir.
Hukukta asıl olan kamunun, kişinin suç işlediğini ispat etmesidir. Hiçbir hukuk düzeninde, kişiye “Sen git önce suçsuz olduğunu ispat et” denilemez.Ama AKP için bu normal bir olaydır, hatırlayacaksınız birkaç gün önce bir AKP milletvekili “CHP suçsuz olduğunu ispat etsin” diyerek büyük bir vecize yumurtlamıştır.
Onun için yasanın “Sen suçsuzluğunu ispat et” mantığı AKP’ye çok yakışıyor.
Terör estirme imkanı
Bu düzenleme, Anayasa’nın koruması altındaki mülkiyet hakkına açık bir tecavüzdür. AKP’lilerin oylarıyla yasallaşması muhakkak olan bu yasa, AKP’ye, kendisine muhalefet eden kişi ve kuruluşlar, siyasetçi, gazeteci, işadamı herkesin mal varlığını dondurma yetkisi vererek, bunu tehdit ve şantaj aracı olarak kullanılabilme fırsatı vermektedir.
Tehdit, şantaj olarak kullanılabilecektir çünkü terörizmin finansmanın önlenmesi amacıyla fon sağlanması ve toplanması gibi anlaşılması son derece güç bir terimle suç yaratılmaktadır. Bu, diğer bir söylemle son derece muğlak ifadelerle muhalifler üzerinde büyük bir baskı yaratıp terör estirme imkanı verir.
Ergeneokon, Balyoz ve benzer isimlerle nitelenen davalar ve 12 Eylül 2010 tarihli Anayasa referandumundan sonra yargının AKP’nin güdümüne girdiği de göz önüne alındığında, böyle anlaşılmaz muğlak ifadelerle suç yaratılmış olması iktidara muhalifleri üzerinde baskı ve şantaj yaratılmasını sağlar.
Bu yasayı incelerken büyük karikatür ustası Turhan Selçuk’un Demokrat Parti iktidarı döneminde çizdiği, ağzı bağlanmış siyasetçi tiplemesi gözümün önüne geldi.