Cübbeli Ahmet, bir salat-ı tefriciye de Karadeniz selleri için okusun
Adam televizyonun karşısına kurulmuş, şöyle diyor: “Salat-ı Tefriciye ile Salat-ı Tülcina’yı yazdım. (...) Geçmiş kitaplarda yazıyor: İzmir, Yunan işgalinden tefriciye ile kurtuldu. Millet de sanıyor ki bilmem kim kurtardı... Ne bilmem kim kurtardı; tefriciye ile kurtuldu, anladın mı? Tefriciye ile tülcinede çok havas var.”
Ne diyor Cübbeli Ahmet diye nam salan bu adam?
“İzmir’i Türk ordusu ve Mustafa Kemal Paşa kurtarmadı, birisi dua okudu, o dua sayesinde İzmir kurtuldu.”
KENDİLERİNİ KUTSALLAŞTIRIRLAR
Bilumum hoca görüntülü sahtekârlar, önce birisini şeyh yaparlar, onu kutsallaştırırlar. Bunların şeyhi de öyle. Anlatıyorlar: Azrail bunların şeyhine gelmiş, canını almak istemiş. Ama şeyh efendi Azrail’i paylamış ve “Git git! Benim daha işim var!” diyerek kovmuş; yaşamaya devam etmiş.
İşte Cüppeli Ahmet, böyle Azrail’i bile kovan, Allah’ın meleklerine bile hükmeden bir adamdan nasiplenmiş... Ne yapıyor cüppenin altındaki? Kendisini haşa Allah konumuna yükselttiği şeyhinin parçası yaparak küçük Allah haline getiriyor.
Sakın ola, bizimkisini, “Cüppemin altında Allah’tan başka bir şey yoktur!” diyen Bayezid-i Bistami ile karıştırmayın. O her şeyin Allah olduğunu söylerken bizimkisi sadece ben ve şeyhim Allah’tır diyor.
Böyle olunca Türk ordusunu, 2 yıl süren savaşları, onca şehidi yok sayıyor da her şeyi bir duaya bağlıyor. Ne acıdır ki halkın önemlice bir bölümü de bu şirke inanıyor. Bunu gören uyanık, kabir azabını önleyen kefen bile pazarlıyor.
HALİDÎLER ÇIKIN ORTAYA
Ne diyordu? “Nakşibendiliğin Halidi kolundan isen sorgusuz sualsiz cennete gidersin!”
Adam Cennet’e gitmiş gelmiş sanki... Şimdi bu din istismarcısı Cübbeli Ahmet’e ve kendisi gibi Nakşibendi tarikatinin Halidi kolundan gelen öbür şeyhlere sesleniyorum! Yine Ofli keskin hocaları da cümbüşe davet ediyorum: Eğer sizlerde veya şu ünlü salat-ı tefriciyenizde bir keramet var ise, hadi gidin şu Rize’ye; orada okuyup üfleyin. Bakalım seli önleyebilecek misiniz?
Öyle ya Yunan ordusunu salat-ı tefriciyeniz denize döktü ise şu yağmur işini çok daha kolay halledersiniz. Azrail’i azarlayıp geri çevirmiyor musunuz; yağmuru yağdıran melek Mikail daha sakindir. Onu hemen kovalarsınız. Rizeliler de rahatlar, artık derelerin kenarına değil içine bile rahat rahat ev yaparlar... Bir de Cübbeli’nin o kitabını alıp evlere bırakırlarsa, sele karşı yüzde yüz güvence sağlamış olurlar.
Ondan sonra Atatürk heykelini kaldırıp yerine başka bir şey de dikebilirler.
Aman dikkat! Perşembe ve Rize dahil nerede Atatürk heykeline dokunuldu ise orayı sel vurdu. Bizden uyarması...
DOLAR İÇİN DE...
Madem ki bunların nefesi her şeye yetiyor; o zaman bir dua da şu dolar için okusunlar. Ofli keskin hocalar, Nakşibendiliğin Halidi kolundan gelme şeyhler, Amerikansever Süleymancılar ve Işıkçılar... Alın elinize salat-ı tefriciye kitapçığını, üfleye üfleye okuyun; şu Gâvur doların kolunu kanadını kırın; düşürün yere...
Bakın, bir Papaz tutuklandı diye dolar böyle yükseldi. Sizin gibi Azrail’e bile emir veren keskin hocalar, şeyhler bir papaz kadar olamayacaklar mı?
Haydi şu Menzil’deki Gavs’ınızı da alın aranıza bir okuyun; kâfir Amerika’yı perişan edin.
İsrail’e gelince... Orayı da salat-ı tülcine ile perişan eyleyin. Bu sayede Müslümanlar şu Hıristiyanlara ve Yahudilere üstün gelsinler de biraz da onlar rahat yüzü görsünler.
Baksana garibim Müslümanlar, Hıristiyanlar arasında yaşamak için kendilerini Ak Deniz’e atıyorlar; oralarda çoluk çocuk boğulup gidiyorlar. Haydi bir salat-ı bilmem ne de onlar için okuyun, deniz üstünden yürüyerek geçsinler...
Bu Yeni Türkiye var ya... Beni bile Gavs yapacak yakında...