Cumartesi mektupları-(TAMAMI)
Aysel Eroğlu CHP’nin Anayasa Komisyonu’ndan çekilmemesinin sakıncalarını anlatan ve milletvekillerine yazdığı düşüncelerini içeren bir mektup göndermiş. Herkesi ilgilendirdiği için ve anayasayı öne aldığından önemli olabilir, sunuyoruz.
“Sayın milletvekili,
AB tarafında sık sık ‘Erdoğan Ortadoğu’nun lideri olmak istiyorsa biran önce yeni anayasayı geçirmelidir’ denilmektedir.
2009’da Habur kapısının görüntüleriyle ile yapılmaya çalışılan ve o dönemin CHP’sinin ve toplumsal muhalefetiin sert tepkisiyle geri dönenen açılımın ana başlıklarından birisi yeni anayasadır.
Bugün AB yetkilileri yeniden Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’nun el sıkışmasını alkışlayarak 2009’daki açılıma devam edilmesini istemektedir.
Ve son dönemde Sezgin Tanrıkulu’nun yönetiminde yürürlüğe konulan ve henüz hiçbir şey söylenmediği halde işaretleri ile 2009’daki açılımın ana dayanağı ‘MİT-PKK’ görüşmelerinde belirtilen aşamalar gerçekleşmektedir.
Oslo pazarlığında ana konu
1-Yeni anayasa (Türklüğün ve Atatürk’ün anayasadan çıkarılması)
2- Yerel özerklik şartı
3- Anadilde eğitim
4- Başlangıçta Öcalan’ın ev hapsine gönderilmesi olarak geçmektedir.
Partimizin son dönemde uyguladığı ve genel başkan tarafından dikte edilen, ‘Siyasi bedelini ödemeye hazırım, sonuna kadar masadayım’ kararlılığı ile şekillenen yeni anayasa ‘Genel başkanlığıma mal olsa da bu sorunu çözeceğim’ dediği ama adını koymaktan çekindiği içinde Öcalan’ın ‘akil adamlar komisyonu’ önerisinin de bulunduğu açılım politikanın 2009’da Erdoğan’ın yürürlüğe koymaya çalıştığı açılım politikasıyla uyumlu olduğu açıktır.
‘Yeni anayasa’ Atatürk Cumhuriyeti’nden kalan son izleri silecektir. Atatürk’ün partisi Atatürk’ü yok edecek, ülkeyi bölecek bu masada pazarlık bile edemez. Muhalefetin baskılandığı bir ortamda AKP’nin darbe yapmasına zemin hazırlayamaz.
1 Mart tezkeresini durduran irade yeni anayasayı durdurabilir. CHP yeni anayasa masasını terketmelidir. Kılıçdaroğlu yeni anayasa masasını terkedemiyorsa Atatürk’ün partisini terketmelidir.
CHP Anayasa Komisyonu’ndan Çekil Grubu adına Aysel Eroğlu”
Erdoğan’ın kemiği
Sefer Tan Vatan Gazetesi yazarı Can Ataklı’nın bir yazısından esinlenerek aklına takılan bazı soruları hem Ataklı’ya yazmış hem de bize göndermiş. Bu düşüncelerin çoğu kimsede var olduğunu sanıyoruz:
“Dün ‘Genelkurmay’la bir sorun mu var?’ başlıklı yazınızda ‘Oysa Suriye test etti. Hiçbir uyarıda bulunmadan bir askeri uçağımızı düşürdü. Bu test değil de nedir?’ sorunuza ben şöyle bir yanıt vermiştim: ‘Hayır efendim, bu test-mest değildir! Bu kelimenin tam anlamıyla ve apaçık bir ‘caydırma’ hareketidir!’ Bugün görüyorum ki ‘Suriye’de kimi ve neyi desteklediğimiz açıklanmalı’ başlıklı yazınızda, ‘Başbakan Erdoğan’ın konuşmasıyla Türkiye’nin Suriye politikası artık netleşti. Kontrollü bir sakinlik içinde caydırıcı bir söylemimiz olacak.’ diye yazmışsınız. Başbakanın konuşmalarıyla Türkiye’nin politikası ne de netleşir ki... Komşularımızla ‘Sıfır sorun’ politikası der, neredeyse bütün komşularımızla savaşacak hale geliriz...
Sayın Başbakan, Suriye’nin yaptığının ‘kendi açısından çok geçerli ve haklı bir caydırıcılık’ olduğunu bilmelidir, biliyordur da... Caydırıcılık da böyle yapılır zaten! Lafla değil,uzaktan gazel atmalarla değil, ey-lem-le!. Ya ‘vururum’ dediğinde vuracaksın, ya da ‘vururum’ demeyeceksin. Başbakanın ‘hava kabarcığı’ blöfleri sadece Türkiye’nin itibarını zedelemeye yarar, inanılırlığını beş paralık eder. Hatırlar mısınız, Sayın Başbakan 17.08.2011 tarihinde de ‘Bıçak kemiğe dayandı’ demişti.... Aradan birkaç gün geçmeden de 7 şehit vermiştik Hakkari’de! Başbakan’da da nasıl bir kemik varmış ki bıçak hâlâ giremedi gitti...
Saygıyla,
Sefer Tan
Ulusalcı Gönüllü”