Cumartesi mektupları-(TAMAMI)

Bu haftaki ilk mektup Sayın Muammer Karabulut’tan. Başlığı çok ilginç: Türkiye sapkınlarına Dikkat! Türkiye’nin içinde bulunduğu aymazlıkları bir bir sıralıyor. Bakalım Karabulut’un düşünceleri size bazı önemli olayları çağrıştıracak mı?

“Türkiye sapkınlarına dikkat!”

Lenin’e Rusya’da 17 Ekim devrimini yaptıranlarla, F. GÜLEN’in arkasındaki güç ve hatta dün Irak’a bugün de Suriye’ye girmek isteyenlerin Rothchıld- Fed olduğunu bilmeden, hiçbir siyasi gücün ve cemaatin arkasından gitmeyin!.. 100 yıllardır aynı metodlarla insanları, ülkeleri birbirine kırdırıp kanlarını emiyorlar!. Sapkın düşüncenin sapkın planlarına alet olmayın. İnsanlık için tek devlet modeli, projesi Atatürk’e ait olan Türkiye Cumhuriyeti’dir.

Bu uyarı; hala tüm köşe başlarını, ulusalcılık, milliyetçilik, cemaatçilik gibi maskelerle tutan, kılıktan kılığa giren ve muazzam zihin kargaşası yaratarak yollarına devam eden sapkınları tanımanız içindir. Bugün onların çoğu, hala sağ ve sol ayrımcılığını sıcak tutmanın, dinlerden başka dinler çıkartmanın peşindedir. Saygılarımla Muammer Karabulut

***

Kıbrıs Barış Harekatı’nın 38. yıldönümü

Usta diplomat ve siyaset adamı Onur Öymen, bu kez de bana Facebook sayfalarında okunan bir yazısını göndermiş. Hele şükür ki Kıbrıs Harekatı’nı anımsayan biri çıktı diye pek sevindim.

Sevgili Onur; Senin kıymetini bilmeyenler utanmalılar.

“Kıbrıs Barış Harekatı’nın 38. yıldönümünü içtenlikle kutluyor, bu zaferi bize kazandıran Başbakan Ecevit’in ve aziz şehitlerimizin anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. Dış baskılara ve ambargolara cesaretle direnerek bağımsız, çağdaş, özgür ve demokratik bir cumhuriyeti yaşatmayı başaran Kıbrıslı soydaşlarımızı saygı ve sevgilerle selamlıyoruz. Bugün, insan hakları, demokrasi, laiklik, kadın-erkek eşitliği, yargı bağımsızlığı gibi alanlarda en ileri ülkelerin düzeyine ulaşan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türkiye ve bölge ülkelerine örnek olacak duruma gelmiştir. Kurucu Cumhurbaskanı Rauf Denktaş’ın bu hedeflere ulaşılması icin verdiği kahramanca mücadeleyi de bu vesileyle saygıyla ve minnetle hatırlıyoruz.

Sevgiler, saygılar.” Onur Öymen

***

Kuran dışı fetvalar

Yılmaz Dağdeviren sık sık bana elektronik posta gönderen bir dost . Bu yazısında pek çok gerçeğe bir fıkra yazarı üslubuyla yanıt da vermekte. Ben beğendim, sizin de beğeneceğizi umut ederek aynen iletiyorum. Olayları ustaca izliyor sonra yanıtlarını ironiyle veriyor. İşte yazısı :

“Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, hasta ve engelli kimselerin bile, zorunlu olmadıkça namazlarını sandalyede değil, yere oturarak kılmalarının uygun olduğunu açıkladı.

(YD: Fetvalar ülkesi olduk. Bari Kuran’a, İslama, dine, akla, mantığa, bilime, tıbba, Kuran emri olmayan türban gibi bireysel özgürlüğe uygun olsa..?)

RTE: Biz kimsenin iç işine karışmadık, karışmayız.

Galiba yakın geçmişte şunlar da söylenmişti:

RTE: Esad’a “Müslüman kardeşler ve dinci partilere izin ver.”

RTE: Mısır’da, uygun bir laiklik seçebilirsiniz.

RTE: Suriye bizim iç işimizdir.

RTE: Libyalı isyancı (Müslüman) kardeşlerimiz bizden yardım görürler..

l Meclis Başkanlığı, ilkokul mezunu hizmetlinin net 3.890 lira aldığını açıkladı. Asgari ücret 700 tl.

(YD: Net 4.000 Lira vergi ve yan yararlarla en az 2 katıdır, 8.000 TL. Seçilmişlerin maliyeti de (maaş, vergi, yan gelirler, yararlar -yemek 1 L, çok şey parasız-...) dünyanın en zengin ülkeleri dahil dünyanın en çok maaş alan parlamenterlerin en az 3 katı. Almanın maliyeti 7.000 Avro ise bizimkilerin 20.000 Avro. Küba’da maaşsız, Ermenistan’da 200 Avro. Emeklilikleri memur gibi. Bizde 2 yıl MV olan 30 yaşında da olsa E M E K L İ. Hem de memurun 65 yaşında alacağı maaşın 4-5 katı maaşla. İleri ve zengin ülkelerde meclis çalışanlarının maaş ve emeklilikleri de normal memur gibi.