08 Ocak 2025 Çarşamba
İstanbul 13°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Cumartesi mektupları -(TAMAMI)

Kurtul Altuğ

Kurtul Altuğ

Eski Yazar

A+ A-

Bu haftada gündemde Anayasa komisyonundaki görüşmeler ve elbette hala masadan kalkmayı düşünmeyen, AKP’ye son ana kadar moral enjeksiyonu yaparak meşruiyet kandıran CHP.

İlk okurum bu konulara değiniyor ve CHP’li yurtsever milletvekillerine sesinin duyurulması arzuluyor. Bakalım kös dinleyen kırmızı koltuk meraklıları içinde kimler davulları sırtlayıp tokmayacaklar? CHP yanlısı olmak Atatürk sevgisinden geliyor. 89 yıldır yaşayan Cumhuriyet yıkılırken bun son çağrı kuşkusuz vatansever CHP’lilere düşerdi. Bakalım kimler vatansever kimler kimler suskun olduklarını böylece öğrenmiş olacağız:

***

CHP’deki yurtseverler

“CHP’nin Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyeleri basın açıklaması yaptılar ve “Bizde aldatıldık ama masadan kalkmayız” dediler. Partinin merkezi politikası da zaten bu şekilde olduğu için söylemde bir gariplik veya olağanüstülük yok. Asıl gariplik ve olağanüstülük, İsa Gök, Nur Serter, Emine Ülker Tarhan ve benzeri milletvekilleri ile Onur Öymen, Şahin Mengü, Hakkı Süha Okay ve benzeri partili kişilerin tavrında. Bu kişiler konuşmalarında, yazılarında, parti politikalarını, parti yönetimini beğenmiyorlar, eleştiriyorlar. Anayasa Komisyonu’ndan çekilmesi çağrısı yapıyorlar. Soru şu?

“Bizde aldatıldık ama masadan kalkmayız” diyenlerle, partinin yönetimi kötü, yaptıkları hep yanlış, yapılanlar hep AKP’ye hizmet ediyor, ama biz bu partiden ayrılmayız, diyenler arasında ne fark var? CHP bu halkı yıllardır üzüyor, bizi ise CHP içindeki dost, yurtsever, Atatürkçü bildiklerimiz üzüyor. İnönü’nün “Namuslular en az namussuzlar kadar cesaretli olmalıdır” sözü bu gün için çok önem kazanmıştır. Yurtsever bildiklerimiz en az Sinan Yerlikaya kadarda mı olamıyorlar.

Daha önce bir soru sormuştum. Bu sorumu ısrarla sormaya devam edeceğim. Bir de ilave yaparak.

Acaba Gerçek Atatürkçü, yurtsever kesimin gazımı alınıyor? Yoksa önümüzdeki dönemde bir masa sandalye kapabilir miyim düşüncesi mi var?”

Saygılarımla Altay YÜCEL [email protected]

***

AKP nasıl milliyetçi?

“İslam dini Emevi halifelerinin idaresinde Emevi Arap Milliyetçisi olmuştur.

Başbakan da Emevi Arap milliyetçisidir ve AKP Emevi Arap milliyetçilerinin büyük çoğunlukta olduğu bir partidir.

Ne mutlu Türk’üm diyene”

Mehmet İnal Kolburan

***

İmralı mı Apo mu?

“Sayın Altuğ, yazılarınızı büyük bir keyifle okuyorum. Gerçekten belirttiğiniz gibi tarihe not düşüyorsunuz. Fakat bugünkü yazınızda dikkati çeken “İmralı’yla görüşme” diye nitelendirdiğiniz cümleler oldu. Lütfen size ve tüm Aydınlık çalışanlarına sesleniyorum; bu oyuna gelmeyin. Ne demek ‘İmralı’yla görüşme!’ Bunun adı Apo’yla görüşmedir, niçin böyle yazmıyorsunuz. Bu AKP’nin oyunu, bu söylemi kullanarak bilmeden onun çıkarına hizmet ediyorsunuz.

Saygılar, selamlar, uzun ömürler.

Hamdi Çevik (Emekli spor eğitmeni)

Sayın Hamdi Çevik çok haklı. Biz dil pelesengi haline gelerek Başbakan’ın ağzı ile İmralı derken bilin ki o çete başının adını kullanmamak için öyle yazıyoruz.

Çünkü biz onun adını açıktan söyledikçe o göbeğini kaşımak bir yana gülerek Başbakana muhatap alınmakta. Eskiden ‘sayın’ denilince savcılar harekete geçerdi, ama şimdi bakın koca Türk devleti ve Başbakan’ın en gözde insanı! Ne diyelim kader. Bu ulusun yüksek vatan sevgisini taşıyanları, zindanlarda. O zat ise odasında Başbakan’ın gönderdiği 12 kanallı TV’yi izliyor. 35 bin insanımızın katili ‘yabancı bir devlet başkanı’ gibi el üstünde tutulmakta.

Suç bizde değil! Onu bu duruma getiren, gaflet ve dalalet hatta ihanet içinde olanlarda. Ancak uyarınızı dikkate edecek ve uygulayacağım.”

Saygılar sevgiler.