Cumhurbaşkanı’nın faiz çıkışı
Cumhurbaşkanı Vakıf Katılım Bankası açılışında bankacıların çok kazandıklarını, reel sektörü yeterince desteklemediklerini ileri sürerek çok kızdı. Zaten öteden beri faize kafayı takmış bir şekilde yüksek faizin reel sektörün önünde bir engel olduğunu iddia ediyor. Peki, Cumhurbaşkanı haklı mı? Bankacılara genellikle yağmurda değil güneşte şemsiye açtıkları suçlaması oldukça yaygındır. Bankacılar iyi zamanda dostça, kötü zamanda keskin davrandıkları da bilinen bir gerçektir. Bu yönüyle Cumhurbaşkanı haklı. Ama bütün bu gerçeklere rağmen Allah bankaları başımızdan da eksik etmesin. Bizim millet kredi almadan yaşayamaz. Reel sektör de sermaye birikimi yeterli olmadığı için kredi almadan faaliyetini yürütemez.
BANKALARIN SON DURUMU
Bankaların genel durumu ile ilgili Türkiye Bankalar Birliği (TBB) 1 Mart’ta bir açıklama yaptı.
TBB, bankacılık sektörünün 2015 yılında toplam öz kaynakların yüzde 13 oranında artarak 262 milyar TL, aynı dönemde toplam kredilerin ise yüzde 20 oranında artarak 1.497 milyar TL olarak gerçekleştiğini söyledi.
Sermaye yeterlilik oranının ise yüzde 16.3’ten yüzde 15.6’ya gerilediğini, ancak gerilemeye rağmen bu oranın iyi kabul edilmesi gerektiğini vurguladı.
TL’NİN DEĞER KAYBI KREDİ RİSKİNİ ARTIRDI
TBB, kredi riskinin arttığını söylerken bunun nedenini şöyle açıklıyor: “Kredilerdeki artışın, öz kaynaklardaki artıştan daha hızlı olmasının önemli bir nedeni 2015 yılında TL’nin döviz sepeti (0.5 ABD doları ve 0.5 avro) karşısında yüzde 18 oranında değer kaybetmesidir. Sabit kurla hesaplandığında kredi stoku yüzde 15 artmıştır. Öz kaynakların çok yüksek bölümü ise TL cinsinden tutulmaktadır. Dolayısıyla TL’nin değer kaybı sermaye yeterliliğini aşağıya çekmektedir.”
BANKALARIN KÂRI
Bankaların net kâr hacmi, 2015 yılında yüzde 6 artarak 26 milyar TL olmuştur. Ortalama özkaynak karlılığı ise yüzde 11.6’dan yüzde 10.5’a gerilemiştir. Bankacılar kar elde etmeden sermaye yaratılamayacağını belirtirken bu konuda Cumhurbaşkanının ‘çoğunun öz sermayesi gibi bir şeyi yok’ iddiasına da cevap vermiş oluyorlar. Şunu demek istiyorlar: al gülüm ver gülümle sermaye yaratmıyoruz, kar ederek yaratıyoruz
ÖZKAYNAĞIN YARATTIĞI KREDİ
Öz sermayeye ilave edilen her 1 TL ile 8 TL kredi verilmesini sağlamak için sermaye yeterlilik oranının yüzde 12 olması gerekiyor. Yani bunun üzerinde bir sermaye yeterlilik oranı ile çalışan bankalarımız iyi durumda!
Öz kaynak artışı reel ekonominin büyümesine katkı demek. Bankalar ne kadar öz kaynaklarını artırırsa bunun 8 katını kredi olarak verip ekonomik büyümenin finansmanını sağlayacak.
KREDİLER GERİ ÖDENİYOR MU?
Buraya kadar anlattıklarımız güzel. Peki, öz kaynağı güçlü olan bankalar kredi alacaklarını geri alabiliyorlar mı? Burada kötü kredilerin toplam kredilere oranı 2016 Ocak ayı itibarıyla yüzde 3.3. Tabi bu oranı yukarıya çeken önemli iki kalem var. Karşılık ayrılmayan yakın takipteki krediler ile varlık yönetim şirketlerine devredilen kredi alacakları. Bu iki kalemin bilançoda toplam kredilerle karşılaştırılması halinde kötü kredilerin oranı yüzde 5’lere varıyor ki bu ciddi bir rakam.
KREDİ GERİ ÖDEMELERİNDE SIKINTI
Kredi geri ödemelerinde işleri bozulan, alacaklarını zamanında tahsil edemeyen, ciroları düşen ve nakit akışları bozulan reel sektörde çok sayıda firma kredilerini geri ödemede büyük zorluk çekiyor. Borcu borçla ödüyorlar. İflas edenler ve iflas ertelemeleri artmış durumda. Kredi limitleri dolmuş ve teminat açığı bulunuyor. Yani bankaları zor duruma düşürecek bir dalganın estiği gözleniyor.
Bu nedenle reel sektörü incelemeden bankacılık oranlarına bakarak iyimser olmak çok yanlış...