Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası bizi ne bekliyor?
Bizim milletimiz güçlüdür. 2007 Cumhuriyet Mitingleri, 19 Mayıs 2012’den bu yana “Milli Bayram Mücadeleleri”, Silivri çıkarmaları, Suriye’ye karşı kirli savaşa son mitingleri ve 2013 Haziran Ayaklanması, “Cumhuriyet yıkıcılığı”na karşı milyonları seferber etmiştir. Elde edilen sonuçların önemi açısından, Talat Paşa Komitesi’nin Ermeni Soykırımı Yalanı’na karşı mücadelesini ve gerici, bölücü, emek düşmanı anayasaya karşı Milli Anayasa Forumlarını da bu listeye eklemek gerekir. Tekel Direnişi ve Yatağan işçilerinin mücadelesinin tepe noktalarını oluşturduğu özelleştirmeye karşı işçi mücadeleleri ile Soma Faciası’na karşı gösterilen kitlesel tepkiler, Vatan ve Emek Hareketi’nin emek ayağını oluşturmaktadır.
ÖZGÜL AĞIRLIĞI OLAN BİR MİLLET
Bu durum, ABD’nin son zamanlarda Türkiye siyasetlerini belirlerken, neden yalnızca meclis içindeki iktidar ve “muhalefet” partileriyle yetinmeyip, “milletin özgül ağırlığını” da hesaba katmak zorunda kaldığını açıklamaktadır. Ülkemizde milli cepheyi bölme hedefi, artık Amerikan siyasetlerinin merkezinde yer almaktadır. Yerel seçimlerde de, Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nde de aday belirleme sürecinde kurulan tuzaklar hep bu amaçladır.
Meydanlara çıkan millet, ABD’yi de, karşı devrim iktidarını da korkutup sarsmıştır. Ancak bu mücadeleler arasında, elde edilen sonuçlar bakımından, önemli bir ayrışma söz konusudur. Kitleyi somut bir hedef doğrultusunda yönlendiren bir karargâhın bulunduğu durumlarda mücadele başarıya ulaşmıştır. Ama böyle bir karargâhın yokluğu ya da zayıf olması durumunda, kitlenin açığa çıkan enerjisinin büyüklüğüne karşın, kalıcı sonuçlar elde edilememiştir. Şimdiden sonucu belli olan Cumhurbaşkanlığı Seçimi’ni izleyecek günlerde, bu olgudan çıkarılması gereken çok önemli dersler vardır.
KARŞI DEVRİMİN YIĞINAĞININ HEDEFİ
Önümüzdeki dönemde ülkenin kaderini belirleyecek olan, milletin gücüdür. Emperyalizmin hazırlığı, ülkemizin bölünme sürecinde şimdiye kadar ertelenmiş belirleyici bazı adımların atılması üzerinedir. Yığınak, bu hedefe göre yapılmaktadır. Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nden sonraki adım, Millet Meclisi’ni “topyekûn milletten arındırma” amacını güdecektir. Bu nedenle genel seçimlerin erkene alınma olasılığı yüksektir. Baskın bir erken genel seçimle, hem CHP ve MHP yönetimlerinden Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nde alet oldukları tertibin hesabının sorulmasının engellenmesi, hem de AKP içindeki merkezkaç kuvvetlerinin güç kazanmasının önüne geçilmesi planlanmaktadır.
TÜRKİYE CEPHESİ KARARGÂHI
Bu tertibin önüne geçmenin tek yolu, değişik partilere dağılmış bütün milli güçleri seferber edecek bir Türkiye Cephesi Karargâhı’nın oluşturulmasıdır. Gerek yerel seçimlerde, gerekse Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nde “milleti açmaza alan” tertiplerin dayatılması, böyle bir karargâhın yokluğu nedeniyle mümkün olmuştur. Milletin, kendisine çözümsüzlüğün dayatıldığı değil, kendi çözümlerini dayatan bir güç olarak mücadele sahnesindeki yerini alması, ancak milli güçlerin, kitle örgütlerinin ve vatansever şahsiyetlerin birlikte oluşturacağı böyle bir karargâh sayesinde gerçekleşebilir.
MİLLETİ BÖLEMEYEN KARŞI DEVRİMİN KENDİSİ BÖLÜNÜR
Önümüzdeki dönem, karşı devrimin tertiplerini tezgahlayan ve onlara alet olan partilerin kendi içlerinde ayrıştığı bir dönem olacaktır. Karşı devrim ve payandaları, milleti bölemeyecekleri için, kendileri bölünecektir. Daha yükseğe çıkmış olanlar, daha yüksekten düşeceklerdir. Yeter ki, biz, bu milletin büyük enerjisini doğru hedeflere yöneltecek bir Türkiye Cephesi Karargâhı’nı zaman yitirmeksizin oluşturalım.