24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Cumhuriyet dimdik ayakta

Aykut Diş

Aykut Diş

Site Yazarı

A+ A-

16 Nisan halk oylamasının sonuçları üzerine henüz yapılmamış en önemli değerlendirme şudur:

Cumhuriyet dimdik ayaktadır!

16 Nisan 2017 akşamı “Cumhuriyet bitti” diyerek dizlerini dövenler, o gün bugündür ıstırap çekenler büyük bir yanılgı içindeler.

Evet, yanlış okumadınız. Cumhuriyet dimdik ayaktadır!

MATEMATİK ORTADA

“Teşbihte hata olmaz” denir; Real Madrid ile Ankaragücü futbol kulüpleri karşılaşmış ve müsabaka 1-0 Real Madrid’in lehine tamamlanmıştır. Üstelik gol de tartışmalıdır.

Para güçleri ve propaganda güçleri sınırsız olmasına rağmen sandıktan ucu ucuna “Evet” çıkarabilmişlerdir. Otuz büyük şehrin İstanbul ve Ankara dâhil on yedisinde “Hayır” önde gelmiştir. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) 1 Kasım 2015 genel seçiminde aldığı oylar ile halk oylamasındaki “Evet” oyları karşılaştırıldığı zaman iniş açıktır ve gidiş belirmiştir.

Bu bir züğürt tesellisi değildir. Matematik ortadadır.

“Cumhuriyet ayaktadır” ifadesi ise bir avutma cümlesi değildir. En şiddetli fırtınalara, en insafsız darbelere ve en azgın kundakçılara karşın ulu çınar yerindedir. Bir kısım dalları eğrilmiş, bazıları kırılmıştır ama kökleri sapasağlamdır.

YÜZDE KIRK SEKİZDEN DAHA FAZLAYIZ

29 Ekim 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin Atatürkçü, laik ve demokratik özünün yıkılıp yıkılmadığı geçmiş dönemlerde de çokça tartışılmıştı.

Şüphesiz maddi süreçlerin ve olayların anlaşılmasında sürekliliklerin ve kopuşların tespiti mühimdir. Özü ve biçimi, eskiyi ve yeniyi ayırt edebilmek kritiktir fakat her kopuş kesin kopuş değildir; uzaklaşmalar ve kaymalar kesin bir kopuş manasına gelmez.

Örneğin, 1933 Türkiye’si ile 2013 Türkiye’si arasında hem bir süreklilik hem de bir kopuş vardır. 2012-2013 yıllarına ilk bakışta 1933 Türkiye’sinin eğilimlerine çok uzak bir hükümet görülecektir; ancak o seneler aynı zamanda Cumhuriyet tarihinin en büyük halk hareketlerinin Cumhuriyet programı talebiyle yaşandığı senelerdir.

16 Nisan halk oylamasının sonuçları ve 23 Nisan’da Anıtkabir’e akın eden on binler de göstermiştir ki Türkiye Cumhuriyeti’nin Atatürkçü, laik ve demokratik özünü yok etmek öyle kolay olmayacaktır. Bir kere o öze dokundurtmayacakların sayısı yüzde kırk sekizden çok daha fazladır.

OLGULAR AÇIK

1900’lü yıllarından ortalarından itibaren yürütülen emperyalist projeler nihai hedef açısından başarısızlığa gitmektedir. Çeşitli ağır tahribatlar yaratılsa da Cumhuriyetin özü kurutulamamıştır.

Zorunluluklar ve tarihin ilerleyiş yasaları devrededir.

Amerika’nın Türk Devleti içindeki kontrgerilla gücü, Cumhuriyetin en büyük düşmanı Fethullah Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz’daki kalkışması Cumhuriyet subayları tarafından bastırıldı; devlet içindeki operasyonel kadroları tasfiye ediliyor.

Sözde özerklik ilanlarıyla şehir ayaklanmaları başlatan Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) sırtını sıvazlamasıyla Türkiye’yi bölme ve kukla devlet kurma hesapları yapan PKK terör örgütü ezildi ve her alanda etkisizleştiriliyor.

Türkiye ile ABD ve Avrupa arasındaki gerilim artarak sürüyor.

Bütün bu olguları göz ardı edip biçime takılarak Cumhuriyetin yıkıldığını düşünmek; “öldük”, “bittik” ağlaşmalarıyla karamsarlığa teslim olmak Cumhuriyetten vazgeçmektir.

CUMHURİYETİ KİMSE YIKAMAZ

Atlantik sisteminden her uzaklaşma Türkiye’yi Atatürk Cumhuriyetine yakınlaştırıyor. Koşullar elverişlidir.

Halk oylaması sürecinden çıkan görev, terörle ve ekonomik krizle mücadeleyi kesin başarıya ulaştırmak için hem devletin, hem milletin; hem de devlet ile milletin birliğini sağlayacak tutarlı ve kararlı bir iktidar seçeneği yaratmaktır.

O seçenek yenilgi edebiyatıyla ABD’yle ve onun beslemeleri PKK ve FETÖ’yle birleşerek değil; gerçekleri bilerek, iddiayla, özgüvenle ve vatanseverlikle inşa edilir.

Savaşlar “yenildik”, “dağıldık” sızlanmalarıyla değil; gücün ve kabiliyetin keşfi ve doğru sevki ile kazanılır.

Silkelenelim ve gücümüzü keşfedelim. Yarım yüzyıllık işbirlikçiliğin yıkamadığı Cumhuriyeti bu saatten sonra kimse yıkamaz.

Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkabilecek “yiğit” henüz anasının karnından çıkmamıştır.

Cumhuriyet; evinden, balkonundan Türk bayrağını eksik etmeyenler var olduğu müddetçe dimdik ayaktadır.