25 Kasım 2024 Pazartesi
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Cumhuriyet Gazetesi’ne yazık oluyor!

Mustafa Pamukoğlu

Mustafa Pamukoğlu

Eski Yazar

A+ A-


Ah İlhan abi ah! Sen ölmeden önce gazeteye bir şey olmasın diye çok çırpındın... Gazete zarar biriktirdiği zaman delikanlı Çapan ailesini gazeteye ortak ettin. Bunun yanlış olduğunu söyleyenlere Cumhuriyet Vakfı gazetenin sahibidir, bir şey olmaz dedin. Gazete iktisadi işletme anlayışı ile yönetilemediği için ve çalışan sayısının fazlalığından sürekli zarar etti. Verimsizliğin gazetede yeni zararlar üretmesi kaçınılmazdı. Bu kez zararı kapatmak üzere yeni bir delikanlı Turgay Ciner’i gazeteye ortak yaptın. Sonra Zekeriya Temizel’in gazeteyi yönetmesini istedin. Zekeriya Temizel ancak bir yıl yönetebildi. Çünkü basın dünyası bürokrasiye benzemiyordu. Bu nedenle Maliye Bakanlığını başarı ile idare etmiş Zekeriya bey gazeteyi gazeteciler yönetsin deyip gitti.
İlhan abi, iktisadiliği sağlamak konusunda adımlar atamadın, atmaya vakit de bulamadın. Hep gazetede basının yüksek egolu yazar, çizer ve çalışanları arasında denge kurdun. Karizma ve otoritenle sorunları geçici olarak çözdün ama sorunları hep erteledin. Bize hep tepişmeyin dedin. Kavgayı hiç sevmedin...
NE OLURSA OLSUN...
Gazete zarar ettikçe “Cumhuriyet gazetesi yaşamalı” diyenlerin katkısı senin bir davetinle geliyordu. Ama bunlar aslında iktisadi işletme matematiğine uyan şeyler değildi. Gazete ne pahasına olursa olsun yaşamalıydı... Senin ilken buydu... Bu nedenle zararları kapatacak insanları Cumhuriyet ailesinin birer ferdi yaptın. Daha sonra 2008’de başlayan baş belası Ergenekon süreci ile hem ülkemiz, hem senin hem de gazete için çok kötü oldu. Sen bu komploya dayanamadın. Acılar çektin...
Bu süreçte senin yokluğun meydanın boş kalmasına yol açtı. Bu meydanı dolduranlar senin gibi gazeteyi yönetemezlerdi, yönetemediler de. Çünkü iktisadi işletmeyi ya senin gibi büyük bir filozof amatörce yürütebilirdi ya da işletmeciliği bilen sermayedar tarafından yönetilebilirdi. Ama Ergenekon süreci ile delikanlılardan kimse gazeteye uğramaz ve aramaz oldu. Yeni delikanlılar da bulmak artık olanaksızdı. Sadece senin sözlü talebini vasiyet kabul eden İnan Kıraç gazeteyi bırakmadı. Maddi ve manevi destek oldu. Ama gazetede bir görünmez ruhun başka bir hesabı vardı. Amaç gazetenin Atatürkçü çizgisini fazla ulusalcı bulup daha renkli bir gazete yapmak, tüm açılımlara ses olmak ve gazete okuyucu profilini değiştirmekti. Biraz Radikal, biraz Evrensel, biraz Cumhuriyet, biraz daha sol, biraz daha yeni.
Bu görünmez ruh gazetenin çizgi değişikliğinde dışarıdan kimsenin olmasını istemiyordu. Gazeteyi gazetede çalışanlar ama bu çizgiye taşımak isteyenler yönetmeliydi. Bunu da başardılar.
İlhan abi, sen ışıklar içinde yatarken bunlar oldu. Yattığın yerden mutlaka izliyor ve üzülüyorsundur.
AÇILIMLARLA YENİLEŞME!
Cumhuriyet gazetesi Cumhuriyet’le yaşıt, adını Atatürk’ün koyduğu bir uygarlık mücadelesinin sesi idi. Şimdi ise ulusalcılığı temsil etmeyen, açılımlara ve yenileşmeye(!) doğru adımlar atan tıpkı CHP’deki yenileşme gibi bir yenileşmeye giden çizgide emin adımlarla ilerliyor. Ama bu adımlarda unutulan bir şey var Atatürkçülüğün tek dünya uygarlığına katılmanın felsefesi olduğudur. Ulusalcılık ise tam bağımsızlığın irade beyandır. Atatürk sevgisi de cehalete direnmenin heyecanıdır. Emperyalizmin yüzyıllardır sömürdüğü İslam coğrafyasında cehaleti yenebilecek tek ülke Türkiye’dir. Böyle olduğu halde CHP’si, Cumhuriyet gazetesi, sözde aydınlar Ortaçağ’a yönelenlere hitap etmeyi demokratlık sanıp yoldan sapmış durumdalar. CHP’nin Türkiye davası yerine ABD sevdası yeni bir yol olmuş durumda. Cumhuriyet gazetesi de bunlara ayak uydurmanın telaşı içinde. Ah İlhan abi ah... Acaba gazeteyi kurumlaştıramaz mıydın? Veya bir vasiyet bıraksaydın. Yahut Vakıf senedini gazeteyi delikanlılara ve hesabı olanlara bırakmayacak sistemlerle revize etseydin... Seni çok arıyoruz... Bizler şu günlerde senin fikirlerine ne kadar ihtiyaç duyuyoruz bir bilsen... Ah İlhan abi ah!...