Cumhuriyet kolay kurulmadı -(TAMAMI)
Yıl 1907.
Yer Selanik’te Karaferiye adlı semtte bir kahvehane.
İki genç zabit oturmuş konuşuyorlar. Birinin adı Mustafa Kemal diğeri ise. Ali Fuat (Cebesoy). Mustafa Kemal, “Meşrutiyetin ilanı yeter çare olamaz. Cemiyet ( İttihat ve Terakki) bir siyasi parti haline gelerek hükümete geçmelidir. Meşrutiyet, Türk çoğunluğun yaşadığı kısım üzerine oturtulmalı. Büyük devletler, İmparatorluğu tasfiye etmeden ( son vermeden) ihtilal idaresi bir Türk Devleti kurmalıdır” diyor.
Ali Fuat şaşkın, meraklıdır. Mustafa Kemal Anlatıyor ki: Osmanlı nüfusunun yarısının Türk olmamasına karşın toprakların savunulmasının, Türklerin omuzlarına yükletildiğini görmektedir. Bu ağır yükü sürdürmeye artık olanak kalmamıştır. Bu nedenle en iyisi Osmanlı Avrupası’nın İstanbul’da toplanacak ve Sırbistan, Bulgaristan, Yunanistan ile Avusturya-Macaristan’ında katılacakları bir konferansta milliyet prensibine göre paylaşılması gerekmektedir. Mustafa Kemal’e göre bu paylaşımda Rumeli’de yalnızca Batı ve Doğu Trakya elde tutulabilirdi. Bosna-Hersek ve Avusturya- Macaristan ile Sırbistan arasında adilce paylaşılabilirdi. Arnavutluk’un ise bağımsız olması gerekirdi. Ege adalarından Anadolu sınırına yakın olanların Türkiye’de kalması zorunludur; öteki adalar Yunanistan’a bırakılabilir. Anadolu’da İskenderun, Halep ve Musul’dan vazgeçilemez. Onların dışındaki Arap Yarımadası zaten İmparatorluktan kopmaya yönelmiştir. Dikkat ediniz; Mustafa Kemal’in dilinden düşmeyen kelime Türk ve Türk devletidir.
Yeni Türkiye’nin sınırları içinde kalacak olan Rum, Bulgar ve Sırp azınlıklarda dışarıda kalacak Türklerle mübadele edileceklerdir.Açıkça ifade edilirse, değiştirilecekler. İşte bu görüş ileride Misak-ı Milli (Ulusal Ant) ile belirtilecek sınırlar demektir.
Yıl 2012.
İki gün sonra 10 Kasım. Onun ebediyete intikal ettiği gün. Onun 1907 de adını kafasında koyduğu Türk devletinin dili değiştirilmek, toprakları özerk Kürdistan olarak bölünmek için eşkiya ve yabancılarla pazarlıklar yapılmakta!
Mustafa Kemal o gün Cebesoy’a şöyle demişti:
“-Biliyorum ileriyi görmek istemeyenler imparatorluktan toprak fedakarlığı yapılmasını hoş karşılamayacaklar, hatta bizi ihanetle itham edecekler olacaktır. Biz bunlara rağmen görüşlerimizin meşrutiyet sonrası bir program haline getirilmesini sağlamalı ve gerek merkezi umumi, gerekse arkadaşlar arasında müdafaa etmeliyiz” nedir savunacakları? Kurulacak yeni Türk Devleti... (Prof.Şerafettin Turan-Mustafa Kemal Atatürk)
1923’de ilan edilen ve Cumhuriyet olan Devlet bir devrimin üründür. Şimdi ise bir karşı devrim onu yok etmekle uğraşmakta. Atatürk ve Cumhuriyete kasteden dış güçlerin cebren ve hileyle fiilen silahsız işgal ettikleri bir toprak parçası üzerinde değil miyiz? Kararları onlar veriyor, işbirlikçileri uygulamıyorlar mı?
Tarih 29 Temmuz 1919.
Erzurum gecenin karanlığı içerisinde. Bütün rütbelerinden arınmış, bütün orduları elinden alınmış bir yalnız general. Yanından ayırmadığı A. Müfit Kansu’ya kongre sonrası düşündüklerini şöyle not ettiriyor:
“-Yaz bakalım. Tesettürü kaldıracağız. Kadına medeni haklar tanıyacağız. Latin alfabesini getireceğiz. Hilafeti ilga edeceğiz.” Ve sonunda asıl önemli düşüncesini açıklıyor: “Cumhuriyeti ilan edeceğiz.”
A.Müfit Kansu’nun kalemi elinden düşüyor ve :
“Aman paşam burada durun...” diyor. Devrimci General durmuyor: “-Yaz yaz günü gelince sana bunları hatırlatacağım.”
Mustafa Kemal Erzurum’dan Sivas’a geçtiğinde kafasındaki ilkelerin uygulamaya geçmesi için kendisini hazırlamıştı bile.
Osmanlı’nın küllerinden Cumhuriyeti yaratan ve devrimleriyle karanlığı aydınlığa çeviren Atatürk’ü tarihin sayfalarına gömmek isteyen zihniyet asla başarıya ulaşamayacaktır. Bunun kanıtını 29 Ekim 2012’de yaşayarak gördük. Şimdi sıra 10 Kasım 2012 gününde.
Haydi gençler, haydi Mustafa Kemal’in askerleri “Cumhuriyeti o kurdu. Yaşatacak Atatürk’ün ruhunu yeniden hayata geçirecek sizlersiniz.”
Sanırım 10 Kasıma dek hep Atatürk’ü ve onun ayrılmaz parçası Cumhuriyeti konuşacağız.