Cumhuriyetin Kadınları - (TAMAMI)
NABIZ AYDINLIK
CUMHURİYETİN KADINLARI
Bir fransız yazar ve eleştirmen M. Herriot, “Kemalizm “ adlı eserini yazarkan Atatürk’ e sormuş:
“-Kadınların peçelerini nasıl attırdınız?”Gazi yanıtlamış:
“-Biz bu işte hiç zorlama yapmadık.Sadece bir gün, güzel kadınlar yüzlerini açabilirler dedik; ertesi gün bütün hanımlar peçelerini atmışlardı”
Hala Anayassamızda “ Devrim Kanunlarını güvence aslına alan ve özellikle kılık kıyafet devrimini gözeten 174. Madde bu özgüvenden sonra kadının başını da yüzünü açan bir devrimi yaşattı durdu.”
***
Mustafa Kemal Ankara Palasta yapılan bir Cumhuriyet balosundadır.Tüm Cumhuriyet kadınları, rejimin güvencesi altında eşleriyle dans etmektedirler. Atatürk özenle genç kızlarımızla kısa süreli danslar yapar ve sonunda salonu dolaşır. Koltuk ve kanapelerde dinlenen hanımlardan orta yaşlı bir hanım dikkatini çeker ve hemen onun yanına oturur. Kadın başını ince bir tülbetle örtmüştür. Tülbettin altından ise aklaşmış saçları görünmektedir. Gazi usulca elini hanımın başına değdirirken, bir yandan da hanımefendinin başındaki örtüyü yavaş yavaş yavaş geriye doğru zerafetle iter ve hanıma:
“-Ne kadar güzel ve aklaşmış saçlarınız var. Neden onu örtmeyi düşündünüz. Oysa o sizin zerafetinizin bir parçası “derken bir de bakılır ki; hanımın başındaki örtü omuzlarına inmiştir. Gazi kalkar ve konuklarının yanına döner.
Değerli yazar ve düşünür Mina Urgan yazar ki:”O Hanımefendi bir daha başını örtmemiştir”İşte kadife elli ak devrim bu. Şimdi onu yıkmak yerine türbanı peçeyi hatta kara çarşafı koymak istiyorlar.
O Atatürk kadınlarımızı şöyle anlatıyordu:
“Milletimizin , memleketimizin dar-ül irfanları( kültür yuvaları) bir olmalıdır.Bütün memleket evladı kadın ve erkek ayni surette oradan çıkmalıdır.” Umhuriyet Kadına tanınan hakları o kadar ileri götürdü ki, dünyada seçme ve seçilme hakkı ilk kez Cumhuriyet Türkiyesinde Türk kadınlarına verildi.
Cumhuriyetin en güçlü koruyucu ve kollayıcıları o nedenle kadınlarımız arasından çıkmıştır. Kadın sadece savaşta sırtında mermi taşımakla Cumhuriyetin asli kurucuları olarak kalmadılar. Her fırsatta öğretmen oldular, doktor oldular, yargıç, avukat olarak Cumhuriyete sadık kaldılar.Hep erkeklerle yanyana ve eşit…
YA ŞİMDİ NEREDELER?
Eşleri Silivride cefa çekerken, onlar “Vardiya nöbetindeler”Eşleri tutuklanan aydınların, yazarların eşleri, ya onları görevlerini yükleniyorlar, ya da ülkeyi basan karanlığı ellerinde meşaleyle kovmak için sokaktalar. Bu demektir ki; Atatürk geleceğin güvencesi olarak kadınlarımızı görmekle ne kadar da iyi bir iş yapmış, Bir Türkan Saylan, ölene dek, hep onun Cumhuriyetinin ürünü olarak mücadele etti durdu. Bir Halide Edip Cumhuriyetin kurucularının yanında gerçek bir cesaret örneği olduğunu nasıl kanıtlamış ve halkı aydınlatmış, ayağa kaldıran o ateşin nutukları Sultanahmet meydanında söylemişse, şimdi Cumhuriyeti tehlikede gören,kadınlarımız, baskıya, zulme hukuk dışılığa karşı ayaktadırlar. Bakın Danıştay Başsavcığından ayrılır ayrılmaz evde oturacağına ADD nin başına geçerek halkını aydınlatmak için dere tepe yurdu dolaşan sayın Tansel Çölaşan’a. İşte bunlar bizim kadınlarımızdır. Perinçek onlara “ Bizim amazonlarımız” diyor. Haklıdır.
Bir süre rahmetli Erbakanla ortak olan ve başını örtüp, eline tesbih alan Prof. Tansu Çillere sormuştum:
“-Siz Atatürkün ürünsünüz: Neden öyle yaptınız?” Bana şöyle demişti:
“- Evet doğru! Yapmamalıydım. Hata ettim. Ben Atatürkün ürünüyüm” Bu sözlerini o 28 Şubat sonrası Milliyette yazmıştım.
AKP iktidarının ve MHP ‘nin tüm bu gerçekler karşısında ve Anayasanın 174. Maddesini okuya okuya tesettürü oy uğruna savunduklarını anlamakta güçlük çekiyorum.
Sayıarı hayli çoğalan Prof. Yargıç kadınlarımız, onlar bizim “Bilim kadınlarımız”..Onlara çok şeylerimizi borçluyuz.
Kadınlarımız, Türbanı bir gelenek gibi algılayan ve boyalı ve makyajlı yüzlerini değil de saçlarını sımsıkı örtmelerinin ne anlama geldiğini anlayamadım gitti.
Bu başörtüsü benim anamın, benim rahmetli kayın valdemin, benim mütedeyyin hacı baldızımın örtüsü hiç değil.
Peki kabahat kimdedir?
Kabahat yıllar boyu kadına ikinci sınıf insan muamelesini reva gören o dinsel siyasi akımı erkek egemen toplumu yeniden yaratarak, Cumhuriyetin atar damarlarındaki kan akışını durdurmayı oy uğruna yeğleyen siyaset düzenbazlarında.
Breket aydın kadınlarımız, gerçek aydın erkeklerin yanında Cumhuriyeti koruma ve Kollama görevini sürdürmede kararlılar.
Onlar bir adım önde oldukları sürece hiç endişe etmeyin, mutlaka aydnlığa çıkacağzı demektir.Onların önünde, o bilim kadınlarının, o aydın kadınlarımızın, o Cumhriyet kadınlarımız iyi ki varsınız..
kurtulaltug@aydinlikgazete.com