11 Ocak 2025 Cumartesi
İstanbul 12°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Cumhuriyet'in omurgası kırılırken-(TAMAMI)

Kurtul Altuğ

Kurtul Altuğ

Eski Yazar

A+ A-

Aslında bu yazının dün yayımlanması gerekirdi. Ne var ki Pazar günü Ulusal Kanal'daki 4 saat süren "Politikanın Nabzı" programının verdiği zihni yorgunluğu, bilgisayarın başına oturup yazıyı yazmak ve yetiştirmenin zorluğu nedeniyle bu konuya değinmem bugüne kaldı. Oysa olay Cumhuriyetin omurgası olan laiklik, laik eğitim ve öğretimin bir karşı devrimle demokrasi yolu kullanılarak kırılmasına neden oldu. Olay aslında 28 Şubat'ta Milli Güvenlik Kurulu'nda alınan eğitim ve öğretimi tek elde birleştiren bir devrime karşı kavga dövüşle, zor kullanarak Milli Eğitim Komisyonu'nda AKP oylarıyla kabul edilen, eğitim ve öğretimin birleştirilmesi yasasının Cumhuriyet'ten 88 yıl sonra ters düz edilmesiydi.

Atatürkçü düşünce sistemi

Cumhuriyeti ve devrimlerini en kırılgan noktasından vurmak ne yazık ki, bu iktidara nasip oldu! İktidarın yürüdüğü yolda iki önemli hedefi daha var. Anayasa'yı, muhalefetle işbirliği yaparak kökünden budamak, ülkeyi ve barşısever bir halkı Suriye topraklarında bir bataklığa sürüklemek. İktidarın kırılgan son noktası bu olsa gerek.

Bakın tarihten bir yaprak açalım ve toplum bu gidiş konusunda aydınlansın... Mustafa Kemal 25 Ağustos 1924'te Ankara'da Öğretmenler Birliği Kurulu'ndaki konuşmasında şöyle diyordu:

“- Yeni kuşağı, Cumhuriyet'in fedakar öğretmen ve eğitimcileri sizler yetiştireceksiniz. Yeni kuşak sizin eseriniz olacaktır.”

3 Mart 1923'te "Şer'iye Evkaf ve Erkanı Harbiye-i umumiye vekaletlerinin kaldırılmasına" ilişkin 429 Sayılı Yasa Saruhan (Manisa) Milletvekili Vasıf Çınar ve 57 arkadaşının önerdiği 30 sayılı Tevhid-i Tedrisat (öğrenim birliği) Yasası ve arkasından da, halifeliğin kaldırılmasına Osmanlı hanedanının Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışına çıkarılmasına ilişkin 431 Sayılı Yasa kabul edilmişti. Atatürk her zaman yaptığı gibi bir tartışma başlatarak şu soruyu sormuştu:“-Terbiye (eğitim) milli mi olmalı yoksa dini mi?”

Darülfünun Emini (rektörü) İsmail Hakkı Baltacıoğlu Gazi'nin bu sorusuna şunu eklediğini de anlatır.

“-Böyle bir laikizasyon hareketini halk nasıl karşılar?”

Yemekte bir süre tartıştılar ve sonunda Gazi Mustafa Kemal şöyle dedi:

"-İzlenecek yol önce kamuoyunu aydınlatıp sonra uygulamaya geçme mi, yoksa emrivaki yaratma mı olmalı?"

Rektör üniversite heyeti adına konuşmuş ve " önce emrivaki" demişti. (Baltacıoğlu Atatürk S:107-109)

Ve sonunda iki öneri de kabul edildi. Halifeliğin kaldırılması TBMM'de Mustafa Kemal'in de katılımıyla ve o ünlü konuşmasıyla sağlanmıştı. Atatürk Şeriye- Anayasa komisyonu- Encümeni'nde şöyle demişti:

"-Bu yasa mutlaka çıkacak gerekirse bazı kelleler düşecek ama bu yasa çıkacak." (Falih Rıfkı Atay-Çankaya)

Arkasından Saruhan milletvekili ve aralarında Celal Nuri İleri, Kılıç Ali, Ruşen Eşref Ünaydın, Yahya Galip, Refik Koraltan, Cevad Abbas Güler, Yunus Nadi, Şükrü Kaya, Ağaoğlu Ahmet, Recep Peker, Hacim Muhittin Çarıklı’nın da bulunduğu milletvekilleri hazırladıkları gerekçeyle Tevhid-i Tedrisat’ın önemini şöyle saptamışlardı:

-"Bir devletin kültür ve genel maarif siyasetinde ulusun düşünce ve duygu yönünden birliğini sağlamak için öğretimin birleştirilmesi en doğru, en bilimsel ve en çağdaş ve her yerde faydaları ve iyiliği görülmüş bir ilkedir... Yasa önerimizin kabulü takdirinde T.C. içinde ve bütün eğitim- öğretim kurumlarının bağlı olduğu tek yer Maarif Bakanlığı olacaktır..."

Muhalefet ne yapıyor?

İşte 28 Şubat kararları diye bilinen ve ve şimdi rövanşı yapılan 12 yıllık eğitimi üçe bölen ‘4+4+4’ diye anılan yasa böyle sahneye çıktı. Eğitimin Atatürkçü sistemine uygun yasası 80 yıla yakın uygulandı ve şimdi AKP iktidarı tarafından zorla kabul ettirilmek isteniyor.

Muhalefet nasıl sokaklara inmez ve halkı bilgilendirmez de Anayasa hazırlıklarına devam huzur içinde sürdürülür? Anlamak mümkün değil. Cumhuriyet’in omurgası kırıldı mı Cumhuriyet çöker ve yeni bir rejimin ayak sesleri sokakları inletir gökkubbeyi başlarına indirmez de ne yapar? Cumhuriyet'e laikliğe ve Atatürk devrimlerine saygınız da mı yok. Yenileşme ve dönüşüm için geçmişinizi de yakın tarihi de inkar ediyorsunuz!

Tüm bunlara karşı muhalefet partilerinin hâlâ AKP ile ortaklaşa yeni anayasa hazırlığı masasından kalkmayışlarını acaba neye yoracağız? Soracak o kadar çok soru ve altında yatan o kadar büyük vebal olacak ki!