Çürüme sarmalında direnen Güney Amerika
711 yılından itibaren başta İspanya, Portekiz, Fransa, İtalya ve Batı Akdeniz adalarına Doğu Arabi İslam medeniyetini götüren ve 781 sene süren varlığı sayesinde Batı Avrupa’nın barbarlık ve aydınlanma dönemlerinin her safhasında etkili olan, Arabi adı yerine “Endülüs” veya “İslam Uygarlığı” denilen (yanlış bir tanımlama değil ancak eksik) mevcudiyet 1492’de son buldu. Aynı yıl İtalyan asıllı Kristof Kolomb (Kolombus) İspanya’nın yeni Kral ve Kraliçesi Ferdinand ve Isabella’nın desteği ile Batı Katolik Vatikan başı Papa’nın izniyle Hindistan ve Çin’in zenginliklerine ulaşmak üzere batıdan doğuya istila ve yağma seferine çıkar. Daha önce Avrupa tarafından bilinmeyen Amerika ismini alacak kıtanın adalarına ulaşır. Batı Hindistan’ın adalarına ulaştığını sanarak buralara West Indies Islands - Batı Hint Adaları ismini vermiştir. ABD Vilayeti Florida’dan Venezuela’ya kadar uzanan ve Karayip Adaları olarak bilinen tüm adaların, daha sonra tüm Amerika kıtası halklarına İndi, İndian, İndia (Hint, Hintli, Hindistan) denilir. “İndians-Hintliler” terimi daha sonra toptancı zihniyetle (Red Skins-Kızıl Derili) toplumların hepsine yapıştırılır. Hindi yani Hint veya Hintli yerine H harfini telaffuz edemedikleri için H düşmüş ve İndi olmuştur. Batıdan gelen her şeyi Turkish lokum sanan ileri-zekâlı medyamız ve okullarımız bu tabirleri sorgulamadan aynen kullanmıştır.
İSTİLA EDİLEN YERLERİN DİLLERİ
Tarihte bugün 7 Haziran 1494’te Batı dünyasının en muktedir dinin Kralı Papa 6. Alexander Amerika kıtasını Katolik Vatikan’ın iki göz bebeği İspanya ve Portekiz arasında böler. Azorlar ve Cape Verde adalarının 100 fersah batısındaki bir meridyen hattının batı ve güneyindeki tüm topraklarını İspanya’ya doğusunda kalan toprakları da (bugünkü Brezilya) Portekiz’e babasının özel mülkü gibi verir. Bundan mütevellit Portekizce konuşan Brezilya hariç Meksika’dan en güneydeki Arjantin’e kadar Güney Amerika ülkeleri, Karayip Adaları dâhil, İspanyolca konuşur. Daha sonra İngiliz, Fransız ve Hollandalı yağmacıların da Amerika kıtasına intikal etmesiyle Kanada (Montreal), Haiti ve birçok Karayip adalarında bugün Fransızca konuşulmaktadır. Guyana, meşhur gizli hesapların olduğu Kayman, Arjantin’den talan edilen Grenada adaları, Kanada (Toronto) ve ABD de İngilizce esastır. Hollanda Karaip Adaları olarak bilinen Saba, Bonaire ve St. Eustatius adaları ile Güney Amerika’da yer alan Aruba adasında Hollandaca (Dutch) dili hâkimdir.
AVRUPA-ABD ÇATIŞMASI
Kuzey Amerika (ABD) 2 Aralık 1823’te Başkan Monroe’nun Kongreye sunduğu doktrine binaen Güney Amerika ABD’nin arka bahçesi olarak telakki edilmiş. Güney Amerika tarihi Beyaz Avrupalının Emperyalist tamahlarının tahakkuk ettiği, tütünün, kahvenin, şeker kamışından elde edilen şekerin, bolca altın, gümüş, elmas, yakut, zümrüt ihtiva eden zengin madenlerin, kokanın, marijuananın (kenevir, Hint keneviri, esrar) mokanın, çikolatanın, devasa ormanların, başta muz tropikal meyvelerin ve daha nice zenginliklerin olduğu devasa bir bereketli kıtadan söz ediyoruz. Yükselen yeni emperyalist güç ABD, Avrupalı devletlerin yerini almak üzere harekete geçer. Avrupa’nın Amerika kıtasına müdahalesini ABD’ye karşı savaş sebebi olarak ilan eder.
Amerika kıtası tarihi sadece Batı sömürge devletlerin kıtanın zenginliklerini talan etme, Afrika kıtasından avlanarak, zincirlere vurularak kopartılan ve bu yabancı diyarlarda en aşağılık muameleye maruz kalan köle ve cariye sistemi inşa etme, yerli toplumlara sistematik zulüm, adaletsizlik, soykırım, dil, din ve geleneklerin toptan yok edilmesi, yollar, şehirler, fabrikalar, atölyeler kurma, tren yolları ve limanlar inşa etme, Türkiye’nin on katı büyüklüğünde yağmur ormanlarını yok etme, rekabet savaşları ve toplumları afyonlaştırmak için esrar, kokain ve her türlü uyuşturucunun planlı yaygınlaşması, fuhuş, kontrolsüz alkol tüketimi ve yoksulluğun devamını sağlama, organize hırsızlık, mafyalaşma ve sokakları istila eden evsizler tarihi değildir. Aynı zamanda bu düzene ve onun efendileri Avrupa ve ABD emperyalizmine karşı isyan ve devrimler tarihidir. Beyaz, siyah, kızıl ve melez derili olanların birlikte millet olma ve kardeşçe adil bir düzen içinde yaşama mücadelesidir.
BATI’NIN BURAYI RAHAT BIRAKMAYA NİYETİ YOK
Ancak Küba dâhil Nikaragua, Bolivya, El Salvador, Şili, Arjantin, Haiti, Venezuela, Ekvator, Brezilya ve diğer Güney Amerika kıtası ve Karayip ülkelerinde şahit olduğumuz toplumsal uyanış ve çürüme sarmalına karşı kazanılan başarıların halen yüzyılların birikimi olan ciddi sorunlarla mücadele etmesi gerekmektedir. Ayrıca Batı Avrupa, NATO ve ABD’nin bu kıtayı kaybetme ve rahat bırakma niyeti de yok. Kıtanın geleneksel zengin Beyaz Avrupalı ağaların değişime karşı gösterdikleri direnç ve bu uğurda harcadıkları paralar az değil. Beyaz-Avrupa kökenli geleneksel zengin ve orta sınıf mensubu olanların büyük şehirler dışında kalan bölgelerde halen kendi kolonilerinde yaşıyor olmaları, yüzlerce yıl köle terbiyesi ile yaşamak zorunda kalmış Afro-Amerikalıların, yerli toplulukların Beyaz ve Avrupalıya karşı duydukları “aşağılık kompleksinin”, ben bilmem efendim bilir kültürünün de egemen olduğunu tespit ediyoruz. Bu sorunların aşılması uzun yıllar alacak. Ayrıca Güney Amerika’da halkçı, devrimci, milli ve laik iktidarlardan kaçarak ABD veya ABD yanlısı ülkelere sığınanların yoksul aile evlatlarını dolar ve silah ile donatmaları ve onları milli hükümetlere karşı kullanmaları da çok yaygındır.
GÜNEY AMERİKA’DAN KAÇANLAR
Seksenli yıllarda Almanya’da üniversitemizde ve dışında çok sayıda Şilili, Perulu dostlarla tanışmıştık. İstisnasız hepsi ülkelerindeki faşist askeri rejimlerden kaçmak zorunda kalan sol-sosyalist kesime mensup kişilerdi. ABD’de yaşadığımız yıllarda Kolombiyalı, Brezilyalı, Kübalı ve Porto Rikolu çok yakın aile dostlarımız olmuştu. Bunların birçoğu kumar gazinolarını kaybetmiş, yüzbinlerce dönüm kahve, şekerkamışı tarlalarını, devasa meyve bahçelerini “sosyalist ve komünist” olarak ad ettikleri hükümetlerin millileştirme politikalarından mustarip ailelerdi. Ayrıca ABD’yi üs yapmış karşı-devrimci, uyuşturucu ve silah mafyaları halen kalabalık bir grup oluşturmaktadır. Bunun dışında ülkelerinde şiddet, terör, sokak çatışmalarından kaçan, yokluk ve açlık ile perişan olmuş on binlerce gencin ABD’nin toplama kamplarında veya komşu ülkelerin sınır bölgelerinde inşa edilen gettolarda yaşamak zorunda kalan on binlerce genç kadın, çocuk ve erkeğin para kazanmak uğruna uyuşturucu ve fuhuş ticaretine zorlandıkları ve terör örgütlerine buradan militan devşirdikleri de bilinmektedir. O yıllarda Güney Amerika’yı ziyaret etme ve yakinen tanıma imkânım olmamıştı.
DİKKATİMİZİ EN ÇOK ÇEKEN HUSUS
Brezilya’da dikkatimizi çeken en önemli husus sadece medyanın, devlet erkânının ve sokaktaki insanların Türkiye’ye ilgisi, seçimleri kimin kazanacağı hususu değildi. El-Turkolar olarak bize duydukları ilgi, sevgi, saygı da değildi. Bizi şaşırtan Güney Amerika’ya 19.yüzyılın sonlarından itibaren göç eden Arabi ama özellikle Lübnanlıların sahip oldukları nüfuz da değildi. Venezuela, Brezilya ve Arjantin tarihine damga vurmuş, Osmanlı pasaportlarıyla geldikleri için topyekûn El-Turko olarak bilinen Arabi kökenli ailelerin siyaset, ekonomi ve devrim mücadelesine yaptıkları önemli katkılar da değil. Gittiğimiz büyük, küçük tüm şehirlerde şahit olduğumuz teneke veya kırmızı tuğlalardan yapılmış derme çatma “konutların” kalabalığıydı.
En zengin büyük şehirlerde altyapının ve yolların berbat haliydi. Sokaklarda, en kalabalık alışveriş merkezleri önünde, en anlı şanlı parklarda çocuklarıyla veya yalnız yaşayan 2 milyona yakın evsizlerdi. Ama bundan daha düşündürücü olan transseksüellerin ve uyuşturucu kullanıcıların sayısıydı. Kıllı “erkeklerin” kadın giysileri içinde, kırmızı rujlu bıyıklı sakallı “erkekleri” her yerde görmek mümkün. Çocukların cinsel özgürlüğü ve küçük yaşta bile hangi cinsiyette olmak istiyorlarsa onu özgürce seçme hakkını talep eden LGBT faaliyetleri revaçta. Cinsiyet değiştirmeye yarayan cerrahi müdahalelerin ve bunu sağlayan ilaçların kullanımı için de sokak eylemleri bitmiyor.
Uyuşturucu ve cinsellik seçimi ve yaşam biçimi özgürlüğü Batı sömürge devletlerin ve özellikle ABD’nin Güney Amerika kıtasına ihraç ettiği en önemli silahı. Amiral Dr. Rachel Levine bir erkek mi kadın mı ilk bakışta anlamak zor. ABD donanmasında amiral rütbesinde bir cerrah. ABD Sağlık Bakanı yardımcısı. ABD hükümetinin cerrahi müdahale ve cinsiyet değiştirmeye yarayan ilaçların onaylanması için kongre nezdinde lobi çalışmalarının öncülüğünü yapıyor. Güney Amerika kıtası, Türkiye dahil dünyanın her yerinde savaş kışkırtıcılığı, virüs istilası, uyuşturucu kullanımı yanında hasta sömürge sistemlerinin devamını sağlamak adına cinsiyet seçimi özgürlüğü adı altında sağlıklı aile düzeni ve toplumsal ahlaki değerler yok ediliyor. Buna karşı sadece ülke bazında değil emperyalizmin hastalıklarından kurtulmak isteyen tüm dünya halkları birlikte mücadele etmelidir.