22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Da Vinci’nin gerçek şifreleri

Tunca Arslan

Tunca Arslan

Gazete Yazarı

A+ A-

Da Vinci’nin gerçek şifreleri - Resim: 1

Dan Brown’ın meşhur popüler gerilim romanı “Da Vinci Şifresi” ve Ron Howard’ın 2006’da bu romandan hareketle çektiği aynı adlı filmde, Louvre Müzesi’nde işlenen gizemli cinayetin ardından Harvard Üniversitesi profesörü Robert Langdon, Leonardo da Vinci’nin eserleriyle ilişkili bir yalanlar ağını çözmek için harekete geçiyordu. Paganizmden Hıristiyanlığa uzanan yol, İncil, simgeler, aksiyon ve şiddet ögeleriyle dolu roman ve filmdeki “merak” duygusu, doğrusunu söylemek gerekirse dört dörtlüktü.

Gene Louvre Müzesi’ndeyiz, merak duygumuz gene fazlasıyla kaşınıyor ve Leonardo da Vinci’nin eserleriyle ilgili 90 dakikalık bir yolculuğa çıkıyoruz ama bu kez yalanların değil gerçeklerin dünyasına dalıyoruz. Pierre-Hubert Martin’in yönettiği “Louvre’da Bir Gece: Leonardo da Vinci” belgeseli, 2019’da müzede düzenlenen özel sergiyi iki küratör eşliğinde tanıtarak beyazperdeye yansıtıyor. İtalyan Rönesans ustasının 11 tablo ve 70’ten fazla çizimi dahil 160’tan fazla eserinin yer aldığı, 1,1 milyon kişinin gezdiği sergi böylece sinema tarihinde de ölümsüzlüğe kavuşmuş oluyor.

LOUVRE’UN BOŞ KORİDORLARINDA

Yaklaşık 10 yıllık bir hazırlık sürecinin ardından iki küratör Vincent Delieuvin ve Louis Frank’in rehberliğinde Da Vinci’nin sanat tarihindeki yeri hakkında kolay özümsenen bilgiler ediniyor, sanatçının benzersiz tekniğinin ayrıntılarını izlemeye başlıyoruz. Kamera Louvre’un boş koridorlarında dolaşır ve tıpkı bazı heykellerde olduğu gibi Da Vinci’nin sanat felsefesinin büyüleyici kıvrımlarına odaklanırken, resim sanatının ve bir ressamın evrim sürecine tanıklık ediyoruz.

15 Nisan 1452’de Toscana’nın Vinci köyü yakınlarındaki mezrada bir noterin gayrımeşru çocuğu olarak doğan Leonardo’nun büyükbabasının yanında büyüyerek geometri ve matematik öğrenmesi, heykeltıraş-ressam Andrea del Verrocchio’nun yanında mesleğin ilk adımlarını atması gibi “ansiklopedik” bilgilerin yanı sıra resim sanatının bilimle iç içeliğini de görmeye başlıyoruz. Genç Da Vinci için dünyayı keşfetmenin bir aracı olan resmin, gerçeği bilimsel yöntemlerle kopyalamanın anahtarı haline gelişinin izini sürmek gerçekten de bu özel Louvre gezisinde apayrı bir heyecana yol açıyor. Işığın ve gölgenin yaratıcılığı, sanatçının mükemmele ulaşma arzusunun sonuçları, her eserle birlikte yüzyıllar sonra da etkileyiciliğini sürdürüyor.

MONA LISA’YLA TANIŞALIM

Da Vinci’nin tamamlanmamış eserleriyle ilgili gerçekler ve izleyicin hayal gücünün harekete geçişi ya da kızılötesi ışınlar sayesinde, tamamlanmış resimlerin ilk taslaklarına göz atmak, resim sanatına dair sadece amatörce bilgilere sahip olanların dağarcığına bile çok şey katıyor. Örneğin “Mona Lisa”daki modelin kimliği hakkında rivayet muhteliftir, gerçekte kim olduğunun bilinmediği iddia edilir. Oysa kameraya eşlik eden iki sanat tarihçisi, Mona Lisa’nın kimliği ve ailesi hakkında somut ve net bilgiler veriyor, bir “bilinmezliğe” noktayı koyuyor: 24 yaşındaki Lisa Gherardini del Giocondo.

Sanat tarihindeki bir dehaya ve eserlerine yönelik, hiçbir popüler kültür ögesi içermeyen böylesi bir belgeselin ülkemizde ticari gösterime giriyor olması neresinden bakılsa şaşırtıcı ve sevindirici. Güzel Sanatlar fakültelerinden öğrencilerin, sanat tarihi eğitimi alanların ilgisiz kalmayacaklarını umalım. Sanat tarihinin ana ve ara yollarında çıkılan ders gibi bu gezintiye, bugünden itibaren sinemalarımızda dahil olmak mümkün.