24 Aralık 2024 Salı
İstanbul 12°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Dangır Dangır

Kemal Cem Yılmaz

Kemal Cem Yılmaz

Eski Yazar

A+ A-

Bir şarkı ve iki farklı versiyonu. Müzik Daniel Pongratz’a ait. Hoş olmuş. Eski solcu halkçı protesto şarkıları havasında. Sözleri beğenmedim, ama demokratik tartışma kültürünü ve orijinalde adeta kutlanan sanat özgürlüğü ilkesini çok ciddiye alarak şarkının yeni versiyonunu yaptım.

Orijinali bu:

Tamamıyla bir spekülasyon

Farz edelim bir şarkı yazmışım bir zaman

O şarkıda demişim ki

Jürgen Elsässer bir Yahudi düşmanı

Ve ardından ilk mısranın ikinci bölümünde

Bağlarım yayı gerercesine

Konuyu Kubitschek denilene

Yayın oku onu hedeflemekte

Ve bu sadece bir retorik figür değil

Mevzu bahis ok atan bir spor aletidir

Hukuki olarak artık kritik alandayız

Ancak mahkeme önünde gene kolayına kaçarım

Şikayet et beni patlatırım şampanyayı

Sanat özgürlüğü korur bunların hepsinden

Tamamıyla bir spekülasyon

Bilinçli kullanıyorum miş’li geçmiş zamanı en iyisi

Diyelim bir metin yazmışım, kanunlarla çelişen

ve Gauland’ın bir reptiloid (sürüngenimsi insan) olduğunu söyleyen,

Ve farz edelim bu metin şurada doruğuna ulaşır:

Dünyayı faşistlerden kurtarma çağrısında

Onları döve döve geldikleri deliklere geri sokmak

Çıkardıkları savaşları özümsemek yerine

Hukuki olarak artık kritik alandayız…

Belki duymuşsunuzdur Ken Jebsen’ın adını

Sansür hakkında hep seslice şikayet eden

Benim grubun bir şarkısında adının geçtiğini sanmıştı

Hakaret etti ve bizi mahkemeye sürdürdü

Tabii ki haklı değildi ve ödemek mecburiyetinde kaldı

Mahkeme ve avukat ücretlerini

Ne gülünecek zavallı adam

Umarım beni gene şikayet eder

O zaman ne olacağını size söyleyebilirim:

Hukuki olarak artık kritik alandayız…

Olmazdım ki ben Dangır Dan

Şu deneye heves etmesem:

Sınırları zorlayarak görmek

Neymiş serbest neymiş yasak

Ve fikrimi sizle paylaşmak isterim

Jürgen Elsässer bir Yahudi düşmanı

Kubitschek’in şansı benim ok atamamam

Reptiloid yaratıklara kafayı üşütmüş olan inanır

Zaten Gauland daha fazla Naziye benziyor

Faşistler hiç bir zaman faşist olmayı bırakmazlar

Onlarla tartışılmaz bunu tarih gösterdi

Ve de asla güvenilmez devlete ve polis teşkilatına

Çünkü iç istihbarat NSU’yu kuranlardandır

Çünkü polis her zaman Nazilerle doluydu

Çünkü Oury Jalloh’yu bağlayıp yaktılar

Ve barışçıl yoldan bu şiddete karşı koyamıyorsan

Bize kalan son çare silahlı mücadele

Hukuki olarak artık kritik alandayız…

Daniel “arkadaş“ kendisini ne kadar halkçı, direnişçi ve sisteme aykırı bir sanatçı gibi göstermeye bayılsa da, devletin kurumlarından ve sistemin aygıtlarından bir o kadar da faydalanıp desteklenmektedir. Ne olacak…Yeteneksiz değil ya Dangir Dan… “Konformist Başkaldırı“ olarak tabir edilen neoliberal fenomen. Aslında acınacak bir durum.

Klibi de bu: https://www.youtube.com/watch?v=Y-B0lXnierw

Benim versiyonumun sözleri ise şöyle:

Bu anlatılanların tümü sezgisel

Toplumun bir şarkıda açıklanışı

Birçok şeyi tam anlayamayan

İyi niyetli bir adamın hikayesi

Ve gösterir ki bize, şiddete yatkınlığını

Herkes bilir onun adı Dangır Dan

Yaa, yanıyor o kalbindeki name, yanıyor

Ve bunu derken sadece kafiyelerinin ustalığı değil

İçinde yatan alevlerdir kastım, yanıyor

Artık fazla kalmadı iç savaşa

Ancak bir şarkıyla çözeriz bu isi

Taşırız bu savaşı fikirsel alana

Ve demokrasiye birlikte katlanırız

Bundan sonrası yüzleştirici

Gerektiğinde de olur yapıcı

Bu çelişkiyi birleştirerek

Ve senin tarzınla kafiyeli

Kabul ederim komplocu tınlıyor

Ve farz edelim bu metin şurada doruğuna ulaşır:

“dünyayı globalistlerden kurtarma çağrısında

Onları döve döve geldikleri deliklere geri sokmak

çıkardıkları savaşları özümsemek yerine”

Artık fazla kalmadı iç savaşa…

2014’de gelmişti bir e-posta

Gugıl’da bile bulunamayan bir adamdan

Feysbuk’ta üslubuyla sunduğum

Bir görüşle vardı ki bir sorunu

Attı beni konser programından

O zamandan beri işler gider limoni

Kızlarıma kaldı bolca vakit neyse ki

Ve sansürleseler de, yıkıp iftira atsalar da

Ses sanatında, her şeyde olduğu gibi, ihanet yok!

Artık fazla kalmadı iç savaşa…

Olmazdım ki ben Kemal Cem

Şu deneye cesaret etmesem:

Yasakları ve sınırları

Basıp havaya uçurarak

Şu sözlerin arkasında durmayı:

Elsässer Yahudi düşmanı değildir

Kubitschek vatanına hizmet etmiştir

Ancak bir hayli az okuyan inanır yalanlarınıza,

Bir aile babasını öldürmekten söz etmek ise tam alçaklık

Oury Jalloh’nun* yandığı bodrumda

Yanmıştı bir de evsiz bir Alman, adı Bichtemann

Haksızlık yapıldığında kendi özünüzden insanlara umursamazsınız,

Bu ikiyüzlülük dönüşür nefrete, yer bitirir o nefret yüreğinizi

Aslına bakarsak Dangır savaşçı olmak yerine

Spotify’dan birkaç kuruş daha koparmanın peşinde

Artık fazla kalmadı iç savaşa…

Bütçemiz malum kısıtlı. Arkamızda ne devlet ne de paraları bolca dağıtan bir kurum mevcut.

Klipimiz biraz daha mütevazı yani. Arka planda görünen resim, Dresdenli ressam ve yazar, arkadaşım, Müslüman kardeşimiz Sebastian Hennig’e aittir. Çalışma odama görsel ilham katan Hennig tablolarından biri:

Şarkının orijinalini ve özellikle de orijinalde hedef tahtasına koyulan ulusalcıların, milliyetçilerin, halkçı ve gerçek solcu vatanseverlerin tepkilerini yazmayan gazete kalmadı.

Ancak ne ilginçtir ki Almanya’nın en önemli ve en fazla konuşulan, tam bağımsızlık mücadelesinin Almanya’daki kalesi olan ulusalcı sezession.de platformunun benim versiyonum hakkındaki yorumunu hiçbir yerde okuyamazsınız.

Gerçekleri ideolojik baskıların altında görmezden gelmeyi kural haline getiren ‘gazetecilik’ anlayışın yanında tek tük, onuru ve mertliği yukarıda tutanlar da var.

Sezession yazarı Jonas Schick’ın yorumu net:

‘Sanat özgürlüğü meselesindeki son söz piyanist Kemal Cem Yılmaz’a aittir.’

Almanya’daki sanat özgürlüğünü kutlayalım derken basın özgürlüğünü zorladık galiba biraz…

*Oury Jalloh bodrum katındaki hapis hücresinde yanarak ölen bir siyahi mahkum. Onun yanındaki hücrede yatan evsiz alman Mario Bichtemann da bu yangında hayatını yitirmiştir. Ancak 2005’te yaşanan bu olay bugüne kadar tam açıklığa kavuşturulamamıştır.