Davos’un asıl kozu NATO
Bu yıl, 53’üncüsü yapılan Dünya Ekonomik Forumu (World Economic Forum) “Parçalanmış Bir Dünyada İşbirliği” temasıyla 16-20 Ocak’ta İsviçre’nin Davos kentinde toplandı. Forum’a, 30 ülkeden 50’si devlet ya da hükümet başkanı 2 bin 700’den fazla kişi katıldı. Türkiye’den Zirve’ye resmi yetkililer düzeyinde bir katılım olmadı. Ancak iş dünyasından birkaç temsilcinin yanı sıra davetli tek siyasetçi, son dönemde gücüyle orantısız çıkışlar yapan Altılı Masa’nın üyesi Ali Babacan’dı.
RUSYA, ÇİN VE GELİŞEN DÜNYA HEDEFTE
Bazı haberlerde ABD Başkanı Biden’ın Davos’ta bulunmayışı vurgulansa da, bu yılki toplantılara çok sayıda ABD yönetim yetkilisinin katılması dikkat çekiyor. Davos’a giden Biden’ın Kabine üyeleri arasında Çalışma Bakanı Marty Walsh, ABD Ticaret Temsilcisi Büyükelçi Katherine Tai, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) Yöneticisi Samantha Power ve Başkan’ın İklim Özel Temsilcisi John Kerry’nin yanısıra FBI Direktörü Christopher Wray ve en önemlisi, ABD istihbarat topluluğunun başındaki Ulusal İstihbarat Direktörü Avril Haines yer aldı.
Avril Haines’in konuşmacı olduğu oturumda NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de panelistlerden biriydi. Stoltenberg, “Güvenliğin ve Barışın Yeniden Tesisi” başlıklı oturumda, iki konu üzerinde durdu. Birincisi, Ukrayna’ya silah desteğinin devamının sağlanması böylece Rusya’nın yenilmesi ve NATO’nun doğuya doğru genişlemesi, ikincisi İsveç ile Finlandiya’nın örgüte katılımının Türkiye tarafından onaylanması. Ukrayna müdahalesinden önce NATO-Rusya görüşmelerine atıf yapan Stoltenberg’in şu vurgusu dikkat çekiciydi: “Putin daha az NATO istedi ama daha çok NATO alıyor.” (NATO resmi websitesi, 18 Ocak 2023)
ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Avril Haines’in konuşmacı olması ise istisnai bir durumu yansıtıyor. Çünkü, istihbarat şeflerinin bu tür toplantılara katılıp konuşma yapması pek rastlanan bir durum değil. Haines’in konuşmasında hedefte Çin vardı. ABD istihbaratının başındaki Haines, Rusya’ya karşı yaptırımların benzerinin Çin’e uygulanmasını gündeme getirdi. Haines, Çin’in dünya ekonomisi ile bütünleşmiş olması nedeniyle bu yaptırımların daha fazla sonuç vereceğini savundu.
KRİZE ÇÖZÜM ARAYIŞI
Davos’taki oturum başlıkları, emperyalist kapitalizmin krizini bir anlamda açık bir şekilde yansıtıyor: “Mevcut Enerji ve Gıda Krizlerini Yeni Bir Enerji, İklim Sistemi Bağlamında Ele Alma”, “Yatırım, Ticaret ve Altyapı Sistemiyle Bağlantılı Mevcut Yüksek Enflasyon”, “Özel Sektör İnovasyonu ve Direnci İçin Öncü Teknolojilerden Yararlanmaya Yönelik Yeni Bir Sistem”, “Yeni Bir İş ve Beceri Sistemi Bağlamında Mevcut Sosyal Güvenlik Açıkları”, “Çok Kutuplu Bir Dünyada Yeni Bir Diyalog ve İşbirliği Sistemi Çerçevesinde Mevcut Jeopolitik Riskler.” (AA, 15 Ocak 2023)
Yukarıda başlıklar halinde sıralanan sorunlarla ilgili Dünya Ekonomik Forumu’nun Başkanı Klaus Scwab’ın 2020 yılında “büyük sıfırlama” kavramıyla ortaya attığı öneri “kapitalizmi iyileştirmek” diye sunulmuştu. Oysa esas mesele, gelişen dünya ülkelerinin işbirliğini ve ortaklıklarını baltalayarak dünyanın çok kutuplulaşmasını önlemek, hakim neoliberal sistemin devamını sağlamaktı. Bunun için Bretton Woods sistemi gibi yeni bir düzen kurulmalı ve herkesin buna uyması sağlanmalıydı. Toplantıya, Forum’un rekoru olarak gösterilen, 56 maliye bakanı, 30 ticaret bakanı ve 19 merkez bankası başkanının katılması da, bu yeni düzenin dünyaya kabul ettirilmesi çabasının göstergesi.
'BÜYÜK SIFIRLAMA'NIN SOPASI NATO
Bretton Woods, yani dolar imparatorluğu düzeni İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda ABD süngüleriyle dünyaya kabul ettirilmişti. Kuşkusuz bugün aynı koşullar söz konusu değil. ABD gerileyen kuvvet durumunda. Ama, gerileyişini durdurmak için ataklar yapmaya çalışıyor. NATO’nun doğuya doğru genişlemesi denilen olay aslında bunun sonucudur. Dünya Ekonomik Forumu’nun arayışında olduğu “yeni düzen”in dünyaya kabul ettirilmesi için sopaya, yani zora ihtiyaç var. O da ABD patronluğunda NATO oluyor.
Ama unutmayalım, bir de mazlumların adım adım inşa ettiği “yeni düzen”i var. Gelişen dünya ülkeleri, ekonomik, siyasal ve askeri düzlemde, kurduğu işbirlikleriyle ve Atlantik saldırganlığına karşı önleyici müdahaleleriyle ABD’yi alt edecek bir yola girdi. ABD’nin olağanüstü abandığı Türkiye, bu mücadelede kilit bir konumda yer alıyor. Türkiye’nin zorunluluğu, ulusal güvenliğine ve geleceğine karşı tehditlerin odağı olan NATO’dan bir an önce ayrılmaktır.