Davutoğlu’na mektup -(TAMAMI)
Şu sıralarda; yüzü hep gülen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun yüzü artık pek gülmüyor. Bunun nedeni; ürettiği ve uygulattığı Türk dış politikasını getirdiği nokta olsa gerek. İşte o nedenle bugün bu sütunda yer alan ve Davutoğlu’na “kardeşim” diyecek kadar yakın bir gerçek dostu Suha Umar’ın uyarı ve eleştirilerini içeren mektubunu aynen sizlere sunuyor ve takdirlerinize bırakıyorum.
“Kardeşim Davutoğlu,
Yaşça da, meslekte de ağabeyiniz sayılırım. Biliyorum dış ilişkilere meraklısınız. Kitap da yazmışsınız. Uzun cümleleriniz nedeniyle kolay olmadı ama okudum. Ancak korkarım siz dış politikaya hâlâ çok uzaksınız. Ancak size hayranlık duymamak da elde değil. Konuya bu kadar uzak olup bu kadar bildiğini zannetmek, bu kadar ‘bilmeden uygulamaya kalkmak’ az cesaret değil. Görüyorsunuz, bildikleriniz doğru, hele uygulanabilir hiç değil!
Hemen kızmayın! Kaybettikçe sinirlenmek normal olsa da “oyun kuran”, “dünyaya akıl veren” devlet adamı sinirlenmez. Bu diplomasinin de ilk kuralıdır. Korkarım siz bunu da diplomasi dilini de bilmiyorsunuz.
‘Tarih de mi bilmiyorsunuz’
Batılı meslektaşlarınız adam kullanmak konusunda çok beceriklidirler. ‘Ahmet, şu bizim İran’da tutuklu gazetecilerimizi kurtarıver!’ derler ama sizi Ortadoğu konusundaki toplantılara davet etmezler. Hinoğlu hinler, hem adamlarını kurtarırlar, hem de sizi, ‘Batı’nın adamı’ durumuna düşürüp, bir taşla iki kuş vururlar.
Korkarım siz Ortadoğu’yu da bilmiyorsunuz. ‘Osmanlı’, Ortadoğu’da en ‘Türk dostu!’ ülkelerin bile korkulu rüyasıdır. Yöneticilerinin çoğu kendilerini Peygamber sülalesine bağlarlar ama sizi bu bile kurtaramaz.
Ortadoğu’ya asker göndermeye kalkışıyorsunuz! Tarih de bilmiyorsunuz. Osmanlı atalarımız bölgeyi, altı yüz yıl, üç beş subay ve bir avuç askerle yönetmişlerdi. Arapların aralarındaki sorunlara karışmayarak, bölgeye yeni düzen vermeye çalışmayarak. Siz Suriye ile İsrail’in arasını bulmaya, Müslüman Kardeşler’i iktidara getirmeye, ülkeleri kimin yöneteceğine karar vermeye, Hamas ve Meşal’i desteklemeye kalkışıyorsunuz! Müslüman Kardeşler başa gelince Türkiye’yi lider mi seçecekler? Böyle olmayacağını daha şimdiden aldıkları tavırdan, sözlerinden anlayamıyor musunuz?
Türkiye’nin yaşamsal çıkarına aykırı olduğunu çocukların bile bildiği, İran’ın nükleer programına zaman kazandırıyorsunuz. Yanınıza aldığınız Brezilya, Suriye’de, Rusya ve Çin ile birlikte size ters düşüyor!
Balkanlar’da Osmanlı mirasını konuşmak
Balkanlar’ı dağ-bayır bildiğinizi söylüyorsunuz! Dağ bayır bilmek çobanlarla avcıların işidir. Dışişleri bakanlarının tarih, sosyoloji, kültür vs. bilmesi gerekir. Balkanlar’ı bilseydiniz, Saraybosna’da, ‘Balkanlar’da Osmanlı Mirası’ konuşması yapar mıydınız? Balkanlar’da da en korkulan düşüncenin ‘Osmanlıcılık’ olduğunu bilmeden bölgeyi nasıl bileceksiniz? Unutmayın, siz o konuşmayı, Prof. Dr. Davutoğlu olarak değil, Türk Dışişleri Bakanı olarak yaptınız. Aradaki farkı göremiyor musunuz?
‘İstemeseniz de vereceğim’ politikası
Yunanistan ile ‘egemenlik’ sorunlarının, ‘sıfır sorun’ politikası ile çözülebileceğine gerçekten inandınız mı? Denktaş’ı devirip, Kıbrıslı soydaşlarımıza kabul ettirdiğiniz Annan Planı’nın, ‘Alınan alınmıştır, şimdi gerisine bakalım’ yaklaşımı ile anında rafa kalkmış olması da mı size bir şey anlatmadı?
Ermenistan ile protokol yapmaya bu kadar hevesli olmanın gerekçesi neydi? Parlamentolarda Ermeni kararları daha da hızla ve artarak çıktı değil mi? Sorunu bu kadar anlamamak kimseye nasip olmaz!
‘Pro-aktif dış politika’, ‘Siz istemeseniz de ben vereceğim!’ demenin Arapçası mı?
Gelin siz diplomasi, dünyaya yön vermek, bölgelere düzen getirmekten vazgeçin!
Bakın sizi istediği gibi yönlendiren ABD bile bunu başaramadı. Dünyayı kurtarmak sevdasından vazgeçerseniz inanın önce Türkiye, sonra dünya rahat bir nefes alacak! Bundan büyük hizmet mi olur?” 31 Ekim 2012
Süha Umar”